/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 1.
    +6 -4
    hikayenin fragmanı var izlemeniz önerilir *
    https://www.youtube.com/watch?v=z2v7y_Ba3YM

    Biraz değişik bir hikaye arkadaşlar her yerde bulamassınız (: avatardan alıntı diyen girmesin arkadaşlar

    Oturduğum yerde tekrarlıyordum:

    Benim adım Özgür, ben bir su insanıyım. Bunu gözlerimdeki mavi lekelerden ve saç rengimden de anlayabilirsiniz. Annemin adı Sevgi , Babamın adı Tunahan. Bir kız kardeşim vardı ama nadir görülen bir hastalık nedeniyle öldü.

    Oturduğum her dakika radyasyon geçirmez devasa sığınak daha da küçülüyor, üzerime geliyordu. Firex(Ateş ülkesi) ile olan savaştan bu yana iki yıl geçmişti. Artık silah veya bomba sesleri gelmiyordu yine de çıkmaya korkuyorduk. Savaşın sonlarında olmalıydık, hafif puslu ama iyi durumda olan televizyondan başkanın duyurularını dinliyorduk:

    Sayın Aquarium vatandaşları, sıcak savaş sona ermiştix. Firex ile aramızda barış antlaşması imzalanacaktır. Şu an şehir sığınaklarında bulunan herkese söylemek isterim ki , dışarı çıkabilirsiniz. Savaş sırasında herhangi bir biyolojik silah kullanılmadı, radyasyon önleyici kıyafetlerinizi almanıza gerek yoktur. Ve şunu da bilmenizi isteriz ki aldığımız büyük orandaki hasara rağmen biz kazandık

    Kafamı hafif bir şekilde aileme çeviriyorum, yatakta doğrulmuş gülümsüyorlar. Kardeşim bir buçuk yıl önce öldüğünden beri onları bu kadar mutlu görmemiştim. Ellerimi onlara uzatıyorum ve heyecanla bağırıyorum:

    Hadi çıkalım bu lanet olası yerden!

    Annem ve babam ışıldayan gözlerle beni süzüyorlar ve konuşuyorlar:

    Hem de hemen!...

    edit: ismin ciddiyeti bozması nedeniyle isim değiştirilmiştir.
    ···
  1. 2.
    +2 -1
    benim adım numanda okumayı bıraktım ne biliyim komik geldi ciddiye alamadım yani

    edit: numan ismini düşünüp düşünüp resme bakıp gülüyorum dıbına koyim asfıhauıshf
    ···
    1. 1.
      0
      ---
      ···
    2. 2.
      0
      panpa zaten hikayede su insanıyım demişsin değiştiriver isminide dıbına koyim sdsndf
      ···
      1. 1.
        +1
        değiştirdim pnp :D
        ···
    3. 3.
      0
      dıbına koduğum pekekenti wattpadden çalma lan
      ···
    4. diğerleri 1
  2. 3.
    +6
    Wattpad hikayesi değil mi lan bu?
    Vay aq sözlükte wattpadi kullananlar da var :d
    ···
    1. 1.
      +3 -1
      kardo oraya da ben yazdım

      yeni kayıt oldum zaten buraya
      ···
      1. 1.
        +3 -1
        Wattpad de hikaye okuyan velettir siqtirin qidin lan sözlüktenn şerefsisler
        ···
    2. 2.
      +1 -1
      Wattpad profiline bi selam çaktım panpa
      ···
    3. 3.
      0
      Panpa uzun sure yazmamıştın bende uygulamayı sildim seri devam eyceksen geri yukleyim
      ···
    4. diğerleri 1
  3. 4.
    +1
    Yaz panpa watpad a giremiyorum
    ···
  4. 5.
    +5
    Annem mutfağa yöneliyor ve bize ayrılan lüks ve teknolojik dairenin anahtarını (elektronik bir kart) alıyor. Her ne kadar savaş içerisinde olsak da hükümet akıl sağlığımız ve yaşam koşullarımızı korumamız amacıyla vatandaşlarına lüks daireler sağlamıştı. Zaten yüz ölçüm ve nüfus olarak en küçük ülke bizdik , Aquarium'da sadece sekiz milyon insan yaşıyordu. Her şehirde bizim gibi sığınaklar vardı ve her evden ulaşabilmeniz mümkündü, bu nedenle savaşta birkaç yüz kişi dışında can kaybı yaşanmamıştı.

