Beyler hapiste Jeffreyi gibmişler amk. Onu dövecektik. Zilini çaldık, kaçmaya başladı motogibletle. Bizde bindik bitanesine takip ediyoruz onu. O ipnede bir Vago, latino çetesi, düşmanlarımız. Kaça kaça bir kaç çete arkadaşlarına kaçmış. Taradım onları, Jeffrey bildiğimiz gibi bi tak yapmadı.

Belki sorarsınız Silah yoksa nasıl taradın diye. Düşmanı dövüp soyduk. Bide bizim Emmet vardı. O zamanlar silah piyasası her yıl değişiyordu, oda beş yıl önce ne sattıysa onu satıyordu amk. Onuda alıyorduk. Beleşe veriyordu bari bize. Başka alan olmadığından sevinçten herhalde. Öbürler otomatik silahlarlan çatışırken, biz 1970 yıllarından silahları kullanıyorduk. Ama bizim Grove Street Ruhumuz vardı. Herşeye yetiyordu.

Bende döküldüm yola. Kiralık garajlara Cesarın yanına gittim ve Cesarın arabasına bindim.
CJ: Anlat bakalım, noldu?
CV: Öne doğru bak hombre

Gördüğüm şeyi hatırlayınca hala inanamıyorum. Bor garajın önünde bir kaç Ballas vardı. Bu normal bişeydi, kendi aralarında buluşup kendi evlerinde, otellerde, para olmayıncada garajlarda buluşup bonzai içerlerdi. Ama bu sefer öyle değilmiş.

Yine şu OG Loc meselesine gelelim. Burgercide çalışmaya başladı. Zorunlu, hapse girmesin diye. Bide şu rapci işi var. Baya ciddiye aldı onu. Şaka yaptığını zannettim. Bana bir gün geldi, abi bana bi yazar lazım. Muhabbet açıldı.
C: Kim olacak yazarın?
OG: Mad Dogg
C: Ne? Mad Doggmu? Mad Dogg sana mı yazcak? Saçmalama amk
OG: Bilmeden yazar olacak o.
C: Yav amk biraz açık konuş nasıl olacak?
OG: Onun yazıları bir kitap içinde. Senin o villadan onun yazı kitabını çalman gerek.
C: Yok daha neler amk.
OG: Bak nolur yap bunu. Benim bir gün rapden para kazandımmı sana hakkını verecem.
C: Tamam dedim geçtim.

Bu muhabbetten sonra hemen yola döküldüm yukarıya Mad Doggun villasına.

Geldim bende şu villaya, acayip bişey yani. Havuz mavuz spor salonu bar herşey vardı. Arka kapıdan girdim işte, korumalar iş başında. Her odada en az bir koruma. Birde bar alanında Mad Doggun bir arkadaşı vardı, maç izliyordu. Onun arkasından geçiverdim. Geldim kayıt stüdyosuna. Bir çekmecedeydi o kitab. Oh dedim başardım dedim. Ama işte o anda taku yemiştim aslında.

Beyler Hayırdır? Trennde yokuz son partlara şuku gelmedi?

Ertesi gün parti vardı. Loc çok istedi saç kestirmemi giysi almamı, şık olamamı istedi yani. Gittim saçımı kestirdim, Smoke'un cugara parası dediği parayla kıyafet aldım ve partiye uğradım. Loc acayip kötü söylüyordu besteleri. Sweet ve Ryder ile dışarı çıktık. Bizim bi üye birden koşup geliyor Ballaslar geliyor diye. Birden herkes uygun bir yere çekildi bütün silahlar hazır herkes hazır ve Ballaslar geliyor. Ama öyle böyle değil. Ana sokaktan geliyorlar, ara sokaktan, hatta bizim mahalle üzerinden geçen köprünün üzerine geldiler. Çok az kişiydik, çok uzun sürdü çatışma. Çok Şehit verdik o gece, ama Zafer bizimdi. Bu olaydan sonra belliydiki, bir şeyler yapmamız gerekiyordu.

