BEYLER, EFSANE PARTLARI ATIYOM. Las Venturasda olay vardı hatırlarsanız. Bi kart peşindeydik beyler, anladınız siz. Partlar yolda.

Çok rahattım. Öncelerde hep köleydim, hayvan gibi çalıştım yukardakiler için, artık ortaktım.
Sindacco olayından bir gün sonra Woozieyle golf oynuyorduk. Sindaccoları affettirmeyecektik. Bir türlü intikam almamız gerekiyordu. Sonunda onların kumarhaneyi soymaya karar verdik. Plan falan yapacaktık ama herşeyden önce dinamit almaya gittim ben. Tabi heryerde satılmıyor dinamit. Bir inşaat vardı, oralarda dinamit geziyordu. Ordan çalırım diyip yola döküldüm. Inşaat yerine girip, oraları tarayıp dinamitleri çaldım. Sonra Woozienin bir korumasına verdim. Bundan sonra plan falan yapmaya başladık. Woozieylen konuşurken, koruma gelip bana bir paket verdi. Banaymış. Bi çocuk vardı San Fierroda, biraz yardım etmiştim ona, ismi Zero. Bana bir kart okuma aleti göndermiş. Bizim işimize geldi, kumarhaneyle kartla girerdik. Ama kart elimizde değildi. Sonra ben bi kumarhaneye gitmeye karar verdim. Belki bi kartlı işçi çıkar, ondan çalırım diye.

Sonra o çıktı. Taş gibi karı. Takip etmeye başladım, şanslıysam vardır onda o kart diye. Sonra kız bir sex shopa girdi amk. Bir kıyafet aldı ordan. Telefonlada konuştu. Birinle buluşacak. Onunla biraz oyun oynayacak. Bende fırsatı kaçırmadım, bende bir tane aldım onlardan, bir tanede dildo ve yine takip ettim kızı. Evine kadar geldim, karşısında olan evin önünde bekledim. Sonra kızın evin önüne bir araba park etti. Bir yaşlı Adam çıktı arabadan ve o eve doğru yürüdü. Bende yavaşça yaklaşıp dildoyla patır kütür dövdüm onu. Sonra ben çaldım kapıyı, içeri davet etti ve biraz oyunumuzu oynadık. Fazla anlatmak istemem, nasıl diyeyim, ev sallandı diyelim ehuhehuheueheueheuehe. Oyun bittikten sonra kumarhaneye geri döndüm. Karıyı gibtim ya, kart umrumda değildi. Woozieye kimsede kart bulamadım, başka bir zaman bakarım diyip geçtim. Bi daha bakmadım.

Kumarhaneye dönerken telefon çaldı.
CJ: Alo
TT: Namaste, Carl.
CJ: The Truth, naber?
TT: Iyilik haber.
CJ: Peki, buyur.
TT: Carl, ben geçen bir kaç ingilizlerle çölde gezdim. Biraz ot vardı işin içinde. Sonra kendimi birden japon hamamında buldum. Öbürleri çöllerde araman gerek.
CJ: Anladım. Bulurum ben onları. Görüşürüz.

Çöle doğru yola döküldüm. Çöle vardığımda yerde iki Adam gördüm. Uyuyorlardı. Uyandırmak isterken birsi korktu.
M: Noluyor lan?
P: Maccer, kokuttun amk noldu?
M: Bilmiyorum Paul, bir karının memelerine boşalıyordum, birden bu çıktı.
CJ: Beyler, The Truth beni gönderdi, bir ingiliz müzik grubu olduğunuzu söyledi.
P: Biziz, ama bir arkadaşımız daha var. Onu bulalım.
CJ:Peki, nerde o?
M: Bilmiyorum, ama yılanları hatırlıyorum.
CJ: Burada bir yılancı var, oraya gidelim arkadaşınız oradadır.

Oraya gitmeye başladık.

Evet Beyler, çok beklediğiniz hafta sonu geldi. Artık daha fazla partlar gelecek. Bu hikayeyi burada bitirecem.

Yılancıda bir kaç kovboy vardı, onlarla konuştuk.
Kovboy1: Vay oçlar vaay, karımı gibip kaçtınız tamamda, gene gelmek nr amk.
CJ: Ne diyon olm sen
Kovboy2: Buda bacımı gibti
Bacı: Amım fena kaşınıyor bunun yüzünden.

Öyle devam ettiler. Sonra birden ateş açtılar. Onlar 4-5 kişi, biz üç, Maccer ve Paul bi tak yapmıyor, kendim taradım dükkanı.
CJ: Arkadaşınız burda değil. Şimdi nereye?
P: Bi arkadaşımız var çarşıda. Ismi Rosie. Calligula's kumarhanesine zütür bizi.

Caligula's bizim soyacağımız kumarhane beyler. Tabi kartı almadım hiç, yapmadık onu. Neyse, bunları oraya bıraktım, o Rosieylende tanıştım. Ismi Ken Rosenberg. Uyuşturucu bağımlısı, tedavi görmüş. Bide şu kumarhane varya, şu Liberty Cityde patronumun babası. Aniden uyuz oldum bu kumarhaneye. Neyse hadi, onları oraya bıraktıktan sonra bizim kumarhaneye gittim.

