• 0 / 0 / 733 entry
  • 185 başlık
  • 1 trend
  • 3,597.31 incipuan

45arti4 "Birgün mutlaka"

  • +1
    aeaaeeaahhh yozgatın en hızlı delikanlısı cemil
    Günaydın güzel Yozgatlım .
    ···
  • 0
    bir dahaki jöh alımı
    Pöh mü demek istedin dostum?
    Ben kpss ile jöh möh alındığını duymadım, subay-astsubay yada uzman çavuş olursun jandarma olmak kaydıyla trafik, asayiş,narkotik, jöh gibi birimlerden birini seçer ve çalışırsın.
    Jöh alımı var mı diye bişey yok sen çok yanlış gelmişsin.
    Polis Özel Harekatı soruyorsan ki muhtemel bunu kast ettin, evet çok büyük bi ihtimal Kpss şartı isteyecek, kasım aralık gibi alım olacağı yönünde bilgiler var.
    ···
  • 0
    küfürlü ama çok anlamlı atasözleri
    Etme eşşekle muhabbet küstürürsün silme zütünü cam kırığıyla kestirirsin
    ···
  • 0
    bu silahın adını bilene
    Kullandığın silah Avusturya Steyr firmasının SSG-8 modeli keskin nişancı tüfeğidir.
    7.62x51 mm çapında NATO fişek kullanır .
    Bolt - Action çalışır .
    Menzil olarak 800den 1000den atıcının yeteneklerine göre artan mesafelere kadar atış yapma imkanı mevcut .
    Cs dilinde Kuş olarak da adlandırabilir.
    Ülkemizde Özel harekat daire başkanlığı tarafından kullanılır .
    ···
  • +2 -1
    amerikalı mühendise verdiğim vietnam war tadı ayar
    Geçen Amerikalı mühendisler gelmiş Türkiye\\\\\\\\\\\\\\\'ye. Küçük Amerika olacağız diye ilk heveslendiğimiz günler...
    Bir kısım imar çalışmalarına rehberlik ediyorlarmış. O zamanlarda bizde yol güzergahını belirleyecek alet yok, eleman yok. Bildiğin Arog çeviriyoruz.
    Nafia mühendisleri eşeği yokuşa sürüyorlar, arkasından elemanlar şeritmetre çekiyor ve bizde eşeğin ayak izlerine kazık çakıp istikamet belirliyoruz .
    Bunu gören Amerikalı mühendis, pratiği kavrayamamış olacak ki sordu:
    - Ne yapıyorlar böyle?
    - Rampada yolun güzergahını belirliyorlar.
    - Nasıl yani, anlayamadım?
    - Eşek % 7 eğimin üstüne çıkmaz, biz de eşeğin izinde kazık çakıp rampada yol güzergahı belirliyoruz dedik.
    Amerikalı katılarak gülmeye başladı amk. Yatışınca da sordu:
    - Peki, eşek bulamayınca ne yapıyorsunuz?
    Durur muyum bastım cevabı:
    - Amerika\\\\\\\\\\\\\\\'dan mühendis getirtiyoruz
    ///////
    ···
  • 0
    2019 alkol ve sigaraya zam
    Reserved ..
    Yılbaşına kalmaz bira temiz 10 kağıt olur (efes 8,5)
    Parlement falan 15’e tamamlanır zaten o farz
    + ÖTV kalkınca benzinde 10 liraya dayanır
    Stokları şimdiden yapın beyler imkan dahilinizde
    ···
  • +5
    hayatınızda yaşadığınız en utanç verici an
    Beytepe jandarma okullar komutanlığında muallak evladı teğmenin biri dişlerime bakarak yüzünüde anasıyla basmış gibi ekşiterek “ıyyhh bu ne aq hiç fırçalamıyon mu” diyince 80 kişilik kursiyerin ortasında züt lalesi gibi kalmıştım inşallah ihraç olmuştur pekekent
    ···
  • +4
    polisle astsubayın kapışması
    Friendly fire; açık.
    ···
  • +3
    innci sözlüğün sayın yazarları
    Bu metnin tüm sözlük içinde yayılması inci'de Sulh Konseyinin bir ricası ve emridir ..

