1. 56.
    0
    Allahuekber
    ···
  2. 55.
    0
    bi ara bakıcam, reserved
    ···
  3. 54.
    +1
    @14 yanlışın var.
    ···
  4. 53.
    -1
    allah yok din yalan
    ···
  5. 52.
    0
    afferim kocum yardir devam.
    ···
  6. 51.
    0
    @49 alıntıladıklarım da var ama hepsi telefonda kayıtlıydı,o yüzden el emeği hep yazdım daha yazarım bir kaç sayfa daha ama uğraşmayacağım banane artık ölünce görecekler.
    ···
  7. 50.
    0
    bu kadar uzun başlığı ve entariyi kim okuyacak lan gene maklube toplantısına dönmüş burası
    ···
  8. 49.
    0
    eline sağlık panpa.. alıntıladığın yerler vrasa ve/veya bilgilerin doğruluğunu ispatlamak için kaynak paylaşman daha da güçlü kılacaktır paylaşımlarını..
    ···
  9. 48.
    0
    salağın biri de durmadan eksiliyor
    ···
  10. 47.
    0
    irade değiştirmek zaten büyücülüktür. allah için tabi ki böyle bir şey söz konusu olamaz fakat allah insanlara da yasaklamıştır.
    ···
  11. 46.
    0
    dinsiz ler der ki

    herşey kaderimizde yazılıysa, allah bizim neyi seçceğimizi biliyorsa neden biz sorumluyuz? derler

    cevap: öncelikle islam da ki kader kavramı içinde özgür bir irade barındırır. insanlar eylemlerini özgür iradeleriyle yaparlra. allah ta sonsuz ilmiyle ne yapacağımızı, irademizi nereye kullanacağımızı bilir fakat bilmesi insanın iradesini elinden alcağı anldıbına gelmez, kişinin iradesini ne yönde kullanacağını bilir.

    Bir öğretmen düşünün mesela, okul başında öğrencilerini çok iyi tanıdığı ve zeki bir öğretmen olduğu için şöyle bir not alır. Ahmet sınıfta kalacak, mehmet sınıfı 5 le geçecek, ayşe 3 le geçecek, hüseyin 2 ile kalacak. Sene sonu olur ve her söylediği aynen çıkar. Şimdi öğretmen bunları yazdığı için mi öğrenciler bu notları aldı yoksa öğretmen, öğrencilerin böyle yapacağını bildiği için mi yazdı?.Kader meselesi ve Allah ın olacakları bilme meselesi bu şekildedir. Şimdi müdür yardımcısı kalkıp diyebilir mi, "sen bu çocukların böyle olacağını bildiğin halde niye okuttun bir sene". Hoca der ki, "benim onların ne yapacağını bilmem onların elinden iradelerini almam anldıbına gelmez."

    "Biz insanın kaderini kendi çabasına bağlı kıldık" (isra Suresi 13)" Aynı şekilde Allah ın sonsuz ilmiyle insanların cehennemde yanacağını bilmesi onların ellerinden iradelerini aldığı anldıbına gelmez. Ya da cennete gireceğini. Ya da yapacağı amelleri. Mesela Aynı bu şekilde Şeytan ın cennetten kibirleneceğini bilmesi onun iradesini elinden aldığı anldıbına gelmez.
    ···
  12. 45.
    +1
    rizörvö
    ···
  13. 44.
    +1
    reserved bi ara okumam lazım gittikçe ateistleşiyom mk
    ···
  14. 43.
    0
    tıpkı israiloğulları gibi o kadar mucize görmelerine rağmen her zaman şüpheye düşmüşlerdir
    ···
  15. 42.
    0
    Hicr 14-15: Biz onlara gökten bir kapı açsak, onlar da o kapıdan yukarı çıksalar yine inanmazlar.

    kara delikler, zamanı sıfıra indiren 6. boyut
    ···
  16. 41.
    0
    1- BAKARA (2.155) :"Yemin olsun ki sizi korku, açlık; mallardan-canlardan-meyvelerden eksiltme türünden bir şeyle mutlaka imtihan edeceğiz. Sabredenlere müjdele."

