Yıl:1998

O zamanlar daha 13 yaşındayım. Public sexin legal olduğu zamanlar. En büyük eğlencem mahallemizin abisi Tanju abi sokakta sevgilisini giberken arkadaşlarla etrafında toplanıp donları indirdikten sonra mintakla otuzbir çekmekti. Tanju abi çok iyi adamdı bana sözü vardı 15 yaşına gir sevgilimi sana gibtiricem diye. Postaları attıktan sonra Tanju abi marketten kola çekirdek alıp bizi evine ferre izlemeye davet ederdi. Her gidişimizde farklı bir türle karşılardı bizi. Gay ferresi açtığı günü unutamıyorum. Arkadaşlarla gibimiz kalkmaz sanmıştık ama 5 dk içinde dayanamayıp birer posta attık her birimiz. Tanju abinin sevgilisi Nurçin abla onu 15 yaşında gibene kadar benle gay diye dalga geçmişti o gün gay ferresinda çektiğimi gördükten sonra . Haftada 4 kez böyle Tanju abi sokakta Nurçin ablayı giberdi biz de kaçırmazdık tabi. Babam da ne işsiz adamsa evin penceresinden gizli gizli sokağı izleyip otuzbir çekerdi. işte 4 gün böyle geçiyordu. Geriye kalan 3 günde de arkadaşların evinde sırayla toplanırdık. Bir ara bizim evde toplandık. Koltuklara oturduk ferre izlicez Trt kanalından. Siyah beyaz gösteren televizyon var o zamanlar. Annem işte peçeteleri ve sabun kutusunu getirdi sabun kutusunu elden ele dolaştırdık. Tam tv yi açıcaz kapı çaldı. Ve gelen tam da tahmin ettiğim gibi...

Beyler okuyan varsa devam edicem.
Belli edin kendinizi

edit:beyler şuku atıp atmamanız veya trend önemli değil, takip et butonuna tıklasanız yeterli benim için, hikayeyi kesinlikle yarım bırakmayacağım bu arada...

Edit 2:beyler okuyan takip butonuna çökerse mesut olurum, motivasyon lazım bana da değil mi ama lütfen panpalar

"Public sexin legal olduğu zamanlar"...

Gelen babamdı. Sevgili master osbirci babacığım bu Noel arifesinde de benle abimi mutlu etmeyi unutmamış. Aslında dalga geçiyorum falan ama babam çok iyi kalplidit. Hep düşünürdü bizi. Babam bir iki gündür dedemin vefatı üzerine köye gitmişti. Dedem de garip adam gibinden döl akmıyor ama gibmediği şey kalmadı. Son nefesini de köyün eskortunun içindeyken vermiş. Allah rahmet eylesin mekanı cennet olsun dedemin. işte o gün de babam benle abime köyden gelirken yapay amcık getirmiş. Özel üretim, el emeği göz nuru dedi de ben inanmadım tabi ne inanıcam bu devirde o kadar yapay amcık fabrikası varken köyde kim niye uğraşıp amcık yapsın. Verirken poşeti al dedenin hayrına kullanırsın dedi ve bir gülümseme attı. Babam şakacı adamdır yapar arada böyle. Fakat bir sorunumuz vardı. Arkadaşlarım ve abimle beraber toplam 5 kişiydik ama elimizde 2 tane yapay amcık vardı. Biz ne yapacağımızı düşünürken annem değişmeli kullanmamıxı önerdi. El mahkum kabul ettik tabi napıcaz. Döl döle değecekti ama yapacak bir şey yok. Aslında sıkıntı yoktu arkadaşlarımla kardeş gibiydik. Boşaldığımız gibtiğimiz bir sayılırdı. Dölleri dölümdü bir bakıma. Gözümü kırpmadan yapay amcığımı arkadaşlarımla paylaşırdım. Döl kardeşi sayılırdık sonuçta...