    Değerli inci Sözlük yazarları;
    Sistematik bir şekilde süregelen anayasal düzeni ortadan kaldırma teşvikleri ve tahrikleri, içi boş saçma entryler, devlet büyüklerine hakaret, çıplaklık, çocuk istismarı, kadına şiddet ve türevlerini oluşturan kişilik bozuklukları, hırsızlık, gasp, adam yaralama, kamu malına zarar verme gibi suçlara özendirme, moderatörlerin gereksiz, adaletsiz şekilde ki işlemleri, gaflet, delalet ve hatta hıyanet içerisinde bulunan sözlük adminleri değerli sözlüğümüze zarar veren etkenlerin yalnızca bir kaçıdır. Bu etkenlerden mütevellitdir ki inci'de Sulh Konseyi yönetime el koymak durumunda kalmıştır. Laik, demokratik, hukuk düzeni ilkesi altında, Yüce Atatürk'ün ışığında sözlük düzeni tarafımızca yeniden dizayn edilecektir. 04.09.2018sabah saat 06:30 sularında sözlüğe erişim tamamen engellenecektir ..
    ikinci bir emre kadar entry açılması yasaklanmıştır.
    inci Sözlüğün değerli yazarları; bu metnin tüm sosyal mecralarda yayınlanması inci'de Sulh Konseyinin bir ricası ve bir emridir ...
    ···
  • +6 -2
    herkesin bir özlü sözü vardır
    ///Farzetki bu aşkı yaşamadık hiç
    ···
  • 0
    dytatlov geçıdi faciası
    Olmadi güzel kardesim !
    (bkz: dyatlov geçidi vakası ve anomaliler)
    ···
  • +53 -1
    hakkaride bıraktığım gençliğim
    FINAL
    ——-
    Sonra ne mi oldu ?
    Eskiden çok daha uçarıydık, şimdi çok farklı. Uyurken, irkilip kalktığım oluyor. Şimdiye kadar kimseye askerliğimle ilgili hiçbir şey anlatmadım, en fazla bir iki kelime. Anlattıkça tekrar yaşıyorum, aklıma şehit düşen arkadaşlarım, aileleri geliyor, çok üzülüyorum. Şimdi faydalı olacağım için rahatlıkla anlatıyorum. Toplum Güneydoğu'daki sorunu bilmiyor, medya ne diyorsa ona inanıyorlar, bir de orada askerlik yapanlara sorsalar... Pgiboloji okudum bir ara. Rahatlamak için belki. Bu Simyacı'yı falan yazan kimdi? Onun kitaplarını okudum, Nazım Hikmet, Erdal Öz... Pek gazete okumuyorum, bazen dergi, Leman gibi. Zorunlu askerlik bana oldum olası ters gelmiştir. Bir insan askerlik ne için yapar? Vatan için yapar, zorunlu olmaması gerekiyor, vatanperverler gitsin. Hayatının en güzel yaşında, 20’inde askere alıyorlar. Tam her şeyi öğrendiğim, kavradığım, ayağımın yere bastığı dönemde askerlik. Islah edilmiş bir aslan gibi geri geliyorsun. Ananı, babanı, namusunu, avradını, vatanını koruyorsun. Ama komutan kalkıyor, küfrediyor, ananı, avradını sıradan geçiyor. Hani annem babam için gitmiştim? Türkiye'yi yavaş yavaş saran bir ur var, sadece Güneydoğu'da değil, batıda da başladı. Herkes bilsin, tepki göstersin. Orada bir savaş var, yani bir mücadele falan değil, bayağı bir savaş, tam bir katliam. Bitmiyor, bitmeyecek de. Her gün televizyona şehit aileleri, kayıp aileleri çıkıyor, bunlar birbirlerini desteklesinler, başka bir şey yok ...
    ——-
    Okuyan her vatan evladı sağolsun, hayırlı geceler...