    TEĞABÜN (64.15):" Şu da bir gerçek ki, mallarınız ve çocuklarınız bir imtihan aracıdır. Allah'a gelince, onun katında büyük bir ödül vardır."

    bu hayat imtihandır. eğlence değildir.biz dünyaya ait değiliz,biz 3.boyut varlıklarız ama geçici olarak, bizim ait olduğumuz boyut en üst boyuttur. allah ı görebilecek kadar yakın olduğumuz boyuttur.

    bu hayat bizim ilk imtihanımızda değildir. öncesinde ruhlar alemindeydik, orada ruhlarımız imtihana tabi tutuldu ve bu hayatları kazandık, hepimize dünya hayatlarımızdan bazı kareler de gösterildi.

    ruhlar alemi > anne karnı > dünya > kabir hayatı > ahiret

    biz boyutlar arası geçiş yapan bir yolcuyuz.
    ···
  17. 40.
    0
    rezerved
    ···
  18. 39.
    +1 -1
    dünyanın yuvarlak olduğu kuran da bahsedilir ama okumakla anlaşılmaz görmek lazım. mesele bu.ateistler siz kuran ı okuyunca bir müminin gördüklerini göremezsiniz mesela ben bakara suresi nin 40,41 ve 42. ayetine hayran kaldım.
    ···
  19. 38.
    +1
    Ve yeryüzünü de yayıp yuvarlattı. (79 Naziat Suresi, 30)

    bu ayette "yayıp yuvarlama" olarak çevrilen kelime arapça "davn" dır.

    anlamı yuvarlak olarak döşemek ve düzeltmektir.

    ve kelimenin kökeni deve kuşu yumurtasıdır.

    Gökleri ve yeri hak olarak yarattı. Geceyi gündüzün üstüne sarıp-örtüyor, gündüzü de gecenin üstüne sarıp örtüyor… (39 Zümer Suresi, 5)

    burda da sarıp-örtmek olan kelmenin karşılığı tekvirdir. tekvir ise ip yumağı gibi birşeyi birbiri üstüne dolamaktır.

    Onlar görmüyorlar mı ki, gerçekten Yeryüzü’ne yönelip onu uçlarından eksiltiyoruz. Allah hüküm verir. O’nun hükmünü iptal edebilecek olan yoktur. O hesabı çok çabuk görendir. (13 Rad Suresi, 41)

    uçlardan eksiltiyoruz diyor. dünyanın eksenleri kutuplara doğru eksiliyor.

    Ey cinler ve insanlar topluluğu! Göklerin ve yeryüzünün çaplarını aşıp geçmeye gücünüz yetiyorsa aşıp geçin. Ancak üstün bir güçle geçebilirsiniz.
    (55 Rahman Suresi, 33)

    burda çaplar kelimesi arapça "aktar" dır. çap kelimesinin çoğul halidir.
    yuvarlak bir yapıdan bahsettiği aşikar

    edit: bugün ateistler bu konuyla ilgili bu söylenenlerin şu son 20 yıldır söylendiğini, uydurulduğunu iddia ediyorlar.1000 yıl önce yaşamış olan imam gazali gibi kişiler kuran a göre dünyanın yumurta biçiminde olduğunu söylemişlerdir.
    ···
  20. 37.
    +2
    bu kadar detaya girmene gerek yoktu aslında. kıssadan hisse.

    Önce ona sığınması gerekir insanın. Zira bütün canlı ve cansızların, değişmez kuralların kanun koyucusu o...

    Tek yanılmayan, varlığı hiç kimseye muhtaç olmayan, sınırsız tek güç ve tek mucit o...

    Bizim bulduk dediklerimizin, fark edip hayrete düştüklerimizin tek sahibi. insanlığın; ona sığınmaktan başka çaresi yok aslında. itaat etmek zorundadır insanlık, kurallarına. Dünyada huzurlu yaşamak istiyorsa eğer; onun istediği doğrultulara yönelmek zorunda olduğunu unutmadan yaşamalı. Çünkü bütün kâinat ve insanlık onun eseriydi. Eserinin huzur içinde bir hayat yaşayabileceğini de şüphesiz ki en iyi o biliyordu...

    insanlığın nasıl yaşaması gerektiğinin, insanlığa rehber olmuş kitaplarda bildirmiş ve o kurallara göre yaşamasını istemişti.

    Haklara saygı ve dürüstçe yaşamak...

    Kişinin mal, can, namus emniyeti...

    Huzurlu bir hayat istiyorsak; onun yasakladıklarından mutlaka sakınmalıydık. Onda bir hayır vardır bizler için ve müsaade ettiklerinde huzur ve haz vardı insanlık için.

    Fuhuş yasak edilmişse, mutlaka yorumlandığı vakitlerde can alıcı sebepleri de sergilenecektir önümüze.

    Bu neslin muhafazası içindi...

    Çocuğun gerçek babasını tanıması hakkı elinden elbette alınamazdı.

    Mahsul alınacak tarlaya, önüne gelen tohum ekebilme hakkına sahip değildi...

    Namus, hayâ ve erdemlilik kavramları yitirildiğinde, toplumlar kaosları yaşayacaklardı elbette.