Ve gelen tam da tahmin ettiğim gibi benden 6 yaş büyük olan Milli ciks sporcusu abimdi.
"oo ferre mu var beni de bekleyin ellerimi yıkayıp geliyorum" dedi kapıdan girerken. Bir çırpıda elini yıkayıp yanıma oturdu. Enerjisini nereden alıyordu bilmiyorum. Daha yeni Tokyoda Dünya ciks olimpiyatlarına katılmış üstüne üstlük en uzağa attırma yarışmasında ülkemize altın madalya kazandırmıştı. hayır her gün mesir macunu mu yiyordu ne anlamadım. Yoksa başka bir formülü mü vardı. Her neyse yanıma oturdu donunu indirdi hemen. Abim biraz şımarık yetişmiştir. "Ben bu sabunla çekmem bana mastürbasyon köpüğümü getir " diye çemkirdi anneme. Annem de yazık kadın napsın bi koşu mahzene inip babamın koleksiyonundan iki şişe mastürbasyon köpüğü getirdi. Şanslıyız ki sabunları daha gibimize sürmemiştik.Biz de köpükten nasiplenecektik. Peçeteyle ellerimizi sildik köpüğü elden ele dolaştırdık yine. Perdeleri falan çektik. Son ses yaptık televizyonu. ferrenun 20 dk sı geçmişti. Neyse henüz boşalmamış adam deyip malafata sarılacaktık ki kapı yine çaldı. Hayallah bugün neler oluyor böyle...

O gün de ferremuzu rötarlı olarak izledik, son sakso bölümüne yetişebilmiştik şükür ki yoksa o gün boşalmak deveye hendek atlatmaktan zor olabilirdi. Arkadaşlarım evlerine dağıldı o gün, akşama kadar iki posta daha atıp ciks haberlerini izledikten sonra kafayı koydum gece rüyamda bir kere daha boşalmışım sabah donuma baktığımda beyazdı hep.Her sabah yaptığım gibi tuvaletin yolunu tuttum sıyırdım pantolonu çömeldim esenyurt kekosu gibi. içimde nasıl birikmişse tak çıkarken zütüme beatbox yaptırıyordu. işiycem işeyemiyorum. Sıkıyorum gibimi taşağımı ama bir damla sidik çıkmıyor. Neyse son dölü çıkartma yöntemini deneyeyim dedim. zütümü peçeteyle sildikten sonra elimi gibime doğru uzattım tutup sıkıcam hüptirik sıkar gibi belki yolu falan tıkanmıştır. Elimi uzattım uzanamıyordum ya da gibim çok küçülmüş değmiyor elime bir türlü. Kafamı eğip şöyle bir bakayım öyle tutayım dememle 'ananı gibeyim' deyip sıçramam bir oldu. gibiM YERiNDE YOKTU!Bu ne demekti daha dün 6 posta attığım gibim yerinde yoktu. Bir anda gibsiz kalmıştım. gibimin yanında bir şey de yok. Kök kısmından taşaklarım sırıtıyor sadece. Bana bakıp sonunda özgür kaldık dıbınakoduğum diyorlar sanki. O şokla 10 dk o pozisyonda gibimi aradım. Bulamadım tabi. Elime geçen bir çift uyuşmuş bacak ve üzerine su dökülmesini bekleyen yaklaşık yarım kilo taktu...