    Düşüncelerimi savaştan uzaklaştırdıktan sonra babamın kartı bilgisayara tarattığını ve kapının ses çıkarmadan açıldığını görüyorum. Evimize hoşçakal dedikten sonra uzun koridor boyunca yürüyoruz. Yol boyunca soldaki ve sağdaki ve dairelerin kapılarını , aylık yemek stoğumuzu aldığımız bilgisayarı devasa tarım alanına açılan kilitli kapıyı geçiyoruz. En sonunda önümüze çıkış yazan bir tabela çıkıyor; tabelanın arkasında ise heyecanlı bir kalabalığın çıkışa doğru sıralı bir şekilde yürüdüklerini görebiliyorum...
    ···
  5. 6.
    +6
    Önümüzdeki yüzlerce insanı atlattıktan sonra kendimizi dışarıda bulmayı umuyorduk, fakat önümüzde dizilmiş ona yakın dev cam asansör tersini söylüyordu. Şaşırmış ve ne olduğunu anlamaya çalışır bir şekilde yakınımdaki askere yöndeldim ve sordum:

    Çıkış buradan değil mi? Yoksa bir sorun mu oldu çıkamayacak mıyız?

    Mavi üniforma içine bürünmüş asker ilk önce beni süzmüş , biraz düşünmüş , sonra cevap vermişti:

    ''Sakin ol evlat, hiçbir sorun yok. Ama bilmeni isterim ki artık Darphin'de( benim ve ailemin savaş öncesi yaşadığımız ve sığınağın altında bulunan şehir) yaşamayacaksınız. Bütün vatandaşlar ülkenin batı kısmına taşınacaklar.

    Şaşkınlığımı ve merakımı gidermek amacıyla geldiğim asker neler olduğunu daha da merak etmemi sağlamıştı, yukarıda ne olmuştu? Cevap arar bir şekilde askere yeniden baktım ama ağzından dökülen sözler yerine dönmemi sağlamıştı:

    Başka soru yok , merak ettiğin her neyse öğreneceksin.''

    Hayal kırıklığına uğraşmış bir şekilde ailemin yanına , sıraya geri döndüm ve beklemeye başladım...
    ···
    1. 1.
      0
      Şuraya bi rezcik birakim (:
      ···
  6. 7.
    +6
    Asansörlere binen yüzlerce kişiden ve geçen bir saatten sonra asansöre binebilmiştik. Camdan silindir yükselirken ve altımızda kalan yüzlerce insanı karıncaya çevirirken düşündüğüm tek şey yukarıda neler olduğu, neden eski evimizze geri dönemeyeceğimizdi.

    Asansör iki dakika kadar süren bir kalkıştan sonra yukarı doğru olan yolculuğunu tamamlamıştı. Metalik renkteki pürüzsüz kapılar iki yana doğru açıldı ve bizi yüzlerce kişinin önünde dikildiği decasa bir pencere ile yalnız bıraktı. Ellerimle önümde dikilen insanları ittiriyor ve neden ağladıklarını anlamaya çalışıyordum. Birkaç dakikalık uğraştan sonra dışarıyı görebilmiş, neden ülkenin batı yakasına taşınacağımızı da anlamıştım:

    iki yıl öncesine kadar yaşadığım şehir tamamen harabeye dönmüştü. Eskiden masmavi gökyüzünü yansıtan cam binaların neredeyse hepsi yıkılmış, çelik iskeletleri ortaya çıkmıştı. Yerlerde çürüyen cesetleri ve etraflarına üşüşen aç köpekleri görebiliyorrdum, olan her şeyi durdurmak istercesine camı yumruklamaya başladım ama hiçbir yararı olmuyordu. O kadar sinirlenmiştim ki ağzıma gelen her şeyi söylüyordum:

    Sizin lanet olası aptallar , hepsi sizin suçunuz. Oraya gelirsem ağzınızı parçalayacağım, kafanızı koparıp köpeklere yem edeceğim. Sizi...

    Bir anda ağzımı kapatan el konuşmama engel oluyordu, neden beni durduruyordu ki. Emin olduğum tek şey bu salondaki herkesin Firex vatandaşları ateş insanlarından nefret ettikleriydi, büyük ihtimal ağzımı kapatıp beni ailemin yanına geri çeken asker de onlardan nefret ediyordu. Debeleniyordum ama olmuyordu, askerin uzun deneyimler sonucu kaslanmış kollarından kurtulamıyordum, sonra bacağıma bir şeyin battığını hissettim. Gözlerim yavaş bir şekilde kapanırken kollarımın güçsüzleştiğini hissettim , bir dakika içinde her şey kararmıştı...
    ···
    1. 1.
      0
      Küçük bir rez.
      ···
  7. 8.
    0
    reserved up up devam
    ···
  8. 9.
    0
    iyi gidiyor panpa
    ···
  9. 10.
    0
    Polis memurunun üzerimde kullandığı bayıltıcı ilaç etkisini bir saat önce kaybetmişti. Gözlerimi açtığımda anne ve babamın beni tren istasyonunda bir banka yatırmış ve uyanmamı beklediklerini fark etmiştim

