+1
karanlıklar içinde otuzbir çeken adam
ışığı bekleyecek hep
her sıvazında melekleri
biraz daha inciterek
hayatın kapıları açık
tövbe et ve kurtul
diye inlese de melek
o karanlığı seçecek
ferrelar arasında yiterek
karanlık ne vahim bir seçimdir
gökten pür üpak getirdiği varlığı
yerde günahı alacak ve göğe geri dönecek
ve tanrı soracak:
Bana ne getirdin!
yavaşça boynunu eğecek
işin vehametini sezecek
bir beyaz kadın bacağının geceyi yalamasını istemiştim
beni o dehşet karanlıktan bir lahza kurtarmasını
gönlümdeki o ebedi ayrılığın
o yoksunluğun
telefon ekranında bir birleşmeyle
son bulmasını
diye iç geçirecek
oysa her seferinde
ayrılık daha da keskinleşir
yoksunluk daha da derinleşir
boşluk sanki çığlık atmaya başlar
öz varlığın inlemeye başlar
yine de karanlıklar fısıldar
sanki başka çaren mi var?
odaların içinde yitip giden
annesiyle yaşayan
işsiz ve yitik o adam
o gece aynaya bakacak
hayat ve var olmak
şaşıracak
zaten hayatı bir bütün şaşkınlık
bir garip hayret değil midir onun?
sanki nedir ferrelarda bulduğu
bir andır her şeyin yerine oturduğu
ve ferre bitince her şey daha da ayrışır yerinden
adam binbir parçaya bölünür
karanlığın içinde haşin eller
belki bir kaç parçasını zütürür
hayat ve var olmak
daha da garipleşir
yaşamak ancak biriysen tabiidir
arabayla gidiyorsan
yanında bir kız gülümsüyorsa
başın dönmez işte o zaman
ama baş dönmeni ferredan başka ne durdurur
gecenin içinde yitip gidiyorsan
oysa sana bir hayat verilmemiş olabilir
ama herkes tövbe edip
namaz kılabilir
camiye 10 tl bağış yapıp
ruhunu kurtarabilir
herkes her durumda iyiliği seçebilir
bir anlık ışık ve hayat parlaması için
karanlığı seçmiş adam
karanlık bir vahim kader
ama zaman var hala
son anda depara kalkan bir at gibi
belki ruhunu kurtaracak