-
126.
+364 Eylül 2000
Üstümü değiştirdim. Parayı cebime alıp, fotoğraf makinesini boynuma takıp aşağıya indim. Otelin lobisinde birkaç kişi oturuyordu. Göz göze gelmeden gezmeye gelen bir insan gibi yürüyordum. Gerçi o yıllarda Irak'ı gezmek isteyen olmazdı pek.
Yoldan geçen birisini çevirdim.
- "Selamun Aleyküm."
+"Ve aleyküm selam."
-"Yafa Sokağı nasıl bulabilirim?"
Bir süre beni süzdü. "Dümdüz devam et, 12 sokak say, 13.sokaktan gir." dedi.
Şükranlarımı iletip yürümeye başladım. Etrafı süzüyordum. En sonunda 13.sokağa geldiğimde sokağı uzaktan inceledim. Terzi Ahmed Muhri'yi gördüm. Etrafı biraz daha inceledikten sonra oradan ayrıldım. -
127.
+274 Eylül 2000
Buluşma devlet binasında olacaktı büyük ihtimalle. Terör bölgesi olduğu için bir yere uğramadan direkt geçecekti devlet binasına, yürümeye başladım. Devlet binasını gördüğüm zaman durdum. Bir şekilde fotoğrafını çekmem gerekiyordu ama dikkat çekecektim. Etrafta sivil INIS vardı, buna emindim.
Bu yüzden ilk kez gelen bir insan gibi önce etrafın en son devlet binasının fotoğrafını çektim. Hem devlet binasına yakın yerlerde ki yüksek yerleri görmüş oldum, hemde devlet binasının fotoğrafını çekmiştim.
Bakanın geleceği yolun üstünde bir süre yürüdüm, duracakları yer yoktu. Büyük ihtimal araba zırhlıydı. Roketatarı hesaba katmıyordum. Büyük ihtimal keskin nişancı ile halletmeye çalışacaklardı. Yol boyunca da güvenlik hat safhada olacaktı. -
128.
0Rezzervatullah
-
129.
+1rezliyorum
-
130.
0Reserved çok severim böyle hikayeleri
-
131.
+7Saddamin kamyon kamyon paralarini altinlarini biz getirdik ulkeye diye devam ederse sasirmayin
-
132.
+384 Eylül 2000
Yolun üstünde yürüyüp fotoğraf çekinirken bir kişinin beni izlediğini farkettim. INIS olma ihtimali çok yüksekti. Kendimi bozmayıp geri döndüm. .Fotoğrafları inceledim bir süre. Dikkat çekmemeye çalışıyordum. Adamda elinde gazete ile bir banka çöktü. Bu hareketinden sonra eğitimli bir ajan olduğunu anlamıştım.
Devlet binasına doğru yürümeye başladım yeniden. Kalabalığa karışıp izimi kaybettirecektim. Adamın beni izlediğini farkedebiliyordum. Bir yerde su almak için durdum ve etrafımı süzdüm. Adamla göz göze geldik.
Normalde adamı öldürebilirdim fakat çok dikkat çekerdi. Sessiz sedasız fotoğrafları çekip otele dönmem gerekiyordu. Adımlarımı hızlandırdım. Bir zaman sonra koşmaya başladım. Zaytoun sokak boyunca koştum. Karşıma kavşak çıktı. Kavşaktan sağa doğru koşup dar sokaklara girdim. Yoksul aileler burada yaşıyordu. Evler kerbintendi ve evler arasından bir kişi anca geçebilirdi. Koşuyordum arkama bakmadan. Sağa sola dönerek devam ediyordum. Bir ara kaybolduğumu düşünmeye başlamıştım. -
-
1.
+5 -4Zaytoun Sokak Mısır Kahire'de lan, hani Irak'taydın !!!
-
-
1.
+7amk gül sokak bitek istanbulda mı
-
1.
- 2.
-
1.
-
133.
0Rez gardaş
-
134.
0bu gece bu işi bitir polat abey
-
135.
0rezşlasdflşkjadf
-
136.