Telefonu Woozieye zütürdükten sonra tamirhaneye döndüm. Salona girer girmez Cesar beni karşıladı.
CJ: Selamün Aleyküm, Hayırdır Cesar?
CV: Hombre, benim sana bi haberim var, gel çabuk diyip beni araştırmaları yaptığı odaya zütürdü.
CV: Çete yarın büyük bir toplandı yapacak, Dohertynin bir otelinde. Ryder, T-Bone ve Toreno orada olacaklar. Birkaç Ballas ve Vagosda olur. Yarın hepsini birden yakalayabiliriz.
CJ: Tamamda, toplantı büyükse biz ikimiz orayı tarayanayız. Destek lazım.
CV: Evet, haklısın. Kim bize destek çıkar?
CJ: Sen bekle, ben geliyorum.
CV: Nereye diyemeden önce çıktım ben. Woozieye gittim. Onca çalıştım onun için, borcu vardı bende.
CJ: Woozie, benim senden bi rıcağım var.
W: Peki, anlat bakalım. Ne istiyorsun?
CJ: Yarın Loco-sendikası(Toreno, T-Bone, pekekentin çetesi) bir toplantı yapacak. Orasını basmam gerek. Seninde bana bir kaç tane Adam vermen gerekiyor.
W: Tabiki veririm ben sana Adamlarımı. Ne kadar istiyorsun?
CJ: Toplantıda en az 30 kişi olacak. Hepsini öldürmeye kaç tane gerek?
W: 5-10 tane yarın senin tamirhanene gelir.
CJ: Allah senden razı olsun.
W: Ne demek, her zaman.

Sonra gidip yattım.

Burgercinin park yerinden bir araba çalıp plaja indim. Orda dji buldum. Kadın. Biraz muhabbet ettik. Sonra birlikte dans edelim dedi. Ettikten sonra bi tur atalımmı minibüsle diye sordu tamam dedim bindim attım karıyı dışarı ve kaçtım. Bir kaç kurşun hariç fazla tepki olmadı. Gittim bi kiralık garaja bıraktım arabayı.

Bi baktım, Tenpenny ve Pulaski çıkıyor garajdan. Sonra birden bir yeşil Sabre çıktı garajdan. Yeşil Sabre bizim sembolümüzdür. Ballaslarda bunu bizim mahallenin içine girip Annemi öldürmek için kullanmışlar. Annemin katilleri önümde duruyorlardı. Ama katiller sadece bunlar değildi. Birden Ryder ile Big Smoke çıktı garajdan. Tenpenny ve Ballaslarla iş yapıyorlar şerefsizler.
CJ: Smoke! Ryder hadi neyse, ama Smoke naptın sen!
CV: Kusura bakma hombre, bu kadar alınmanı bilseydim seni çağırmazdım.
CJ: Yok kanka iyi ettin, Allah razı olsun.
SWEET! Cesar, Sweet ve bir kaç çete üyeleri bir operasyon yapacaklardı. Smoke ve Ryder bizi açığa vurdular. Benim hemen gitmem lazım. Sende Kendli alıp güvenli bir yere zütür.
CV: Tamam hombre hadi yetiş onlara.

Arabadan indim, başka bi araba çaldım ve ne kadar basabildiysem bastım gaza.

Ertesi gün biz, yani Ryder Smoke Sweet ve Ben, Sweetin evinde buluştuk. Sweet bişeyler demek istedi.
Sweet: Evet kankalar, dün gördünüz, bizim acilen silahlanıp harekete geçmemiz lazım. Yoksa ne Families ne bişey kalır. Eski günler gibi olacağız. Herkes bizden korkacak. Yarın bir otelde önceden birlikte iş yaptığımız çetelerle buluşacağız.
C: Sen olmassan biz napardık kardeşim.