    ···
  • +27
    hakkaride bıraktığım gençliğim
    Van'da herkes rahat. iki saat bir şey yapıyorsun, sonra vurup kafayı yatıyorsun, televizyon izliyorsun, hamamın var. Artık 15 günümüz falan kaldı, 710 kişi ayrılmıştık, 500 kişi dönmüştük, 50 şehit, 40 gazi... Yaşadıklarının verdiği sinir, hırs... iyice asabi olmuşsun. Biz 5 kişiydik, geziyorduk taburda, tabii sakalımız falan var, dökülüyoruz, daha banyo yapmamışız, uzmana selam vermemiz gerekiyormuş. Uzman bağırmaya başladı, "durun" diye, durduk tabii. "Uzmanım bir şey mi oldu" dedik. "Komutanım" denir falan... iş uzadı, "yatın" diye bir ses geldi. Şınav çekilecek, kimse yatmıyor, ben en öndeyim, tokat atacak. Babam bile tokat vurmadı bana. O vurana kadar ben iki üç tane indirmiştim, yerdeydi, biraz morartı fazlaydı herhalde, 14 gün ceza yedim. Bir hafta da alkolden. 12 ay boyunca alkol almıyorsun. Askerlikte arkadaşına sırtını dayıyorsun, onunla yatıp, onunla kalkıyorsun, Kürt, Sünni, Alevi diye bakmıyorsun.
    ···
  • +22 -2
    hakkaride bıraktığım gençliğim
    Baktık, çok küçük bir yarık, sanki bir şey sokulmuş da yuvarlanmış gibi... Hiç acı yok. insanlar ölüyor, bu ufak bir şey gibi. Helikopter geldi, beni Van 100. Yıl Üniversitesi hastanesine zütürdü, 15 gün dinlenme verdiler, parçayı aldılar ama bir iki küçük parça var, onları vücut eritiyormuş. Eskiden hissediyordum, şimdi, çok bastırırsam hissediyorum, yani eriyor. iyileştikten sonra bir operasyona daha katıldım. Bombaatarcılar şehit olmuşlardı ve bombaatarı kullanan kalmadığı için mecburiyetten tekrar gittim. Sevinmedim. Tam o sıra ablamın düğünü olacaktı, beni beklemediler. Ben de, "gideyim çatışmaya, ne olursa olsun" dedim. Vurulduktan sonra tamamen çay ocağına aldılar, zaten askerliğim çok ilerlemişti artık. Artık gelenlere öğretiyorduk.
    ——-
    Bu gece bitirmeye çalışıyorum beyler, müsterih olun ..
    ···
  • +29
    hakkaride bıraktığım gençliğim
    Doçka kullanıyorlardı, onu susturmak için, sanırım F16 idi, devamlı bombardıman yapıyor. Milyonlarca bomba atılıyor ama beş dakika sonra adam kafasını çıkarıp bomba atabiliyor. "Bu böyle olmayacak" dedi tabur komutanımız, "iki taraftan sarıp, şunu susturalım". iki tepeden gidiyoruz, uzaktan yukarı doğru çıkıyoruz. Normalde direkt gitsek belki on dakika ama bizim gittiğimiz yoldan iki-üç saat alıyor. Bombardıman devam ediyor, çatışma başladı, Bomba atar da yoktu yanımda. Birinin arkasından üç kişi koştuk, tabur komutanı da yanımızda. Dere yatağı gibi bir yerdi, taşlarla çevriliydi. Onların ateş ettiğini görüyoruz, o kadar yakın yani. O sırada işte sağ bacağıma, kaba ete küçük küçük bilyeler girmiş... Şarapnel parçası demişlerdi, bence el bombası parçalarıydı... Bende hiçbir sızı falan yok, 45 dakika öyle geçti. Döndük, hani şöyle uzanırsın da rahatlarsın ya, öyle oldu... Ayağımın içinden bir su sesi geliyor. Elimi soktum, kan... Botu çıkardım, içi komple kan..