    Şehirden ayrılmak fikri yeterince sinir bozucuydu ama bizi yerleştirdikleri tren kadar can sıkıcı olamazdı. Tren sayamayacağım kadar çok vagondan oluşmuştu, her vagonda ise ona yakın kabin vardı .Biz son vagondaydık, şanslıydık ki kabin tamamen bize kalmıştı. Eski kabinde duvarlara yerleştirilmiş koltuklar ve kapının üzerine konmuş tanıdık ekran dışında hiçbir şey yoktu . Gözlerimi camdan çektim ve aileme baktım, mavi göz ve saçları beyaz tenlerinin solukluğu nedeniyle parlıyordu. Kabindeki sinir bozucu sessizliği bozarak anneme döndüm:

    Bizi hangi şehire zütürüyorlar? Biliyorrsun ki ülkenin batı yakası çok büyük

    Annem uzun zamandır aralamadığı dudaklarını gerdi ve cevap verdi :

    ''Bildiğim kadarıyla Match'e gidiyoruz. Hani tarihi büyük saat kulesinin olduğu , adı neydi Big Ten? Bag Ben? Ah evet, Big Ben!''

    iki yıl geçmesine rağmen okuldaki tarih derslerini unutmamıştım; Match eskiden Londra diye bilinen bir yer olmalıydı, hatta yanlış hatırlamıyorsam yıkılmaya yüz tutmuş devasa bir dönme dolap bile vardı. Başımı yeniden sağıma çevirdim ve gözlerimi cama yapışmış meyve sineğine odakladım. Benim şu an daha fazla acı çektiğim kesindi. Yol boyunca ilerledikçe harabeler azalıyor ve yeşillikler artıyordu, hava artık turuncu ve rutubetli değildi, sadece her zaman olduğu gibi karanlıktı.
    ···
    1. 1.
      0
      Rezerved rez e yaz panap sardı
      ···
  10. 11.
    0
    DESTANSI AMA OKUMIYCAM XD
    ···
  11. 12.
    0
    Tren hareket edeli bir saat geçmemişti ama karnım zil çalıyordu bir şeyler yemem lazımdı. Ellerimden destek alarak kalktım ve kapıdaki ekrana yöneldim. Parmağımı BAŞLAT yazan tuşa bastım ve ekran aydınlandı. Önümde duran şey bir menüydü, elektronik tuşlar birçok seçenek sunuyordu:

    [YEMEK - iÇECEK]

    [GiYSi SERViSi]

    [EĞLENCE]

    [SANAL MARKET]

    Parmağımı YEMEK iÇECEK yazılı tuşa bastırdım ve ekranın hamburger resimlerinden karides kokteyline kadar onlarca resimle kaplanmasını izledim. Gözlerim her yemeği süzüyor , midem ise çabuk olmamı söylüyordu. Parmağımı sola kaydırdım ve çıkan yeni seçeneklerde göz gezdirdim:

    Sosisli Sandviç , Frambuazlı Sufle, Kivili Pasta , Üç katlı hamburger..

    Biraz düşündükten sonra üç katlı hamburgere tıkladım ve önümde çıkan ekranı okudum:

    Fiyat:15 KRON - [SATIN AL]

    Sığınakta kalırken herkes normalde olduğu gibi işlerinde çalışıyor ve akşam eve geliyorlardı , yeryüzündeki düzen bozulmamıştı . Anneme döndüm ve sordum

    Anne sığınaktan para aldınız mı?

    Annem gözlerini bana sabitledi ve düşündü:

    Hayır hayatım, merak etme şu an bütün masrafları hükümet karşılıyor. istediğini almakta serbestsin.

