Balığın dişlerini söküp ağzını gibmeye çalıştım, ama sadece kafası girdi. Ben de balığı gibmeye karar verdim. Yalnız, içini değil dışını gibtim. Kılçığını çıkardıktan sonra, içi dışarıda kalacak şekilde katladım, dış tarafı içeride kaldı, pullu tarafı. Zaten güzelce yıkamıştım, çok kaygandı. Koydum kesme tahtasının üstüne, taşaklarım tezgaha çarpa çarpa hunharca gibtim hayvanı. Dışı acayip kaygandı, ben hayatımda bu kadar kaygan bir şey gibtiğimi hatırlamıyorum. Muz kabuğu gibtim, buz aküsü gibtim, ama böyle bir şey yoktu. Pulları da gibime sürtünüyodu var ya, ağzımı kapatıp bağıra bağıra boşaldım. Son damlaları da balığın diline sürdüm, ödül olsun diye.

Bu da böyle bir anımdır.

Gelecek sefere de redhead olarak barbunya gibeceğim.