    ···
  • +28
    hakkaride bıraktığım gençliğim
    Çaycı olmuştum, tost falan yapıyordum. Alt bir görev gibi değil, çaycı, tostçu, depocu, silahçı olmak da önemli... Ama operasyondan gelince el üstünde tutulurduk, kurbanlar kesilirdi, herkes konserve yerken bize dardanel tonlar gelirdi. Havalıydık, ne bileyim işte, operasyona katılmayanlara takılırdık, "konuşma sus, biz çatışmaya giriyoruz, sen oturuyorsun" diye. Yazıcımızı, "ulan yazıcısın, bize nöbet yazıyorsun, orada çatışıyoruz" diye kızdırırdık. Sonunda çocuk hasta hasta o operasyona geldi ve ilk operasyonunda şehit oldu. Biz de böyle şeylerle hava atılamayacağını anladık.
    Bir keresinde Direniştepe tarafındaydık gene, Yağmurlu operasyonuydu herhalde, yağmur yağıyordu..
    ———
    Seri olmaya çalışıyorum, devam dostlar , +1 ...
    ···
  • +31
    hakkaride bıraktığım gençliğim
    http://www.imgim.com/59f7...37-9498-349c88aa82db.jpeg
    ——-
    Hangisinin kim olduğunu bilmiyorsun. Onları gönderirken kendimi çok kötü hissetmiştim. Çok insan öldü ama Hamza beni çok üzmüştü. Balıkesirliydi. Ailesine iki kere gittim. Aynı dönemden 16 kişi sözleşip evlerine gittik, annesiyle, babasıyla görüştük, ellerini öptük. Mezarlığa gittik. Fatiha okuduk. Ailenin üzüntüsü aynı, sanki ilk gün gibi. Bir daha gideceğimi sanmıyorum. Gidince aynı şeyleri tekrar yaşıyorum, yüreğim çok kötü atıyor, üzülüyorum. Belki onlardan tamamıyla uzaklaşmak, onları unutmak istiyorsun. Bu çatışmada helikopter geldi ama ateş edemedi, çünkü dediğim gibi iç içeydik. Gelişen Karakolu tarafında olmuştu, F16 attı, ben yaralandım, F16 veya F6, mühimmatı kaç kilo, 300 kilo mesela, etkili menzili 500 metre, taşa çarpıyor, sekiyor, geliyor, 10 tane askeri yaralıyor, o yüzden sıcak çatışmalarda herhangi bir destek alamıyorsun.
    Sonra bizi Kamışlı karakoluna gönderdiler..
    ——-
    Devam ediyoruz, +1 ..
    ···
  • +30
    hakkaride bıraktığım gençliğim
    http://www.imgim.com/60b2...99-8d4a-4b0d5af71383.jpeg
    ———
    Akşamın verdiği şokla herhalde, Hamza'nın öldüğünü unutmuşum. O şekilde gözümün önüne geldi, zaten hep gelir... 34 kadar şehit vermiştik, kırka yakın da yaralı, yaralıların da çoğu öldü, 45 falan oldu ölü sayısı... Biz çatışmaya gireriz, Özel Tim, Özel Harekât leşleri bir kenara toplar, sayar... Asker toplayacak halde değildir, arkadaşın ölüyor, bir de kalkıp topla, say kaç kişiler... Biz onları düşünmeyiz, herkes kendi eksiğine bakar, "parmağım mı ekgib, kulağım mı ekgib" gibi. Onlar da 35-38 arası falandı. Bizim timin yarısından fazlası gitmişti, 11. Bölük, 1. Timdi, ama artık o tim yoktu, yani 28 kişilik timden dört kişi falan kalmış, tim komutanı da ölmüş... Bizi "biraz iyi olalım" diye çaycılığa verdiler. Hamza ölmüştü, çok samimi olduğum için çantasını benim toplamamı istediler. Son yazdığı mektubu da bana göstermişti, zaten yazdıklarını hep bilirdim, mektubu okudum. Annesine, babasına, bir de nişanlısına... işte, "12 günüm kaldı" yazıyordu, annesine, babasına özlemlerini anlatıyordu, eşyalarını üç torbaya sığdırdım. Bir de müzik seti almıştı, ucuzdu çünkü, onu koydum çantaya, elbiselerini koydum. Cenaze geldi, iki kol, bir bacak... "Acaba onun mu" diyorsun, onun kolu olduğuna emindim, yanımdaydı... Hepsi toplandı bir yere, sonra ayrıldı; bu Erzurum'a, bu Erzincan’a...
