bu ilçelerde yaşayan yada yaşamış, bilgi sahibi panpalarımdan öğrenmek istediğim bir kaç şey var. yardımcı olmanızı rica edeceğim

Sorun seni mirastan mahrum bırakmasıysa eğer o konuda için rahat olsun. Miras hukukuna göre kanunda belirtilen hâller dışında yasal mirasçılar mirastan yoksun bırakılamazlar. Bu hâller de öb tasarrufu engelle, yoketme, murisi öldürme, öldürmeye teşebbüs etme, murise ve ailesine, aile hukukunda belirtilen sorumluluklarını yerine getirmemedir. O sebeple seni kendi keyfine göre mirasın dışında bırakamaz, için rahat olsun.

Evet, bu kadarını bile kaldıramıyoruz zaten. Avrupanın Suriye konusuna bu kadar sessiz kalmasının sebebi mültecilerden bizim kadar etkilenmemeleriydi. Sınır kapıları açıldıktan sonra bu konuda bir şeyler yapmak isteyecektir muhakkak onlarda. Gerçi biraz geç kaldık bu hamle için ama.

Dostum öncelikle merhaba. Sorduğun soruyu kendi bilgi ve yorum kabiliyetimle elimde geldiğince cevaplamak isterim.
Öncelikle 11 eylül saldırısından sonra Abd terör örgütlerine karşı çok daha sert bir politika izledi ve "terör saldırısı ihtimali olan" bölgelere de askeri operasyonlar düzenledi ve küresel çapta terör örgütlerine savaş ilan etti. Örnek olarak Irak ve Afganistan bu başlık altında incelenebilir. Bu terör saldırısı ihtimali uluslararası hukukta da yer buldu ve haklı savaş sebebi sayıldı. Suriye sınırları içindeki terör örgütleri bölgedeki iktidar boşluğunu da değerlendirip bir tehlike olmaktan öteye geçip Suriye sınırları içerisinden Türkiye Cumhuriyetine saldırılar düzenledi. Öncelikle bu zaten haklı savaş sebebi ayrıca Suriye ile imzalanan Adana mutabakatı sınır ötesinde Türkiye'ye terörist gruplarını takip yetkisi de vermekte.
Diğer bir mesele ise Juss ad bellum. Yani haklı savaş. Yılladır Suriye'de yaşanan insani bir kriz söz konusu. Hem
insan haklari ihlalleri son derece fazla hemde bölgeyi terketmek zorunda kalan insanlar Türkiye'ye sığınıyor. Bu insanlarin geri dönebilmeleri için artik Suriye'de barış ortdıbının sağlanması gerekiyor. 3.7 mılyon Suriyeli şuan Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde ve 1 mılyonu da Turkiye'ye girmek icin sınırda beklıyor. Eger ki Suriye'de barış ortamı sağlanamazsa daha da artacak bu sayı o yuzden Türkiye bir seyler yapmali. Türkiye yillarca bekledi ama kalıcı bir barışın sağlanacağına dair inancı kalmayinca son seçenek olarak askeri mudahale seçeneğine başvurdu.
Yaşanan insani krizlere karşı "insani müdahale hakkı" uluslararası hukukta bulunmaktadır ve son çözüm yolu olarak kullanılmaktadır. Türkiye'de tam olarak bunu yaptı; diplomatik ilişkilerle konuyu çözülmeye çalıştı yıllarca ama bu kanal tıkanınca son çözüm olarak doğal bir şekilde askeri müdahale başvurdu.
Sonraki süreç ise juss in bello yani savaşın içinde adil olunması. Baktığımız zaman Türkiye orantısız bir güç kullanmadı bu operasyonda. Yani adil bir savaş gerçekleştirdi ve gerçekleştiriyor ileride ne olur bilemeyiz. Zannediyorum ki neden Suriyede olduğumuzu elimden geldiğince açıklayabildim.
Bence asıl tartışmamız gereken adil savaşın diğer ilkesi olan savaşın amacı ve sınırı. Savaşın makul ulaşılabilir bir amacı olmalı. Bu noktada biz ne zamana kadar Suriye'de olmayı planladık? Ne gerçekleşene kadar operasyon devam edecek bu oldukça önemli. Terör örgütlerinden temizlenene kadar, güvenli bölge oluşturulana kadar, barış ortamı saglanana kadar yada Suriye'de demokratik seçimlerle yeni bi iktidar oluşturulana kadar mı? Bunun iyi saptanması ve ulusal ve uluslararası arenada net bir şekilde anlatılması gerekiyor.

Senin adına üzüldüm dostum. Konuşmak, dertleşmek için birine ihtiyaç duyarsan bir mesaj uzağındayım.

Büyük ihtimalle 7 de açamazsın dükkanı panpa.

Kim dayanabilir zamanın kırbacına?
Zorbanın kahrına, gururunun çiğnenmesine,
Sevgisinin kepaze edilmesine,
Kanunların bu kadar yavaş
Yüzsüzlüğün bu kadar çabuk yürümesine.
Kötülere kul olmasına iyi insanın
Bir bıçak saplayıp göğsüne kurtulmak varken?
Kim ister bütün bunlara katlanmak
Ağır bir hayatın altında inleyip terlemek.
Ölümden sonraki bir şeyden korkmasa,
O kimsenin gidip de dönmediği bilinmez dünya
Ürkütmese yüreğini?

Ne muazzam bir tirad, okuyanın ruhunu kaskatı kesen bir tokat. Ne kadar övülse azdır Shakespeare.