Ama daha bitmedi. Peşimize polis düştü. Smoke bana bagajında AK-47 olduğunu anlatınca arabanın tepesine çıkıp arabalara ateş açtım. Iyi gidiyordi bir ara. Birden tetik sıkıştı. Ateş edemiyordum. Smoke'da arabaya hakimiyetini kaybetti. Bir tabelayı delip otobana düştük. Birde yola düştüğümüzde bir bor dolu tıra çarptı araba. Patlama oldu. Biz nihayet tabelayı delmeden atladık arabadan. Yaşıyorduk yani. Inanılmazdı. Nasıl ölmedik sorunun cevabını hala çözemedim. Ama yaşıyoruz işte.

Burgerci işi iyi gitmiyordu onun. Eziyorlardı onu. Pis işleri o yapıyordu. Kavga çıkardı patronunla, kovdu onu oda. Locda bana geldi yine, abicim yardım et falan. Sonra işte bu muhabbet çıktı.
OG: Abi yardım edermisin?
C: Noldu yine?
OG: Işten atıldım, hapse geri dönecem büyük ihtimalle.
C: Eee?
OG: Gitmeden önce bir parti yapmak istiyorum. Herkes benim rap yeteneğimi görsün.
C: Eeeee?!
OG: Birkaç şey yapman gerek.
C: Oğlum sabrımı taşıma söyle ne söyleyeceğini.
OG: Akşama bir plaj partisi var. Ordaki müzik aletleri dolu minibüsü çalırmısın?
C: Tamam, hallederim dedim ve gittim.

Bende hemen çıktım o tamirhaneye. Ordaki Adam bana bi araba verdi. Bende Haytımda okadar dikkatli gitmedim, hep oraya buraya sürterdim arabaları ama buna iyi baktım. Buluşma bir park alanındaydı. Oraya girer girmez hemen biri bana geldi ve meydan okudu. Yaptıkları oyunda o arabayı zıplatmak. Müzik açıyorlar, müziğe göre zıplatıcaksın. Ücretli birde. En az elli dolar basman gerek. Cebimde Big Smoke'un cugara parasından ne kadar varsa bastım. Sonra karşımdakini yendim. Çok kolaydı. Sonra Kendl bana geldi ve sohbet başladı Beyler.
K:Abi çok iyiydin sen.
CJ: Sağol.
K: Bak, buda sevgilim Cesar.
C: Hoşgeldim hombre.
CJ: Hombreninde seninde amk ben diyip silahı çıkardım bacımı korumak için. Sweet için yani.
Sıradan bir latino(OÇ): Nabiyon lan bin
C: Tamam durun durun. O manitamın abisi. Sakin olun.
OÇ: Cesar için Dua et, o olmasaydı ben seni giberdim orosbu çocuğu

Sonra Cesar beni kenara çekti ve anlattı.
C: Bak hombre, ben Kendli seviyorum. Ona yemin ettim, sanada yemin ediyorum, ona göz kulak olacağım. Ona sahip çıkacağım ben.
CJ: Tamam kanka sorun yok. Ben sadece tedirgin oldum Kendlin sevgilisi olunca. Kusura bakma.
C: Anladım hombre olsun.

Oh derken arkamı dönüp gideceğim, bi baktım, önümde bir koruma. Nabiyon sen burda dıbına korum deyir demez bıçakladım onu. Ses duyuldu ama. Onun silahı vardı, onu alıp oraları taradım. Sonra kaçtım. Polis peşime bile düşmedi nedense. Sonra hemen gittim verdim kitabı Jeffreye.