    ···
  • +31
    hakkaride bıraktığım gençliğim
    Bir patlama, her tarafımda kan, et parçaları hissettim. Sol kolunun bizim mevzie çadırın üstüne düştüğünü hissettim. Hamza'nın terhisine on iki günü kalmıştı... Korku, üzüntü, hepsi birden çökmüştü bana, yığılmıştım. Üstten gelenlerin içimize girdiğini hissettim. Bizim yeni gelen bir askerimiz vardı, korkudan taşın gerisine sinmiş ve kıpırdamıyor ama, silahının parlaklığı görünüyor. Orada pedlerin üstüne çocuğu yatırdım, üzerine de ped örttüm. Kadın gelmişti, hiç unutmuyorum, silahın ucuyla yokluyor, "kimse var mı" diye... Ben çaprazdan görebiliyorum, biz üç kişiyiz, o bizi görmüyor, tabii o sırada ateş edemiyorsun, zarar verebilirsin, onları tek tek öldürmek de var, ateş ederek değil de süngüyle, tabii yapmadık. O an kadın olarak görmüyorsun, yapı olarak da kadın gibi değiller, omuzları benden genişti. Güçlülerdi. Çatışma iki-üç saat devam etti, sonra helikopterlerin çalıştığını duydular, kaçanlar oldu. En acısı sabah başladı, bana, "her tarafın kan içinde" dediler..
    ——
    +1 arkadaşlar, yolumuz uzun ...
    ···
  • +33
    hakkaride bıraktığım gençliğim
    Beyler teşekkürler, Trenddeyiz ..
    +1
    ——
    http://www.imgim.com/310f...45-b52e-c616327331ef.jpeg
    ——
    Birden sessizlik çöktü. Kapkaranlık, herkes önündekinin sırt çantasını tutarak yürüyor, gözün görmüyor. Onlar da mevzilerini almışlar, bir anda iç içe girdiğimizi hissettik. Bağrışmalar, falan... Kırka yakın kadın... Sadece bu kadarı bizim tarafa girmiş ama duyumlara göre 600 kişiler. Çığlıklar... Bombaatar kullanan arkadaşla biz yukarıdayız, çatışma bize göre aşağıda kalıyor. Aşağıda kadınlarla boğuşuyorlar, çatışma değil, silah çekme falan yok, yakın dövüşüyorlar, süngüleşiyorlar. Göremiyoruz ama sesler onu gösteriyor. O sırada ateş başladı, yukarıdan ateş ederken alttan da gelmeleri onların en büyük özelliğidir. Yani kendi ateşlerinin altından gelirler. Asker yapmaz onu, mermi seker, can önemlidir. Onlar yapıyorlar, eğitimini almışlar, biz onların videosunu izlemiştik, gerçek mermiyle eğitim yapıyorlar, bizim eğitimin bin katı... Ben bomba atarı kullanıyordum. Yanımdaki arkadaşta silahın altına takılıp atılan bombalar var. Mühimmatım bitti, artık G3 tüfek ile ateş edeceğim, el bombalarım da var. Bombaatarı kenara çektim, arkadaşta bir tane kalmış, kalktı, ama normalde kalkmadan da atabilirdi, ama o biraz savaşçı ruhlu iyi bir çocuktu. ille atacaktı, yani son mermisi de olsa atacaktı. Bir bombanın bombaatardan çıktığını, bir Hamza'nın göğsünün komple yandığını gördüm.