Bu durumu hemen çok sevdiğim aramızda gizli saklının olmadığı abimle paylaşmalıydım. Apış aramdaki boşluğu hissederek tuvaletten çıktım. Hızlı adımlarla abimin odasına ilerledim ve kapıyı açtım. Abim dal daşak ortada yayılmış yatağa yatıyordu.Çok paniklemiş görünmemek için abime hafifçe seslendim. Uyanmadı.Neden uyansın ki ,kim bilir rüyasında kimi gibiyor sabahın 10unda. Sesimi yükselterek denedim olmadı, gittim dürttüm olmadı olmadı yine olmadı.Son çare bacak kılı çekme taktiğini uygulamaktı ki hiç düşünmeden sol baldırından bi tutam laps diye çektim. Kabustan uyanmışcasına sıçradı hafif. Salyası akıyordu. Belli ki tam boşalacakken uyandırmıştım muallakyi. Konuyu çok değil hiç dolandırmadan abime söyledim."Abi benim gibim kaybolmuş,yok bildiğin".5 saniye kadar yüzüme baktı ,o sırada farkında olmadan ağzından damlayan tükürüğü son anda ani refleksle durdurmaya çalıştı ama başaramadı. Koluna damlayan tükürüğü umursuzca yatağa sürdü."Ne diyon dıbınakoyim" diye homurdandı aynı zamanda."Abi gibim gibim, penisim var ya,benim alet. işte o yerinde yok" .abimin surat ifadesi değişmemişti.bir kaç saniye yüzüme bakıp gözlerini açtıktan sonra anladığını düşündüm ama sonuç aynıydı. Ağzından dökülen kelimelerle benle taşak geçiyordu sanki."gib ne penis ne alet ne dıbınakoyim sabah sabah neyi tamir edicen bilmiyom ben aletlerin yerini git babama sor o biliyor valla".Kalp atış hızım artıyordu sanırsam. Sinir mi yoksa endişe mi karar veremedim.. Küçük bir ayrıntı gözümden kaçmış olmalı ki görünce beynimden vurulmuşa döndüm. abimin gergin boxerinin içinde hiçbir şey yoktu. belki bir çift taşak, belki ballon d'or un minyatür versiyonu vardı .ama her ne varsa belli olmuyordu kesinlikle.ve içinde olan şeyin yannan olmadığına emindim.

o zamanlar 13 yaşındayım

buraya kadar okuyan sevgili okur yazar sözlük üyeleri, hesabımı takip ederseniz makbule geçer

Hayır, çok mantıksızdı. Birden bire yannanımın kaybolması, muhtemelen yarak,gib diye bir olgunun dahi olmaması çok mantıksızdı. Başından beri Truman Showdamıydım? Tüm yarak işleri bir aldatmaca mıydı.Ben delirmiş miydim yoksa deliyken aklımı geri mi kazanmıştım?Bir deneyin kurbanı mıydım? Ya bana bir çeşit ilaç içirdilerse? Zihnime çeşitli senaryolar geliyordu. Güvenilir bir kaynak... Evet evet. Gerçeği bulmalıydım, bundan emin olmalıydım. Sözlükler..
Evet sözlük. Türkçe sözlük. Eğer yarak denen şey gerçekten varsa, sözlükte de olmalıydı. Yani yannanın sözlükte olmama ihtimali vardı ancak Penisin sözlükte olmaması öyle bir varlığın gerçekten olmadığına delil olurdu. Babamın sözlüğü, büyük Türkçe sözlük.Ona bakmalıydım .Acele adımlarla gerçeğe doğru yürüdüm. Raftan sertçe çıkarttım ve Y harfinin olduğu sayfalara gelmeye çalıştım.Y... , y... ,y... , y... yarı ,yarım yaratmak, yardım,yargı ,yarış, yarık ,yarın y... ,y... ,y... yok ,beklediğim gibi yannan kelimesi yoktu.gib kelimesine bakmayacaktım bile. Hemen P harfinin başladığı sayfaya geldim. Umudum Penisti.p... ,p... ,p... ,pencere,... , pençe... ,, ,penguen,... penisilin ,... pens. YOKTU.Lanet olsun ki Penis kelimesi lügatta yoktu.Öyle bir olgu yoktu. OLMAMIŞ HiÇ... Kitabı hiddetle yerine sıkıştırdıktan sonra apar topar sokağa koştum. Arkadaşlarıma sormayacaktım.Öğrenmek istemiyordum döl kardeşlerimin çüksüz olduklarını. Koyardı çünkü bana.En ağırından koyardı. Cadde arasındaki parka gittim.Bir banka oturdum ve düşünmeye başladım. Tenime değen hafif rüzgar eşliğinde hatırlamaya çalıştım ne olmuş olabileceğini. Rüzgar hafif hafif okşarken beni gözüme yerdeki kağıt parçası ilişti...