Bir gün Woozie geldi bana, gardaş pekekentin telefonu lazım bana dedi. Tamam dedim ve yola döküldüm. Kulübe girmek istediğimde korumacılar izin vermediler. Çatıda inşaat vardı ve kulübün çetesinde cam vardı. Bir tanesi açık kalmış, girdim kulübe, sinsi sinsi gidiyorum pekekente doğru. Sonra muhabbet başlamış oldu.
pekekent: Hoşgeldin Carl. Hayırdır, senin bugün işin yokki burda?
CJ: Sen işçilerini daha iyi seçmen gerekirdi diyip çıkardım emaneti.
P: Sakin ol, Carl. Istediğini yaparım ama nokur vurma beni.
CJ: Bu iş burada bitecek!
P: Carl takunu yiyim yapma. Sizde ne bekliyorsunuz? Bu herifin anasının dıbına koyun hadi!

Ve bir tane macera daha başlıyor. Bütün korumalar benim peşinde. pekekentte tabi kaçıveriyor. Ama unuttuki, o bana kaçanları yakalamayı öğretti. Papaz ile kızda olduğu gibi takip ettim onu. Arabayı yine yangın içine soktum. Telefonu alıp Woozieye zütürdüm.

Buluşmadan sonra herkes evine çekildi, Sweet bize geldi, Kendl ile konuşmak istemiş. Onlar konuşunca mesele hep aynıydı o zamanlar. Sweet Kendlin sevgilisine uyuz oluyormuş. Halbukisi Düşman çeteden değil o. Öyle dostda değiliz, ama aramız kötü değil. Onlar biraz tartıştıktan sonra, Kendl dışarı çıktı. Sonra Sweet bana geldi.
S:CJ, Kendli koruman gerek. Onun sevgilisinin Lowrider buluşmasına git. Bi arkadaşımın otomobil tamirhanesinden bir tane lowrider alırsın. Sana beleşe verir bir tane.
C: Tamam Abi gidiyorum ben görüşürüz.

Adam öldürmeye giderken, biraz para ve bir dost ile geri döndüm. Kanda akmadı. Neyse ertesi gün geldi, otelde buluşma. Bizim çete için Sweet gidecekti buluşmaya. Biz arabada otelin önünde bekleyecektik. Ama öyle olmadı.
Birden bire anons duyuyoruz:"Los Santos Polis istihbaratı, derhal teslim olun" ve bir macera daha başlar.
CJ: Hadi hadi ne bekliyorsunuz Sweeti kurtaralım.
R: Kurtaracak ne varki kanka Sweet taku yedi biz bari kendimizi kurtaralım.
CJ: Olmaz öyle. Eğer siz kaçacaksanız kaçın. Ben otele girecem.
BS: Tamam kanka sen bilirsin diyip gittiler. Komik olan, Ryderin beş dakika önce:"Şunlara bak, zamanında çetenin yanındaydılar, ihanet ettiler ve şimdi yine birlikte iş yapacağız" demesi.
Neyse, ben girdim otele. Girer girmez can çekişen birini gördüm.
Panpamız:P Ben:CJ
CJ: Sweet nerede?
P:Çetebaşları yukarda ama oralarda Özel Harekatçılar var.
CJ: Tamam dedim ve gittim yukarı.

Tam tdıbına 4 kat yukarı gitmem gerekiyordu. Her katta bir Ordu var resmen. Panpalarım ile hepsini bitirdik. Her odaya baktım Sweeti bulamadım, sadece bir kaç kezban orusbu geziniyordu oralarda. Son katın salonunun son odasına baktığımda Sweeti gördüm. Ha biz buraya şimdi girdik onca çatışmayla, bir de çıkmak var buradan. Biz çatıya çıktık, işte onu yapmayacaktık. Otelden çıkar çıkmaz helikopter gördük. Içinde Özel Harekatçılar vardı. Onları vurdum, pilotu vuramadım. Kaçma imkanımïzda yoktu. Ne araba var ne bişey. Birden Smoke'un arabasını gördük. Bindik ve Smoke'da deli gibi gaz verdi.

