1. 1.
    +17 -3
    Yavuz Sultan Selim zamaninda, Iran sahi kiymetli mücevherlerle süslü bir sandik hediye gönderiyor Sultan Selim’e.Sandik açiliyor. Içinden çesit çesit degerli taslar, kiymetli atlas, kadife kumaslar çikiyor. Fakat bir de pis bir koku yayiliyor. Dehset bir koku, herkes burnunu tikiyor. Neyse en alttaki bohçadan insan pisligi çikiyor.. Yani Osmanliya acayip bir hakaret!!!
    Cihan padisahi emir veriyor,
    “herkes düsünsün, buna ince bir sekilde cevap vermeliyiz”
    Ve cihan padisahi yine çözümü kendisi buluyor. Ayni sekilde degerli mücevher ve kumaslarla süslü bir sandik hazirlatiyor. Içine o zamanin Osmanli Istanbul’unda imal edilen gül kokulu en nadide lokumlardan bir kutu hazirlatiyor, en altina da küçük bir pusula ve bir satir yazi. Gönderiyor…
    Şah sandigi açiyor. Açtikça güzel bir koku ve en altta bir kutu lokum. Anlam veremiyorlar tabii. Bizim elçi yiyor önce, sonra oradakilere ikram ediyor. Kutunun içindeki pusulayi Sah okuyor:
    “Herkes yediginden ikram eder”

    Kanırtarak gibmiş
    ···
   tümünü göster