    ···
  • +55 -1
    hakkaride bıraktığım gençliğim
    Çukurca tarafında bir karakol vardı, Pirinçtekin herhalde, en çok zayiatı veren bölge orası. Pis bir bölge, kışın bile çok sıcak, kısa kollu tişörtlerle gezebileceğin bir hava. Bir de Sabır Dağı vardır ki, çok büyüktür, hiç soğuk olmaz, yaz-kış bahar havası vardır. Kış oldu mu komple oraya toplanıyorlar, biliyoruz. Sabır dağı dışında her yer iki üç metre kar, yaşanması imkânsız yani. Orada insan olduğuna dair duyum gelmişti. Pirinçtekin'e geldik. Karakol çukurda, solda ve sağda tepeler, kanyon gibi bir şey. Sağdaki büyük tepeden ışık yağmıştı... Biz soldaki tepeden ilerliyorduk, orayı çembere almak için soldan gidiyoruz. Tepeyi yarılamıştık. Balıkesirli çavuştu, "Aysel, şuradan gidelim" gibi kadınların konuştuğunu duymuş. "Yok, oğlum imkânsız, nereden duyacaksın, kadın sesi" diyorum. "Yalnızlıktandır" falan demeye kalmadı, ben de duydum. Biz yukarı çıkarken, onlar aşağıya iniyorlar ve aramızda bir kanyon var. Onlar askeriyeyi basacaklar, biz de onları... "Haber ilerlemesi" deriz, herkes arkasındakine söyler, haber en baştakine kadar gider. Tabur komutanının, "herkes mevzi alsın" emri herkese böylece ulaştı, mevzi alındı. iki taraf da artık birbirinin sesini duydu. .
    ———
    Devam arkadaşlar, +1 ..
    ···
  • +48
    hakkaride bıraktığım gençliğim
    http://www.imgim.com/6eee...18-b3a9-6e064f68f8b9.jpeg
    ———-
    Tam onun uçaksavarının önünde bir leş vardı. Tabur komutanı, "kalsın sabah atarsınız" demişti. Uçaksavar mevzii ile leş arasında üç metre falan var, yattık. Sabah kalktığımızda leş yoktu. Yani gelmişler, leşi almışlar. Uçaksavarcı delidir, doludur, gözünü kırpmaz ama gözünün önünden zütürmüşler. Aşağıya uçuruma baktık, aradık, yoktu. Gerçi bir çıt çıkması bütün silahların anında ateş etmesi demek. O da bir korku içerisinde olmalı, zaten onlarda çatışmaya girenlerin hepsi haplı, esrarlı, eroinli... Neyse çatışma bitti, onlar geri çekildiler... Her şeyi bir arada yaşıyorsun; korku, heyecan, sevinç... Sonra 45 güne yakın orada kalmamız gerektiği söylendi. Üç günlük erzak getiriliyor, atılıyor, dağıtılıyor. Çadır falan yok, sadece köpek çadırı derler, böyle, sırt çantanda ped vardır, pedlerin üzerinde yağmurluk, üzerinde çubukları vardır, o çubuklarla çadır yapıyorsun, yani yarısı yerin dibinde, yarısı dışında. Tek kişilik ya da birleştirip iki kişi yatarsınız, fark etmez.
    ···
  • +38 -1
    hakkaride bıraktığım gençliğim
    ——-
    Acil dışarı çıkmam gerekiyor dostlar, kısa bir işim var halledip seri partlar ile buluşturacağım okuyan arkadaşları ..
    Merak etmeyin hiçbirşeyi yarım bırakmadım, bunuda bırakmam..
    ···
  • +67 -2
    hakkaride bıraktığım gençliğim
    Up’layalım dostlar, her kitleye ulaşsın..
