1. 1.
    +4 -2
    not: alıntıdır, yazıyı uzun bulanlar için aşağıda özet var.

    Başlığı yanlış okumadınız, artık topluca Türkçeyi yok etmeye çalışıyoruz. Mademki Türkçeyi korumayı beceremiyoruz ve özentiliğimiz yüzünden Türkçeyi her gün biraz daha köreltiyoruz, o zaman en iyisi bu dili kökten yok edelim ve Türkçeden çok daha güzel olan bir dili (ingilizceyi) kullanmaya başlayalım. Böyle yaparsak ne Türkçe için dertlenecek bir kişi kalır ne de korumak zorunda olduğumuz bir dil. Geleceğimiz (yani ingilizceye kavuştuğumuz gün), çok güzel olacak.

    Şimdi öncelikle bu yazıyı Türkçe yazdığım için özür diliyorum; çünkü pat diye diğer dile geçemeyiz. Sonuçta akıllı insanlarız ve Türkçeyi bir anda yok etmeyi düşünmüyoruz. Zaten bunu yapmamız çok zor olur. Biz önce toplumu bizim gibi düşünmeye çağıracağız, sonra biraz baskı uygulayıp her şeyi ingilizce yapacağız ve bir süre sonra ingilizce kendiliğinden Türkçeyi ezip geçecek. Böylelikle şu ezik, güçsüz ve değersiz Türkçeden kurtulacak ve artık bütün dünyanın iletişim dili hâline gelen, şanlı ingilizceye kavuşmuş olacağız. Ahh, şimdi bile o günleri düşündüğümde heyecanlanıyorum.

    Bu yazıyı Türkçe yazmak zorundayım; fakat kurallara bu kadar da dikkat edilmez ki canım! Şu yazıyı biraz çarpıtarak işe başlayalım. En azından Türkçe (tüh, yine büyük harfle yazdım şu dili) karakterleri kullanmayız başlangıçta. Sonra “k” yerine “q“; “v” yerine “w“, “ş” yerine “sh“; “ç” yerine “ch” harflerini kullanmaya başlarız. “Ö” ve “ü” gibi ingiliz alfabesinde bulunmayan harfleri de kaldırıp atarız. Zaten “ğ” harfi çok gereksiz, onu da çıkardık mı mis gibi ingiliz alfabesine kavuşmuş oluruz. Böylece kökten ingilizceye geçtiğimizde, çok zorlanmaz bu millet.

    Türk gençliği olarak internette kullanılan Türkçeyi “böle acaip shekiller yaparaq” bozalım. Çevremizdeki herkesi, Türkçe karakter kullanmamaları konusunda uyaralım. “Bye, ok, thanks” gibi sıradanlaşmış sözcükleri kullanın dememe gerek yok diye düşünüyorum. Zaten bunlar köyde yaşayanların bile dilinden düşmüyor. Bundan böyle ingilizcedeki söz varlığını taşımaya çalışacağız. Yani kimsenin bilmediği, yeni ingilizce sözcükleri kullanarak, bu sözcükleri herkesin öğrenmesini sağlayacağız. Artık “duygusal” sözcüğü yerine “emotional” demek moda olsun. Şu güzelim computere bilgisayar demek ne kadar ahmakça bir şey? “Friend“lerle “cafe“de “tea” içerken, “garson“dan ingilizce “rap, rock veya metal music” çalmasını isteyelim. Şu “çalmak” sözcüğü de bir an önce “play” olsun. Sonra üstümüze ingilizce yazılı “t-shirt“leri giyerek insanlara artık ingilizce konuşmanın gerekliliğini gösterelim. Aslında bu söylediklerimizin hepsini şu anda yapıyorlar; fakat biz daha aşırısına gidelim.