Çanakkale de Terzioğlu ve anafartalar kampüsü merkezde. Biga iibf merkeze oldukça uzak. ezine, gökçeada, çan gibi myolar mevcut. Terzioğlu kampüsü merkeze yaklaşık olarak 3 km uzaklıkta. Boğaz manzarası olan bir yerleşke. Merkez nüfusunun yaklaşık olarak %20 si üniversite öğrencilerinden oluşuyor. Yani öğrenci şehri diyebiliriz rahatlıkla. insanları nazik ve sevecen. Kyk da kalacaksan, kyk yurdu şehrin baya baya dışında. Bilgi almak istediğin konu olursa yardımcı olabilirim.

Edit imla

Yüksek maliyetten dolayı üretim tesisleri kapanıyorsa, yüksek faizden dolayı para yeni üretim tesisleri, araçları yerine bankada vadeli mevduat hesaplarında duruyorsa düşük kurun ne faydası olur? Sadece kısa süreli bir çözümdür yüksek faiz düşük kur politikası. Uzun vadede vahim sonucları oluşur. nasıl zamanında faizi yükseltmek zorunluluk derecesinde bir gereklilikse artık uzun vadeye yayarak düşürmekte aynı şekilde zorunluluk.

Yanlışın var, talepten dolayı oluşsaydı enflasyon, faiz ile enflasyon ters ilişkisi oluşurdu. Ama mevcut enflasyonun sebebi maliyet. Faiz de maliyeti arttıran sebeplerden birisidir. Yani şu durumda faiz enflasyonla doğru orantılı. Faizi düşürürsen enflasyonda düşer. Öte yandan bi kaç hafta önce değişen mb başkanının değişme sebebi yukarıdan 300 baz puan indirim istenmesine karşın faizi sabit tutması idi (yani yabancı kaynaklarda bu haberler ortaya atıldı). Recep Tayip Erdoğan'da bu haberleri destekler bir açıklama yapmıştı zaten. Ekonomistlerin çoğunluğu 50 ile 800 baz puan arası bir indirim yapılacağı yönünde görüş bildiriyor. Kısacası faizler düşürülecek 300 baz puan indirilmesi yüksek ihtimal gibi görünüyor.

Felsefe ile pgibolojinin harmanlandığı, gerçek ile hayalin birleştiği bir roman. Ama ne roman! Okuyun efendiler. Nietzsche ninde dediği gibi; Ümit kötülüklerin en kötüsüdür, çünkü işkenceyi uzatır. Kaleminize sağlık sayın Yalom.

Panpa bu konuda farklı teoriler var. Ikinsinden bahsedeyim. Sosyal teori ve tarımla birlikte yerleşik yaşama geçme. Sosyal teoride bir bireyin tanrıdan güç aldığını iddia etmesi ile insanları çevresinde toplaması. Bu topluluğun gelişmesi ile yönetici kısmın oluşması ve kurumsallaşma. Diğer teoride tarıma geçişte sulama sistemlerinin gelişmesiyle ve bu sistemi yönetecek bir otoriteye duyulan ihtiyaçtan dolayı ortaya çıkan kurumsallaşma söz konusu. Tabiki tarımla birlikte ortaya çıkan özel mülkiyet ve özel mülkiyetin korunması oldukça önemli.

Panpa varoluşsal sorunlarını perçinlemek istersen sartre - bulantı. Okurken hem zevk alıyım hem de kültürleneyim dersen yalom - nietzsche ağladığında

An itibari ile bitirmek üzere olduğum Knut Hamsun romanı. Açlığın insana neler yaptırabileceğini, hem fiziksel hem de pgibolojik olarak ne kadar yıpratabileceğini gözler önüne seren bir kitap. Şunu söyleyebilirim ki; açlık her eylemi meşru kılar.

Elbette güvenilmemeli, güç verilen kimseye güvenilmemeli. Güven olursa denetim yapmak pek mümkün sayılmaz, yanlışların gözardı edilmesi ya da vardır bir bildiği diyip konunun kapatılması pek mümkündür. Denetimin en önemli ayağı halkın denetimi olmalıdır. Denetime tabi olmayan her güç; kim olursa olsun yozlaşmaya mahkumdur.

"Istıraptan belin büküldüğünde, dünyanın üzerine ebedi bir gece çöksün istediğinde, yağmurun ardından ışıldayan yeşilliği düşün, düşün bir çocuğun uykudan uyanışını."

Yok panpa her otobüsü aramazlar.

Oldukça normal bir durumdur.

Tam üzerine bastın.

Dostum düşündükçe daha da kaptıracaksın kendini bu duyguya biliyorsun değil mi?

Tekirdağ, kayseri, bursa diyebiliriz ama genellikle gönüllerde yaşarlar.

Tabi ki temsil etmez. Ayrımın esas noktası burasıdır zaten. Üretici ile tüketicidir. Her üretici aynı zamanda bir tüketicidir diyebilirsin ama her tüketici üretici değildir. %2lik bir kısım %98lik bir kısmı nasıl temsil edebilir. Yani burada faturanın halka kesildiği falan yok. Kaldı ki bu uygulama üreticilerin de desteği ile oluştu.

Vladimir bartol. Gerçekten etkileyici bir kitap. insanı her açıdan sorgulamaya teşvik ediyor. Hasan sabbah a da hayran olmamak elde değil tabiki.

Enflasyon oranını kim koyuyor? Konulan birşey mi bu enflasyon? Zannederim ekgib bilgin var konu hakkında. Bu arada mücadeleye çağrılan halk değil üretici kesim.
edit imla

Okumakta olduğum harari kitabı. Kitap evrimin kabul edildiğini varsayarak evrimin sürecini ve şuan ki insanın gelişimini anlatıyor. temiz, önyargıdan uzak bir zihinle okunduğunda mutlaka insana önemli bilgiler, bakış açıları katacak bir kitap. Küçük bir spoiler vereyim; harari ye göre şempanzelerle kuzenmişiz.