Şu Sindacco vardıya, arabaya bağladığım. O o gün hastahaneden çıkcaktı. Bende Caligulasa gittim. Maccer ve Paul ile baya samimi olduk, Ken ilede tanışıyorduk yavaş yavaş. Bana hikayesini anlattı. Hayatı taktanmış. Her çete onun peşindeymiş. Banada Johnnynin çıkacağını o anlattı. Kaçıracakmışlar onu. Kaçırılırsada suç onun üstüne düşermiş. Bende onu almaya yola döküldüm. Hastahaneye geldiğimde biri onu almış olduğunu anlattılar. Benimde şu T-Bonedan daha bi gps vardı, itfayelerin peşine düştüm. Üç tane vardı. Hepsine çarpcaktım, eğer tepki verirlerse Sindacco onun içinde kesin. Ikisine çarptım bişey yok, üçüncüsü ateşi açtı. Bende çıkardım emaneti. Birden arabayı durdurup indiler. Bende hepsini vurdum ve Johnny aldım. Onu bi et fabrikasına bıraktım, kimse onu orada bulmazdı, kimse kaçıramazdı.

Birkaç gün sonra Ken Johnnyi ziyaret istemek istiyordu. Gittik fabrikaya, korumaları falanda gelmiş. Girdik içeri, Ken ile biraz muhabbet etti, sonra ben girdim odaya. Kalb krizi geçirip öldü. Korumalarda ateşi açtılar. Fabrikada büyük ve fazla koruma var. 100 tane vardır. Kende yanımda korkak korkak duruyor, bişey yapmıyor. Ben tek başına 100 tane profesyonel koruma öldürdüm bir günde. Ken başıma belaydı. Soğutucu odaya girdi, kapılar kapandı, zor çıkardım onu ordan. Neyse, bir türlü çıktım fabrikadan ve Keni bıraktım Caligulasa.

Beyler, Maccer, Paul ve Ken o zamanlarda Leone tarafından rehin alınıyordu. Bir gün Liberty Cityde bir restorantı taramamı istedi. Tamam ama destek lazım dedim. Istediğini al dedi. Bende Ken, Paul ve Macceri aldım. Kumarhaneden çıktıktan sonra onları dolmuşa bindirip Las Venturasdan çıkardım. Sonra havalimanından bir jet alıp Liberty Citye gittim. Restoranı bastım. Yine ben ve 100 tane düşman. Ama onuda atlattım. Sonrs geri döndüm Las Venturasa.

Kumarhaneye dönerken bir Adamın bir evin çatısından atlamak isterken gördüm. Gittim oraya, bi baktım, Madd Dogg.
CJ: Dogg, nabıyon lan orada?
MD: Sus lan amk cocu, atlıcam.
CJ: Nedenki knk?
MD: Nedenmi? Amk benim bir şeyim kalmadı. Kitabım çalındı, menajerim öldü. Herkes şu OG Locun peşinde.

Beyler unuttum anlatmayı, menajeri kaçırıp arabayı denize sürdüm. Son anda atladım. Herşey benim yüzünden yani.

CJ: Olm dur ya.

Bende onu kurtarmaya çalıştım. Arkasında bir kasa olan bir araba vardı orada, bir işçinin. Gözünün önündr çalıp evin önünde durdum. Doggda atlarken arabanın arkasına düştü. Hemen hastahaneye zütürdüm onu.
MD: CJ
CJ: Efendim Dogg
MD: Hastahaneden çıktıktan sonra bi menajere ihtiyaç duyucam. Sen benim menajerim olurmusun?
CJ: Tabi knk ne demek

Tmm amk, madem şukulayan okuyan yok o zaman buraya boşu boşuna outurup yazmaya kenimi zorlamam. Nah biter bu bu hafta.

Eğer okuyan varsa, bişey söylicem. Yarıda bıraktım demedim. Kendimi oruturup bunları yazmaya zorlamıcam dedim. Istediğim zaman istediğim kadar part atacam. Hikaye daha devam ediyor. Aha, yeni part yolda diye duydum beyler.

Kumarhanede takılırken bir gün Madd Dogg geldi.
MD: Selamün Aleyküm
CJ: Aleyküm Selam Dogg, naber?
MD: Iyide, ben eve dönmek istiyorum.
CJ: Tamam. Git tabi. Ama bi isteğim olacak: bizide alırmısın?
MD: CJ, nolur yapma, evim kücücük, 19 oda ya.
CJ: Olm beni sinir etme, o 19 odasının en az üç tanesini vereceksin.
MD: CJ anlamıyorsun
CJ: Neyi anlamıyorum lan
MD: Abi
CJ: Ne amk
MD: Villa artık benim değil
CJ: Ne? Kimin?
MD: Big Poppa
CJ: Big Poppa? Sen kafayı yemişin amk. Uyuşturucuya bu kadarmı borçlandın.
MD: Onun elinden almak için bir yöntem varmı?
W: Var, benim Adamlarım orayı basabilir. Eğer CJ istiyorsa, yardım ederim.
CJ: Et tabi kardeş.
W: Tamam ozaman. Yarın evine dönersin artık, Dogg.
MD: Allah hepinizden razı olsun.