    Sokaklardaki bütün satıcılarla görüşelim, dükkan adlarını ingilizce yapsınlar. En azından tabelalarına “shop, center” falan eklesinler şimdilik. Yeni açılan iş yerlerinin de sahipleriyle görüşelim. Gerekirse aramızda para toplayıp dükkanlarına ingilizce ad verenlere ödül verelim. insanları bu konuda teşvik etmek lazım. Şöyle uzunca bir caddenin bir ucundan, diğer ucuna baktığımızda, her yeri ışıl ışıl parlayan ingilizce sözcüklerle donatılmış olarak görelim, başka bir dileğim yok. Bütün lokantalardaki yiyecek / içecek listeleri ingilizce olsun. Kırtasiyeler, marketler ve bunlar gibi bütün alışveriş merkezleri, ürünlerin adlarını ingilizce yapsın. Böylece insanlar o ingilizce sözcükleri her gün görüp öğrenirler. iş yerlerine, kapılarına asmaları için “Welcome” yazılı süs eşyaları hediye edelim. Ayrıca yabancı müzik çalmayan yerlere, topluca gitmeme kararı alalım. Gerekirse insanlarla “Ya siz hâlâ Türkçe müzik mi dinliyorsunuz?” diyerek dalga geçelim. E aslında bunları yapan da çok. Daha farklı şeyler bulmamız gerekiyor. Türkçeyi yok etmek için, daha etkili çalışmalar yapmamız lazım.

    Eğitim dilinin de bir an önce değişmesi gerekiyor. Biz Türkçe konuşmaya bile utanıyorken, onunla eğitim görmemiz resmen felaket bir durum. Önce okuldaki öğretmenlere baskı yaparak işe başlarız. Yazılı kağıtlarını ingilizce ifadelerle süsleriz. ingilizce dersinin, daha çok olmasını isteriz. Sıraların üzerine bile ingilizce sözler kazırız. Hiç olmadı yürüyüş yapar, dersleri ingilizce işlemek istediğimizi söyleriz. Üniversitelerin bile ingilizce eğitim yapması için yetkili makamlara dilekçe yazarız. Hepimiz topluca ingilizce kurslarına yazılırız ve böylece her ilde onlarca yabancı dil (şu güzel ingilizceye yine yabancı dedim, affedin) kurs merkezinin açılmasını sağlarız. Belki ilk aşamada konuşmada zorluk çekebiliriz. Ama temel sözcükleri Türkçe cümlelerin içine sıkıştırabiliriz. “Mother! Bize bu evening fırında chicken yapar mısın? O yemek very good bence.” biçiminde ifadelerle, ingilizcemizi güçlendirebiliriz diyeceğim; fakat bunları zaten her gün yapıyoruz. insanlara Türkçeyi unutturacak başka bir yol yok mu?

    Yeni doğan çocuklara Türkçe ad verirlerse, tepkimizi ortaya koyalım. “Zeynep, Alper, Merve, Ahmet, Yağmur” da neymiş? “Rose, Martin, John, Melissa” gibi adlar varken, ne gerek var çocukların gelecekleriyle oynamaya? Çocuklardan sonra beslediğimiz hayvanlara da ingilizce adlar verelim. Sonra odamızın kapısına “Mrs. Angel Girl’s Room / Mr. Spider Child’s Room” gibi takma adlar (yani nickname’ler) asalım. Msn adresinde Türkçe sözcük kullananları silmeyenlere ingilizce konuşmak nasip olmasın, ölene kadar bu çürük dille konuşmak zorunda kalsınlar! Kolumuza ingilizce dövme yaptıralım, maçlarda ingilizce pankart açalım, telefonumuza ingilizce müziklerden zil sesi yükleyelim…

    Of, off! Aklıma şu anda Türkiye’de yapılmayan hiçbir şey gelmiyor. En iyisi biz hiçbir şey yapmayalım. Zaten benlik bilincine sahip (!) Türkler, Türkçeyi atıp ingilizceyi getirmek için yapılacak ne varsa yapıyorlar. Bu gidişle çok sürmez 20-30 yıl sonra Türkçenin yalnızca “adı” kalır büyük olasılıkla.

    Yavuz TANYERi (alıntıdır)

    özet: Of, off! Aklıma şu anda Türkiye’de yapılmayan hiçbir şey gelmiyor. En iyisi biz hiçbir şey yapmayalım. Zaten benlik bilincine sahip (!) Türkler, Türkçeyi atıp ingilizceyi getirmek için yapılacak ne varsa yapıyorlar. Bu gidişle çok sürmez 20-30 yıl sonra Türkçenin yalnızca “adı” kalır büyük olasılıkla.
    ···
   tümünü göster