Buldum ammunationı. Köyün merkezi gibi bişey var, orada. Ordan bir susturuculu silah alıp yola döküldüm. Dağa çıkmam gerekiyordu. Oldukça zor motogibletlen giderken. Bu işin zoru Adamı öldürmek değil, bu dağa çıkmaktı. Neyse, çıktım sonuç. Bi aralar düşüyordum ama çıktım. Bi ağaç arkasında duruyorum, odundan yapılmış bir evin etrafında korumalar geziyor. Fırsatı bulduğum anda koştum evin içine. Komiserin sırtı bana dönüktü. Yavaş yavaş, sessizce yaklaşıp bıçakladım onu. Fotoğrafı çektiğimi korumalar duydu. Çatışma başladı ama bunlar Ballas değil. Bunlar profesyonel. Kaçtım sonunda. En zor bölüm buydu. Az önce yavaşça çıktım ölüyordum nerdeyse, şimdi hızlıca kaçmam gerekiyordu. Düştüm hatta, ama o aşağadaykendi, ölmedim. Hastahanede biraz tedavi gördükten sonra bişey kalmadı. Sonra gittim Tenpennye fotoğrafı verdim. Aferin falan dedi. Ondan itibaren her çağrıda bişey yapmam gerkiyordu.
Bu iş bittikten sonra Cesarı aradım.
CJ: Selamün Aleyküm
CV: Aleyküm Selam hombre.
CJ: Kanka sen benim buraya gelsene Kendli alıp. Kendk tehlikede burası güvenli.
CV: Tamam biraz bi işim var o bittimi gelirim.
CJ: Olm sen benimlen dalgamı geçiyorsun? Hemen geleceksin, giberim işini.
CV: Tamam hombre sakin ol. Geliyoruz.

Sonra saatlerce oturup onları bekledim.

Park yerine geldiğimde Sweeti yaralı gördüm.
CJ: Abi!
S: CJ, benim işim bitti, sen kendini koru.
CJ: Ölmeyeceksin Abi, ölmeyeceksin diyip çatışmaya başladım.
Ilk önce bir kaç tane düşman vardı, onları kurşunladık. Sonra bir araba dolu Ballaslar geldi, ardından bir minibüs. O yetmedi, birden polis geldi. Teslim olmamız gerekiyordu, başka çare yoktu. Teslim olmak isterken birinin bana silahınlan kafama vurduğunu anladım. Ondan itibaren her şey siyahdı.
Uyanıp gözümü açtığımda herşey hala siyahdi.
CJ: Nerdeyim lan ben, torbayı al başımdan!
Torbanın indirilmesinden sonra o üç memurları gördüm.
CJ: sizin amk ben.
Pulaski: Ağzını topla pekekent!
CJ: Nerdeyiz biz?
Tenpenny: Ananın amında. Burda hiçbişey yok. Ne çeten var, ne silahın, ne bişey. Bi tak yapamazsın.
Arabadan indik ve Hernandez beni kelepçelerden kurtardı.
CJ: Smoke, inanamıyorum ya.
T: Smoke sadece görevini yapıyor, sende bizim verdiğimiz görevleri yapacaksın.
CJ: Yapssam nolcak?
P: Memur Tenpenny, ben bunu bi dövebilirmiyim? Mal mal konuşuyor.
T: Sakin, Pulaski, sakin. CJ, bunları yapacaksın. Yapmassan nolacağını bizzat kendin biliyorsun. Şimdi git şu güzel otele ve dinlen biraz.
Otel dediği mobil evi. Belliki 20 seneden beri kullanılmıyor. Herşey toz duman içinde, tak kokuyor bide. Nerden geldiğini hiç bilmek istemedim, dışarı çıktım. Ya sokakta ya hiç uyumucam dedim. Ama bundan çok daha önemli olan benim bundan sonraki Hayatım. Tenpennynin kölesi olmuşum ben. Ama yaşananları unutmayacağıma söz verdim. Ryder, Tenpenny, Pulaski, Smoke, hepsini gebertecem diye söz verdim o an.