Yerdeki bir gazete parçasıydı, eğilip elime aldım. Özenle kesilmişti sanki, kenarları bu kadar düzgün olamaz. içinde tek bir haber var. Haber başlığı ve metni şöyle.
DÜNYADA iLK
istanbul Kadıköyde eşi benzeri görülmemiş bir doğum gerçekleşti.
Sezaryenle anne karnından alınan minik Koray bacaklarının arasında daha önce eşine rastlanmayan bir uzuvla doğdu. Böylesi bir mutasyonun olması milyonda bir ihtimal. Ancak minik Korayın ailesi çocuklarının tanrı tarafından kutsanmış olduğunu söylüyor. Korayın sahip olduğu sözü edilen organın istanbul Üniversitesi Çapa Eğitim ve Araştırma Hastanesinde fizyolojik olarak incelenmesi için Korayın ailesinin izni olması gerekiyor. Yetkililer Korayın ailesinden izin istediklerini belirtirken Ailesi ise bu teklife hiç de sıcak yaklaşmıyor. Henüz dört günlük olan Koray ileride o uzvun yaşayatacağı sıkıntıların farkında değil. Ailesi ise bir sıkıntı olmayacağını belirtmekte ısrarlı.

Tam olarak böyleydi. Haberi okuduktan sonra kağıdı katlayıp arka cebime attım ve heyecanla Korayın ailesinin yanına doğru yola çıktım

Lanet olsun ki param yoktu. Eve gidip annemden para almalıydım. Sinir ve heyecanla eve geri dönüp annemden 50 milyon kopardım. Göztepeden Kadıköy kısa sürecekti. Caddeden geçen bir taksiyi durdurdum ve Kadıköye gideceğimi söyledim. Atla dedi. Ön koltuğa oturdum. Ön camın benim bulunduğum tarafı hafif buğuluydu. Adam bu durumdan hoşlanmadığımı farkedince sileceği çalıştırdı ve virajı alırken ağzından şu kelimeler döküldü. 'Eee mexterdorgan ne hissediyorsun bu konu hakkında '.Bu adam ismimi nereden biliyordu ve neden bahsediyordu.Her şey gittikçe daha garip bir hal alıyordu. Şaşırmamış gibi görünmek için soğukkanlı bir sesle ' Hava biraz soğuk ya bir de deniz kenarı malum sürekli buğu yapıyor bu aylarda camlar ' dedim. Adam kendinden emin bir gülümseme attı ve 'Ondan bahsetmediğimi biliyorsun mexterdorgan '.

Arabadan indim ve doğruca esrarengiz adamı takip etmeye başladım.Bir binanın yanındaki yangın merdiveninden içeri girdi ve yukarı dorğu basamakları çıkmaya başladı.Tek yaptığım gözümü ondan ayırmadan takip etmekti.Bir katta aniden virajı almadan demir bir kapıdan binaya girdi. Takip ettim ve zütürdüğü yer uzun bir koridora çıkıyordu. Koridorun başından ilerlemeye başladık .Koridor ışıklandırılmıştı. Adamı titizlikle takip ediyordum fakat koridorun sağındaki ve solundaki tablolar gözden kaçıcak gibi değildi.Her resimde farklı bir adam kral tahtına oturup bacaklarını açmış haşmetli koca yannanını tututyordu. Uzun zaman sonra yarak görmenin verdiği rahatlamayla koridorun sonuna kadar dayanabilmiştim. Oradaki siyah bir kapıdan tasarımı gerçekten büyüleyici olan bir odaya girdik. içeride bizi 3 ü siyahi toplamda 6 kişi karşılıyordu