+324 Eylül 2000
Kendimi yola attığımda önümde bir tünel sağımda Arbataash Tamuz caddesi vardı. Hızlı adımlarla yürümeye başladım amacım Ahmed Muhriyi bulmaktı. Biraz daha yürüdükten sonra bir dört yol çıktı. Sola baktığımda yafa sokağı gördüm. Hatırlamaya çalıştım. 12 sokak saydım ve 13.Sokakta karşıma Terzi Ahmed Muhri çıktı.
içeri girdim. Terlediğim belliydi. içerde bir kadın vardı, kucağında çocuğu ile Ahmed Muhri olduğunu düşündüğüm adamla bir şeyler konuşuyordu. Ahmet Muhri 60lı yaşlarda bir adamdı, konuşmasından Iraklı olduğu belli oluyordu. "Selamun Aleyküm." diyerek içeri girdim ve sıramı beklemeye başladım.
Ara sıra da sokağı kesiyordum. Tedirginliğimi gizlemeye çalışsam bile INIS beni takip etmişse kapana kısılacaktım. Kadın çıktıktan sonra "Hoşgeldin." dedi çok güzel bir Türkçe ile. Beni şaşırtan Ahmed Muhri'nin Türkçe bilmesi değil, bir Türk gibi Türkçe konuşmasıydı. "Türkçe biliyorsun." dedim. "Ben arap değilim." dedi. Türk olduğunu anlamıştım.
"Neden geldiğimi biliyorsun." dedim. "Biliyorum bazı şeyleri söylemem lazım sana." dedi. "Dinliyorum." dedim.
"Bak eğer yakalanırsan beni tanımıyorsun, burada büyük bir bilgi arşivliyorum. Beni ifşa edersen iyi olmaz. Ayrıca Türksün ama Türkiye'nin bir ilgisi yok. Yakalanırsan sen bizi, biz seni tanımıyoruz." dedi kafamı salladım. Alıştığım cümlelerdi. -
-
1.
+4Türk olduğunu nasıl anladın amk oha
-
2.
+2 -1La hikayeyi iyi okusana amk insan sarrafi oldum herkezi hemen anliyorum diye basladiydi hikayeye
-
1.
-
137.
+11Eger 2016 ya kadar gidersen sozluk coker mk
-
138.
+2rez alalım sardı hafiften
-
139.
+35 -14 Eylül 2000
"Otele dönmeyeceksin. Bugün burada kalacaksın. Şuan için sokağa çıkman çok tehlikeli." dedi. "Dönebilirim otele." dedim, güldü. "Burayı tanımıyorsun bile, çevik olamazsın. Ne olduğunu anlayamadan alırlar seni içeri, güvenlik önlemleri hiç bu kadar fazla olmamıştı. Boşuna terlemedin ya." dedi.
Haklıydı, koşmuştum terlemiştim ve büyük ihtimal INIS ajanı beni hatırlıyordu. En kötü ihtimal yakalanırsam 2 gün tutulacaktım. Tedbir amaçlı en iyi ihtimal böyleydi, kaçtığım için yanlış anlaşılıp cezada alabilirdim. Bu yüzden kafamı salladım sadece. Çektiğim fotoğraflara baktım. "Şehrin haritası lazım." dedim. "Çekmecede." dedi ve ayağa kalktı.
"Sokağa bak." dedi. Sokağı incelerken dolabın arka tarafını açtı, dolapta kumaş vs vs vardı. Küçük bir oda açıldı, büyük değildi. "Bugün burada kalacaksın, planlamanı burada yap. INIS çoktan seni aramaya geçmiştir." dedi.
içeri girdim dolabıkapattı. Küçük bir masa vardı. içeride küçük kitaplar vardı. Rehber olduğunu düşündüm bunların, şehrin çeşitli dillerde haritaları vardı. Kör noktalar bile işaretlenmişti. Masa lambasını açıp çektiğim fotoğrafları harita üstünde işaretledim. Fotoğrafları incelemeye başladım açık arıyordum.
O sırada dükkana birilerinin girdiğini farkettim. -
140.
+1buraya rez alıyorum
-
141.
+1Rez tutat
-
142.
+1rez alalım
-
143.
+1Seri seri sardi baya
-
144.
0Seri güzel kardeşim
-
145.
0Rez değerlenir buralar
başlık yok! burası bom boş!