/i/Tespit

  1. 1.
    +1
    küçüklüğümün garip hatıralarından biridir. ara sıra sorguladığım olaylar silsilesidir. tarihini tam hatırlamamakla birlikte ilk kez 3. sınıftayken girmiştim bu zorlayıcı, kendine has ve insanı garip bir şekilde hırsa sürükleyen tudem sınavlarına. sonra 7. sınıfın ilk dönemine dek sürmüştü bu anlamsız sürüklenmeler. yolum tudem'den geçiyordu. demleniyordum tudem sorularının o kavurucu sıcaklarında. ama neden? nedendi bu devamlı tudem sınavlarına girip kötü geçince aşırı üzülme ve hem kendini hem evi kaosa sokma merakı? 8 yaşından 12 yaşına kadar, daha ergenliğe bile girmemişken, başlıkta da belirtmiş olduğum gibi çizgi film izleyecek yaştayken ne tudem'i, ne sınavı, ne seviye tespiti yahu * mesela bana bir tane çizgi film sor izlediğim, vallahi de billahi de hatırlamam.

    biraz keloğlan, biraz cedric. keloğlan'ı trt çocuk'tan hatırlıyorum hayal meyal. küçük kuzenimiz bartu da birkaç yıl öncesine kadar evimize geldiğinde açıyorduk izliyorduk. cedric'i de yine küçükken (bkz: cine5) veriyordu, okula gitmeden önce bakıyordum bir yarım saat civarı. ha bu arada evet, eskiden cine5 vardı, çok kaliteli kanaldı. hâlâ özlüyorum kendisini. neyse efendim, biz yine tudem'e dönelim. abi siz sadist misiniz ya? o nasıl türkçe ve matematik sorularıydı olm? roman yazarı mı seçiyorsunuz, ya da olimpiyatlara mı hazırlanıyoruz da o sorulara maruz kalıyoruz biz o yaşta? ulan ben daha temel yaşam kurallarını yeni öğreniyorum, sudan çıkmış balığa dönmüşüm adam bana migros faturası uzunluğunda koca koca paragraflar soruyor türkçede. o paragrafların içinde evirip çevrilmiş girift ifadeler, sahibi dışında kimsenin aşina olmadığı deyim ve atasözleri, elin bilmem neresindeki bir tane eleştirmenin ne anlattığını bilememesi ve bunun bize ciddi ciddi soru olarak gelmesi...

    matematik desen ayrı bir ruh hastalığı zaten. sekiz bilinmeyenli denklemler, yanıltmacalı sorular, ilk okunuşta anlaşılması imkânsız olan problemler, geometride antin kuntin şekiller, bitmek tükenmek bilmeyen hesaplar... fen ve teknoloji zaten hiç yapabildiğim bir ders olmadığı için o derste en kolay yayından da soru gelse pek fark etmiyordu. ama tudem bir başkaydı be dostum. hâlâ sorarım kendime zamanında niye böyle bir şey yaptığımı. sınavların türkiye genelinde olması zaten stresimizi artırırken bir de o yaşta zamanla yarışıp o kol gibi soruları hızlı hızlı çözmeye çalışmak, tanımadığın onca küçücük çocuğu geçip mutlu olma anlamsızlığı, sınav sonucu kötü gelirse ailenin senin üzerine gelip neden başarılı olamıyorsun?, başkası nasıl başarılı oluyor peki?, senin için onu yaptık, bunu yaptık, şunu yaptık. tarzı söylemlerle evin gerginlikten patlayacak konuma gelmesi, çocukları tudem derecesine göre kıyaslayıp sınıflandıran fitneci öğretmenler... neyi ispatlamaya çalışıyorduk abi? neydi davamız? o sınavlarda birinci olanlar ne yapmış oldu mesela? tamam her zaman seviye görmek ve ekgib gidermek için sınavlara girilebilir. ama bu zorluk, bu pgibolojik buhran, bu delice koşuşturmalar survivor'dan beter.

    değişik değişik anılarım var bu sınavla. bir kere üniversitede girmiştim mesela. evet, 9 eylül üniversitesi fen-edebiyat fakültesinde sınava girmiştim. sınav ne? tudem. yaş kaç? 8. ulan manyak mısın sen? gidip arkadaş bulup onlarla top oynasana? alex, roberto carlos, deivid diye haykırıp yaradana sığınıp vursana canına yandığımın topuna?* o yaşta babamı da peşimden sürükleyip deli öpmüş gibi 9 eylül üniversitesi'ne gidip tudem ile moralsizliğime moralsizlik katıp derbeder hâllere giriyorum. sınav esnasında odaklanma ekgibliği yaşayıp sağa sola, saate bakınca sınav görevlisi kopya çektiğimi sanıp 2-3 defa yanıma gelip beni uyarıyor. yerimi değiştirdi olm adam. sağa geç dedi ya * benim afyonum patlamamış, gelmişim ne çıkacağı belli olmayan soruların yüzüne bakıyorum, o an kopya mı düşüneceğim bir de? sınavdan çıkınca da suyu yanıma almayı unutmuştum babamın yanına giderken. artık nasıl yanmışsa beyin, kendimden geçmişim resmen.

    bir keresinde de girmişim sınava, açıklanmasını bekliyorum. açıklandı sonuçlar, puanım da 428. anneme söyledim 428 diye, o da anladı 328 * kızdı bana tabii, nasıl böyle alırsın? falan dedi. yanlış anladığını söyleyip doğrusunu kendisine bir kere daha iletmek biraz zaman aldı açıkçası ama sonunda tatlıya bağladık işi. hayır, annem de ayrı bir manyak. yahu değil 428, 128 alsam ne olacak, barajı geçemesem ne olacak o çattığımın sınavında be kadın * işte bunları çok sonra anlıyor insan. bu gereği hiç olmayan hırsları, kendini paralamayı, kıyaslamaları, toplum normlarının başka toplumlara göre normal olmamasını, bunun akabinde hiç yaşamamamız gereken acı duyguları yaşıyor oluşumuzu... kıssadan hisse; siz siz olun böyle abuk subuk zorlayıcı sınavların etkisinde kalıp hayat boyu başarısız olacağınızı düşünmeyin. ha, hayat boyu başarısız dahi olsanız yine üzülmeyin. hep bir açık yol olacağını unutmayın. seni de unutmayacağım lan tudem! pgibopat tudem! ete kemiğe bürünüp selena'daki hades diye göründün yıllarca. bari geleceğin çocuklarının yakasını bırak tudem efendi! neyse sakinim * yazı bitti, işte bu da böyle bir anımdır. herkese iyi yazmalar ve iyi okumalar.
    ···
   tümünü göster