Silik yedim aq ama bu işi bitircem artık kim okursa okusun

Ertesi gün Woozienin Adamlarıyla Big Poppaya gittik. Helikopter ile gittik, helikopterden atlayıp çatıda buluştuk. Çatıda ilk Vagosları gördük. Gömtük onları. Sonra bir kaç tane daha geldi, onlarıda bitirdik. Öyle devam etti. Çatıda Vagos falan kalmadı, evi bastık. Girişte başladı çatışma. Big Poppada ordaydı, kaçmaya başladı. Woozienin Adamları Vagoslarla ilgilendi, ben Poppanın peşine düştüm. Evden çıkıp arabaya bindi. Bende bindim orda bi tanesine. Benim şansıma araba pembeydi aq. Neyse, ben düştüm onun peşine ve taradım arabasını. Yandı, patladı.

Artık Madd Doggda yaşıyorduk. Bir Villada. Güzel bir duyguydu.
Madd Doggun evinde bir stüdyo vardı. Madd Dogg Rap şarkı yapıyordu orda. Paul, Maccer ve ben ona yardımcı olduk. Sonra telefon çaldı.
CJ: Alo
T: Merhabalar
CJ: (Hasgibtir dıbınakoyim) oo Toreno naber
T: Bırak şunları, çık dışarı.
CJ: Peki diyip çıktım.
Bahçede Toreno bekliyordu. GPSmi taktı bana lan bu bin. Neyse, beni bi denize zütürdü.
T: Sen şimdi burdan te oraya gideceksin. Orası Askeriye bölge. Oraya girip jet uçağı çalacaksın.
CJ: Toreno abartma nolur.
T: Yap hadi, yoksa Sweeti bidaha görmessin.
CJ: Tamam. (gibecem seni sen bekle)

Bende yola döküldüm.

Oraya geldiğimde sessizce sıyrıldım herkesten. Sonra bir işçi gördü beni. Ben onu vurmadan önce sireni başlattı. Bende taradım Askeriyeyi ve bindim jete. Jeti belli bir yere zütürmem gerekiyordu ama bi baktım peşimde iki tane jet var. Aha şimdi sıçtık dedim. Sonra Toreno aradı ve bana napcamı anlattı. Bende indirdim jetleri ve zütürdüm jeti o uçmayı öğrendiğim Havaalanına.

Ertesi gün, aynı senaryo. Madd Dogg beste söylerken, bu sefer Toreno giriyor eve. Bende dayanamadım ve silah çektim.
T: Carl, rezil etme kendini, indir, zaten vurmayacaksın biliyorum.
Bende inidiriverdim, çok yalvardı.
T: Bir son görevim var sana.
CJ: Lan ben senin amk lan, daha ner kadar senin için ölümü göze alacam bin kurusu.
O ara telefon çaldı.
T: Sus ve şu telefona bak.
S: Carl
CJ: Sweet! Allahım sana bin Şükürler olsun. Nasılsın Sweet?
S: Elhamdülillah, çok iyiyim. Beni saldılar dışarı CJ.
CJ: Ne diyosun? Nerdesin gelip alayım seni.
S: Karakolun önünde.
CJ: Tamam bekle geliyorum.
Ee Toreno, senin görevin neydi? Bir an önce yapayımda kardeşimi alayım.
T: Oda senin görevin işte. Git ve kardeşini al.
CJ: Tamam diyip yola döküldüm.

Karakola vardım.
CJ: Selamün Aleyküm diye sarıldım.
S: Aleyküm Selam.
CJ: Abi, inanılmaz şeyler oldu. Zenginiz mk! San Fierroda araba satıyoz, Las Venturasda kumarhane, Villada yaşıyoruz akıyor Maşallah.
S: Ee, Grove Street ne halde?
CJ: Bırak sen Groove Streeti, gel Madd Doggla tanış.
S: giberim Madd Doggu, beni Annemizin evine zütür!

Bizde gittik Groove Streete.

Groove Streetin çatışma sonrası halini bende ilk kez gördüm. işgal altındaydı. Ballaslar yerleşmiş.
CJ: Gördün işte, buralar sakat. Villaya gidelim.
S: CJ Vallahi seni döverim. Buralar Annemizden bize emanet! Şimdi al bu silahı ve burasını bu pisliklerden temizle!

Bana ezik bir tabanca verdi. Kendisi elinde kalaşnikof takılıyor. Hemde hapisden yeni geldi. Ammunationda falan değildik. Karakoldan direk buraya geldik. Sonra olay başladı. Ben ateşi açtım. Sweette hiç bir şey yapmadı bin. Abime neden bu kadar sinirli olduğumu başka bir zaman anlatırım. Neyse, hallettim onları. Artık Ballaslar benim için sorun değildi. San Fierroda çinlilerle çatışmış olan biriyim artık. Burda işim bittikten sonra çıktım Villaya. Sweet evine yerleşti.