1. 276.
    +4
    Sen ve ben ;yani biz; bir sahil kasabasında ya da bir liman kıyısında birbirine vedaya hazırlanmış iki sevgiliyi oynayabilirdik mesela.En azından bir vedayı hakediyorduk.Bir kere sarılsam inan olsun ikinin hatrı kalmazdı, güven bana..

    Çok sevdim seni, bilme ya da bil.Bu havalarda seni düşünmek, yanımda hissetmek daha bir güzel sanki.ilk defa birine tutulmanın nasıl acı verdiğine, canlı tanıklık ettim. Hayalin bile güzel.Ama gel gör ki bunlar değiştirmez yanımda olmadığın gerçeğini.Ben içini sadece yazıya döktüğünde rahatlayan, aşkın arabesk yavşaklığında yaşamaya yeminli er kişiyim .

    Ayıplama n’olur.Çok erken öğrendik acıyı; yediğimiz tokatlar, çiğ köfteler, sevgilinin ardından yakılan ağıtlar, sevgiyi kendimize saklamalar. Bunlar başkalarının doğruları elbette ama zamanla bizim doğrularımız oldu işte.Ne demişti Aşık Veysel: Kavuşamazsın ‘aşk’olur. Kavuşamayayı,birbirimize acı çektirmeyi “aşk” bildik bu sebeple. Anla işte ; sadece aklıma düştüğünde ”dökülmezsem” içim acıyor.Bir özlem busesi kondurmak var boynuna;böylesine özledim seni .Yine yanımda olmayacaksın iyi mi?

    Ben kendime iyi gelmiyorum pek ama sen iyi gelebilirsin belki.Şuanda uzun zamandır uykuya yatan ama hiç uyanmak niyetinde olmayan bir hatunun ” iç dökümlerini ” okudun ,okuyacaksın da .Dediğim gibi acılarımız ortak bile olabilir. Sahi sen istemedikten sonra canını kim yakabilir ?

    ” Bir dali kırık ağacım söküp beni koparın
    Bir deli orman içine bırakın .. “
    ···
   tümünü göster