    Aile kutsaldı, dokunulmazlığı vardı.

    Kadın erkeğini, erkek kadının paylaşmayacaktı başkasıyla...

    Bu, dünya barışı için gerekliydi. Toplumun en küçük çekirdeği olan ailenin dokunulmazlığı olmalıydı bu yüzden...

    içki haram edilmişse, aklın muhafazası içindi.
    Kişilik yapısının, gururun ve onurun incitilmemesi içindi.

    Düşüncenin yanıltılmaması, başkalarının uğrayabileceği haksız davranışlara zemin hazırlanmaması, bedenin zarar görmemesi yatıyordu işin temelinde...

    Kumar, emeksiz kazanç; yıkıcı insanları hırsa ve ihtirasa salan kolaycılık demekti.

    Kumar oynayanın başkasının cebinde gözü, sayısız düşmanları olacaktı, aile ve toplumun temellerini sarsan bir alışkanlıktı kumar...

    Bütün yanılgılar, toplumlarda inançlara olan dayatmaların ürünüdür. Eğitimsizlik ve inancı çağdışı safsatasıyla bir kenara bırakıp, insanlığın atar damarlarını ve huzuru kurutmak için reva görülen bir haksızlık...

    Çağlar boyu bu yanılgıların bedelini çok ağır ödemişiz insanlık olarak...

    Şeytana gelirsek; o sadece yaşadığımız hayat senaryosunda, imtihan için gerekli bir oyuncudan ibarettir...

    Şeytan insanın damarlarındaki kanla beraber dolaşan, düşüncemizle iç içe yaşayan bir kurttur bedenimizde...

    Ona küfrederek değil, onu keşfederek zararsız hale getirebilirsiniz ancak...

    Peki ya Allah’a inanmamak?

    Düşünelim, sanatkâr olmasa, orta yerde eser olur muydu sizce?

    Sanatkâr tabiattır desek?

    Tabiat kimin eseridir diye sormazlar mı insana?

    kendisi oluştu!..

    Öylesine akıllara durgunluk veren sistemleri tesadüflerin eline bırakabilir miyiz?

    Peki, aynı pencereden bakanların aklına şu soru gelebilir: Allah’ı kim yarattı?

    Onu kim bunu kim diye yola çıktığımızda, her şeyin sahibi olan tek güç çıkacaktır ortaya. Her varlığın kendisine muhtaç, kendi varlığı hiç bir varlığa muhtaç olmayan, başlangıcından ve sonundan söz edilemeyen bir güç çıkar karşımıza. işte o, bütünü kâinatın yaratıcısı ve tek sahibidir.

    Siz isteseniz de istemeseniz de o, sınırsız ve tek güçtür...

    Tabiatı güç olarak göstermek mantıksız bir üstün körü düşüncedir.

    Bütün ihtiyaçlarını insana sunan tabiattır ama tabiat proje hazırlayabilir mi?

    Hava, su ve güneş olmasa ve aklımıza gelmeyen diğer elementler; toprak ne yapabilirdi tek başına?

    Bunun tersini savunmak kaçıştır, ispat olmaz. Unutmayın sıkıntılı anlarımızda sığınak arayan birer eseriz ve sahibimize yakarırız üstesinden gelemediğimiz sıkıntıların sonunda...

    Düşünen, hisseden, sevinen ve acı çeken, merak eden, korkan ve hatta korkunun etkisiyle tepkisini çoğu kez isyana çeviren birer cihazdan ibaretiz.

    Donanımlı, hırsı, ihtirası ve arzuları olan bir şaheserdir insan. insan bedeni akıl almaz bir donanımda...

    Beyin, göz, kulak, burun, kalp ve ciğerler, damarlar, kaslar, sinirler ve sair...

    Duyan, soluyan, gören, işiten, algılanan, incinen, sevinen, hisseden, duygulanan müthiş bir cihaz...

    Bırakın bünyemizdeki sayısız fabrikaların; bizim bilincimiz dışında görev başında oluşunu, en basit olarak algılanan bağırsaklarını düşünebilse insan, inanması ve yaratıcısına saygıyla bağlanması için yeterde artardı bile...

    Onlar ki; yediğimiz besinlerin analizini yaparak, ihtiyacı olan organlarımıza ve gerekli bölgelere dağıtımını yaparak çalışan fabrikalar...

    Besinleri ayıran, kanı yapan, bağırsakları ve görevlerin inceleseniz inanmak için yeterli...

    Sadece o bağırsaklardaki ihtişamı bile tesadüflerin eline bırakmak ister miydiniz?
    Tümünü Göster
    ···