    Parmağımı duyar duymaz [SATIN AL] tuşuna zütürmüş ve kaybolan ekran arkasında beliren hamburgerime zütürmüştüm. içinde bulunduğumuz durum ne kadar kötü olursa olsun aldığım her lokma beni rahatlatıyordu, yemeyğin her zaman üzerimde böyle ibr etkisi olmuştu. Ağzımın etrafında kalan son kırıntıları da dilimle temizledikten sonra tabağı deliğe geri zütürdüm ve moleküllere ayrılışını seyrettim ; işler böyle yürüyordu, çöpler ve kirli her şey moleküllerine ayrılıyor ve uzaydaki devassa çöplükte yeniden beliriyordu.
    ···
  12. 13.
    +1
    Olm çalıntı diye yazcaktım yazarıymışsın sen ehuehuehuehue
    Seni burada görmek güzel
    ···
  13. 14.
    +1 -2
    A be panpa bomba igaye demişsn iibar edem mi
    seni biya ?
    ···
  14. 15.
    0
    O zaman bir rez alalım devam pampa.
    ···
  15. 16.
    0
    Patlamadan okuyalim bari
    ···
  16. 17.
    0
    Canım hamburger çekti bin ama peynir ekmek yiyorum neyse bunada şükür
    ···
  17. 18.
    0
    bunu çaldıgın maldıgın bi film varsa söyle de izleyek panpa. izlemişte olabilirim tanıdık geliyor biraz
    ···
  18. 19.
    0
    Dolmuş midemin de verdiği rahatlık ile dışarıyı seyretmeye devam ettim, artık hiç harabe yoktu. Sadece eski insanlardan kalma birkaç bina ve zarar görmemiş gökdelenler vardı; buraya taşımamışlardı? Sığınak hiç kötü değildi, hatta içeride yapay bahçeler bile vardı. Ama iki yıl kapalı bir yerde kalmak insanı rahatlatmıyordu.

    Gözlerimi soğuk cama yasladım ve kendimi uykunun güvenli kollarına bıraktım.

    Ani bir siren sesi ile uyandım, gözlerimle ailemi aradım ama gitmişlerdi. Etrafa ne kadar bakarsam bakayım yoklardı, belime sarılmış kemeri çözdüm ve kabinler arası ulaşımı sağlayan koridorda ilerlemeye başladım. Her şey normal görünüyordu, anlayamadığım tek şey herkesin nereye gittiğiydi. Birkaç adım daha attım ve ani bir patlama ile arkaya sendeledim ve kendimi yerde buldum. Vagonun ön kısmı havaya uçmuştu! Ellerimden aldığım destek ile ayağa kalktım ve ne olduğuna baktım, siyah zırhları ve göğüslerine işlenmiş beyaz çember sembolüyle onlarca asker treni harabeye çeviriyorlardı.

    Ama anlayamadığım bunların kim olduklarıydı, hiçbir ülkenin askeri olmadıkları kesindi; ateş askerleri kırmızı, toprak askerleri yeşil, hava askerleri gri ve su askerleri mavi zırh giyerlerdi, siyah zırhı daha önce görmemiştim. Kendimi yarısı yanan vagondan dışarı attım ve etrafı inceledim, deniz kenarında olmalıyıdık , bu da kendimi savunabileceğim anldıbına geliyordu. Uzun sokak boyunca koştum ve askerleri arkada bırakmaya çalıştım , kumsala varmışken kurtulduğumu düşündüm ama yanılmıştım. Koşmanın verdiği yorgunluk nedeniyle nefes almak için duraklamıştım ve arkamdan gelen ani bir ısı hissettim daha ne olduğunu anlayamadan kendimi suda buldum.

    Sinirlenmiştim, yumruklarımı sıktım ve okulda aldığım Moleküler Kontrol derslerini hatırladım. Öğretmenimizin anlattığına göre, Dünya'yı ve insanları dört bölüme ayıran savaş genlerimizi değiştirmiş ve su moleküllerinin yerini vücudumuzdaki enerjiyi kullanarak değiştirebilmemizi sağlamıştı. Gözlerimi kıstım ve ellerimdeki enerjiyi suya yöneltmeyi denedim , su hafifçe yükselmişti, başarmıştım. Ama bu beni içimde bulunduğum durumdan kurtarmayacaktı, asker hızla bana geliyordu. Gözlerimi yeniden kıstım ve denedim, güçlü bi r dalganın karaya çarpma sesi ile gözlerimi açtım, asker yere serilmişti. Tam başardığım için sevinecekken arkamdan gelen tanıdık ses heyecanımı kaçırmaya yetmişti:

    Teşekküre gerek yok evlat, hadi gel.

    Arkamı döndüm, bu babamdı! Beni kurtarmıştı, suları sıçratarak ona doğru koştum ve sarıldım:

    Annem iyi mi ? Hayatta mı ne oldu?

    Babam cızırtılı bir sesle karşılık verdi:

    Merak etme evlat, annen iyi , o ve diğerleri belediye binasında. Ben de seni bulmak için çıktım.
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      0
      Bildiğin gelecekte geçen avatar. Bide emmeli-gömmeli değilse okumam.
      ···
  19. 20.
    0
    Wattpad'den çalmış
    ···
    1. 1.
      0
      adam yazarıyım diyor bu çalmış diyor
      ···
    2. 2.
      0
      Kanka benimde bi arkadaşın hikayesi var Wattpad'de
      Adam iyi yazıyorda tutmadı diye bırakdı.
      Reklam yapda oda yazmaya devam etsin
      ···