http://www.imgim.com/632d...04ed561758fd8f683f9fb.jpg

Öncelikle açıklama gereği duyduğum bir kaç şey var. Okudukça bize öğretilen "Adem ile Havva" kıssasına ne kadar çok benzediğini, Ece isminin anldıbını, insanların neden itlerden nefret ettiğini anlayacaksınız.

Not: Bu tür Türk destanları size çok saçma, abartılı hatta islam ile bağdaşmadığı için yanlış gelebilir. Ancak şunu belirtmeliyim ki bizim böyle algıladığımız destanları senaryo gibi gösteren kişiler milyonlar kazanıyor. Bunun en önemli örneği Supernatural dizisidir. Bu yazdıklarımı okuyup bir diziyi izleyin. Demek istediğimi anlayacaksınız. izleyenler zaten okurken rahat bir şekilde anlayacaklardır. Adamlar bu tür efsaneleri diziye dönüştürerek neler kazanıyorlar.

En önemli Türk tarihçilerinden birisi olan Radlof, derlediği Altay Yaratılış Efsanesi'ni size kısaltarak yazmak istedim.

"Önceden ne gök vardı, ne gezegenler ne de bir yer. Sadece Tanrı uçar, insanoğlu ise bir tane idi. insanoğlunun hiç hilesi bitmiyordu. Bir gün rüzgar çıkartarak Tanrı'nın yüzüne su sıçratınca kendisini "Tanrı'dan üstün" görmüş, kibre düşmüş. Tanrı buna sinirlenince kendisini denizin içine sokmuş. insan boğulurken yalvarmış, af dilemiş. Tanrı insanı affetmiş.

Yine bir gün Tanrı yeryüzünü yaratmak istemiş ve insana "in su dibine toprak getir." demiş. insan aç gözlülüğü yüzünden kendisine de toprak yaratmak için ağzına biraz toprak saklamış, bir tutam toprağı da Tanrı'ya getirmiş. Tanrı yeryüzünü pürüzsüz bir şekilde dümdüz yaratmış fakat insanın ağzındaki toprak, insanı boğmaya başlayınca Tanrı, insanın ne yaptığını anlamış ve toprağı tükürmesini emretmiş. insan toprağı tükürünce dağlar, sert sert kayalar oluşmuş. Tanrı insana kızmış "Sen bana ihanet ettin, günahkar oldun. Senin adın "Erlik" olsun demiş.

Bir süre sonra Tanrı bir ağaç görmüş. Ağacın boyu göklere kadar uzanıyormuş. Ancak hiç bir dalı yokmuş. Tanrı bunu görünce "Bitsin 9 dalı." demiş ve ağaçta 9 dal çıkmış. Daha sonra 9 kişi kılınsın, 9 dalın kökünden." demiş. Böylece 9 insan yaratılmış. Ancak Erlik olup biteni anlayınca, Tanrı'dan kendisine insanları vermesini istemiş. Tanrı ise kabul etmemiş ve buradan ayrılmış. Erlik insanları kendi tarafına çekmek için bir yol aramış. insanlar ise bu ağacın altında oturup meyvelerini yiyormuş. Ancak 9 dallı ağacın bir dalından kimse meyve yemiyormuş. Erlik merak etmiş ve neden o daldan yemediklerini sormuş. insanlar "Tanrı bize emir verdi. O daldan yiyemeyiz." demiş.

Tanrı o dalın önüne bir yılan birde köpek koymuş, şeytanı insanlardan uzak tutmak için. Erlik insanları bir türlü o daldan yemeğe ikna edemeyince, yılan uyurken gizlice yanına yaklaşıp aklına girmiş. (Sanırım burada içine girmiş. Destanda ondan bahsediliyor) Önce yılana "Uyuma ağaca çık, yasak daldaki meyveleri ye." demiş. Böylece ilk yasak meyveleri yılan yemiş.

Hani Törüngei adlı bir er varmış. O Eci adlı kıza çok aşıkmış. (Eci, günümüzdeki Ece ismidir. Anldıbının kraliçe anldıbına geldiğini söyleyenler var. Bu çok yanlıştır. Türklerde ilk kadının ismidir Eci.) Yılan yasak daldaki meyvelerden birini Eci'ye getirmiş ve vermiş. O da sevdiği Hani Törüngei'ye meyvenin yarısını vermiş. ikisi yasak daldaki meyveyi yeyince, (Destanda insanların daha önce tüylü olduğu söyleniyor.) birden tüyleri döküldü ve çırılçıplak kaldılar. Tanrı olup biteni öğrenince Eci kendisinin bir suçunun olmadığını meyveyi yılanın getirdiğini söylemiş. Yılan'da şeytanın içine girdiğini söylemiş. Tanrı köpeğe dönüp kızmış köpekte "Şeytan nedense benim gözüme gözükmedi" demiş. Tanrı "Ey yılan bundan sonra şeytanın ta kendisi ol. insanlar sana düşman olsun, her gördüğü yerde seni öldürsün." demiş.

Eci'ye dönüp "Bundan sonra hep kadınlar doğuracak. Doğum sancısı sizin cezanız olsun." demiş. Tanrı sonra erkeğe dönüp "Şeytan aşını yedin, kaybettin sen özünü, oysa olurdun sen bana bir dost." demiş ve insan oğlunu Dünya'da bırakarak, artık besin kaynaklarını kendilerinin bulmasını söylemiş. insanların başına ise "Mai-Tere" adında bir peygamber bırakmış.

Zamanla göklerde şeytanın yaratıkları ile dolunca Mai-Tere onlara savaş açmış ancak kaybetmiş. Tanrı'dan yardım isteyince Tanrı ona mızrağını vermiş. Mai-Tere bütün gökteki şeytanın yarattıklarını mağlup etmiş, Erlik ise Dünya'ya düşmüş. Şeytan bundan sonra Tanrı'dan yalvararak sopa ucu kadar bir toprak istemiş, Tanrı bu toprağı verince Erlik bütün insana zararlı olan şeyleri yaratmış. "Yılan, ayı, domuz, kurbağa, deve, Albıs (Kendisi kötü ruhtur) Tanrı buna sinirlenince Erlik'i yer altı dünyasına göndermiş ve insanoğlu'nu şeytana karşı uyararak başlarına tekrardan "Mai-Tere"yi bırakmış.

Not: Arkadaşlar Türk mitolojisinde, Farklı Türk topluluklarının (Yakut Türkleri, Kırgız, Göktürk vb.) farklı destan düşünceleri mevcut. Kimisinde Erlik için şeytan, kimisinde insan deniliyor. Daha çok farklı varyantlar mevcut. Ama en yaygını bu olduğu için bunu yazdım.

Kaynak: Bahattin Ögel Türk Mitolojisi
Fuzuli Bayat Türk Mitolojisi