    +1
    ———-
    Benim badim Lazdı, çok şeker bir çocuktu, somurtmazdı, kızmazdı. Çok mutlu olduğumuz zamanlar da oluyordu tabii. işte sabaha karşıydı, hava aydınlanacak gibiydi, hiç ses yoktu. Birden bire bir gümbürtü kopuyor, bir deprem gibi. Roketatarlar çalışıyor, biz karşılık vermiyoruz. Roketatar menzili 400 metre falandır, üstümüze gelip patlıyor. Bir metre aşağı inse bizi zütürecek, yani elini uzatsan tutacak gibisin. Hava aydınlanana kadar çatışma sürdü. Biz de ateş etmeye başlamıştık. Benim bombaatarı gece ateşlemek sakıncalıydı. Ateş edince çok büyük bir alev çıkıyor, yerin belli oluyor. Onların doçkası vardır, mükemmel bir silahtır, 3000 metreye kadar gider ve etkilidir. Bizde de var tabii. O kadar ağır bir aleti nasıl getirebiliyorlarsa. Herhalde katırları falan vardı. Doçkayı vurmak için çalıştık, olmadı. Ateş üstünlüğü kimde olursa, o kazanmış olmaz mı? Hava iyice aydınlanmıştı, artık atabiliyorum rahatlıkla. ilk kez insana orada attım. Şu anda bile gözümün önünde, bir kere atmak istemiyordum. Bir insana ateş etmeyi hiç düşünmedim, istemedim ve o tetiği ilk kez çekerken çok zorlandım. Ama atmak zorundaydım ve attım, üzüntülüydüm. Sonra hiç bunları yaşamadım, insan alışıyor. Çok heyecanlanmıştım, onuru da var, koca taburun ağır silahısın. iki cephanecim vardı. Bombaatar otomatik, yuvarlak, kıç kısımları yeşil. Ağzına mermiyi verirsin, 40 tanesini sayarsın, sonra bir kırk daha takarsın... Arka arkaya kırk tane, güm, güm, güm... Önceden elime silah almışlığım yoktu, sesini bile bilmezdim. Aslında ordu eğitmiyor, sen kendi kendine pişiyorsun. Eğitimde bir mermi bir bomba veriyor, "at!" diyor, "çok iyi tamam geç". işin içine girince böyle olmadığını görüyorsun, kendini eğitmeye başlıyorsun. O çatışmada hiç kayıp olmadı, yaralı da. Karşı taraftan vardı. Akşamdan onların bulunduğu öbür tepeleri de elimizin altına almıştık. Bizim uçaksavarcı arkadaşın mevzii, uçurumla dip dibe..
    ···
  • +41 -1
    hakkaride bıraktığım gençliğim
    Sen de artık olayın içindesin. Ben duygusalım, cenazenin eve varışını düşünürüm, bir de evin tek oğluysa eğer, yani çift oğluysa ölsün anlamında değil de, işte evliyse, çocuğu varsa... Hemen çatışma çıksın gibi bir hisse kapılanlar da çok vardı; çatışma çıksın da, gerekiyorsa öleyim, üç tane de öldüreyim gibi hisler bende yoktu, hiç de olmadı. Çatışma başlamıştı. ilk Skorski indiğinde, ki ilk biz inmiştik. Yaklaşık sekiz-dokuz metre yukarıdan bizi aşağıya atacaklardı, inemeyiz falan davası yaptık. Benim makineli ağır, 35 kilo, o tüfekle benim aşağıya inmem demek bir yerimi veya makineyi kırmam demek. Yani milyar demek. Bunları da düşünüyorsun. Artık askersin, sivilken canını kurtar, ama askerdeyken silahı düşünmek zorundasın. Sonunda Skorski arka tepelerde dört-beş metreden attı bizi. iple falan değil, malzemeler de sana sarılı, atlıyorsun. Yaralanma yoktu ama çok sıkı bir çatışmaydı. Çok güzel bir tepeyi almışlardı, yani iyi bir tepe, en yüksek tepeydi, yani direniş tepesi... Bizim en büyük desteğimiz kobra helikopterleri, tamamen ağır makineli tüfeklerle donatılmış mükemmel bir alet, olduğu yerde istediği gibi dönebiliyor, atış yapabiliyor. Onun sayesinde tepeyi ele geçirdik, gece tepede kaldık. Öbür gün sabah hayatımın en kötü sabahı olacaktı. Hava aydınlanırken gittik. Bu sefer öbür tepedeydik. Saat saat nöbet tutuluyor. Yoruldukları zaman da beni kaldırıyorlar. Ben nöbete geçiyorum, zaten uyuyamıyorsun, tepende sadece yıldızlar, hayale dalıyorsun. Sevgilinle görüşemezdin, onun hayali, annenle, babanla görüşemezdin, onların özlemleri... Üç buçuk ay ne telefon ne mektup ne bir şey... Kendimi rahatlatmak için, "halen hayattayım ve buradayım" der, mutluluk oyunu oynardım.
    ———-
    Devam beyler ..
    ···
  • daha çok