Olum bune amk anan servismi yapıyor sabunluk filan

"Neyden bahsediyorsunuz ve benim ismimi nereden biliyorsunuz aklıma yatmıyor." diye çıkıştım. Adam sinirlenmiş olacak ki ani bir frenle kenara çekti arabayı ve burnundan hızlı hızlı nefes alarak gür bir sesle "YARRAĞINDAN mexterdorgan. YARRAĞINDAN BAHSEDiYORUM.BU SABAH UYANDIĞINDA YERiNDE OLMAYAN YARRAĞINDAN BAHSEDiYORUM. Her zaman bir şeyin ekgib olduğunu hissedersin bu hayatta ama anlatamazsın ya işte o ekgibliğini hissettiğin şey yannanındır. Normal insanlar bunu bilemez ama sen biliyorsun sen seçilmiş kişisin mexterdorgan bunu kafana koy.Bu sabah yaşadıkların bir tesadüf değildi. O gazete parçası gökten mi indi sanıyorsun? Onu oraya ben koydum. EVET BEN KOYDUM."
Korku ve stresten olsa gerek kekeleyerek "peki oraya geleceğimi nereden biliyordun"
"AHH HADi AMA SEN HER ŞEYi BÖYLE SORACAK MISIN"
Dedi ve debriyaja yüklenip istifini bozmadan yoluna devam etti. 5 dakikadır tek bir kelime edilmemişti arabanın içinde. Bir sokaktan içeriye sürdü ve arabayı özensizce oraya parketti. Kapıyı açıp beni takip et dedi. . .

Arkadaşlar ben buraya yazıyorum ama bir yandan da gündemi takip edin kaçırmayın benim yüzümden. Tamam bu yaşadıklarım gerçek olabilir ama diğer başlıklar da önemli.

kalan 3 kişide anana girseydi xD

Devam ediyorum beyler sakin olun..

Siyahi olmayan diğer 3 kişiden biri kadındı. Odaya girdikten sonra etrafı dikkatlice süzmeye başladım. Gözüm odanın ortasında bulunan bir heykele takılmıştı. Ejderha heykeliydi ama bu ne anlama geliyordu.7 tane kafası olan bu ejderha heykeli burada ne arıyordu. Kapının önünde tam heykele dalmışken taksici esrarengiz adam omuzuma dokundu. "sana bir şey göstermemiz lazım"
Dönüp adamın gözlerinin içine 3 saniye baktım ve başımı salladım. Baş sallamamı bitirmemişken adam ve odadakiler ani bir hareketle altlarına giydikleri şeyleri indirdiler. Ve haşmetli yannanlarını sallamaya başladılar. Uzun zaman sonra kanlı canlı yannan görmek beni heyecanlandırmıştı. Ancak garip giden bir şeyler vardı. Tamam, siyahi adamların yannan boyları gerçekten uzundu ama işin garip tarafı odadaki kadının da yannanı vardı. Ses tellerime hafif bir yükleme yaparak "Bunu görmek gerçekten mutluluk verici ama bu kadında yannanın ne işi var. Kadınların gibi taşşağı olmaz ki?"
Kadın büyük bir özgüvenle "evlat bunu tartışacak vaktimiz yok. yannan yannantır sorgulamak bize be sana düşmez seçilmiş kişi olsan dahi... "
Omuzlarımı kadının dediklerini onaylarmışcasına silktim ve ortaya "peki bu ejderha heykeli ne, ejder Birliği falan mısınız" diye bir soru attım. Odanın müdayimi 6 kişi tam ağızlarını oynatacakken taksici adam sesini yükselterek "onun bir ejderha olduğuna emin misin? Yakından bak o kesinlikle bir ejderha değil" dedi... Yavaşça heykele doğru yaklaştım, boyu yaklaşık yarım metreydi ve iki tane yuvarlak komidinin tam ortasına dikilmişti...

Bune sayko bi hikaye amk

Beyler sakin olun dersteyim elimden geldiğince yazmaya çalışıyorum

Trt işte bu

http://c12.incisozluk.com...11509/6/1455696_o1f8b.png