/i/Sözlük İçi

sözlük içi.
  1. 26.
    +2 -1
    Siyaset böyle yapılır. Siyasilerin amacı genel olarak halka yalan söylemek de denilebilir ve "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir." sözüne gelirsek bu söz de burada yer alabilir. Hatta eğitimin ve ekonominin dipte olduğu zaman Atatürk: "Türk Milleti zekidir Türk Milleti çalışkandır demiştir." Türk milleti bu kadar zeki ve çalışkan bir millet miydi gerçekten?
    Gerçek demokrasinin bulunduğu ülkeler genel olarak nüfusun az, gelişmişliğin fazla olduğu ülkelerdir ve nüfus fazlalaştıkça demokrasi kısıtlanır. Örneğin Norveç ve isveç'de demokrasi daha özgürlükçü iken Türkiye'de daha az özgürlükçü olabilir, hatta Çin gibi bir ülkede hala tek partili sistem devam etmektedir çünkü bunun kaçarı yoktur. Şimdi kurtuluş savaşında zaferi Atatürk ve silah arkadaşları değil de halkın kendisi kazanmış sözüne gelirsek, evet hiçbir lider kendi halkı olarak bir zafer kazanamaz ancak bu pay yüzde 50 yüzde 50 diyebiliriz tabi ki zaferi orada şehit olan halk da kazandı ama demek istediğim şey şu. Düzenli bir ordu olmadan sadece halkın savaştığını düşünelim, Harp Akademisine gitmemiş hayatında 2-3 kitap bile okumamış (ki okur yazarlığın dibe vurduğu zamanlar.) bir insan nasıl orduyu komuta edebilir. Zaten Kütahya-Eskişehir Muharebesinde savaşanların yarısı kaçmış ama Atatürk kendi komutanlığı ile Kurtuluş Savaşı'nın kazanılmasında en büyük katkıyı sağlamıştır. Ki zaten halk savaşsaydı Yunan düzenli ordusuna karşı büyük ihtimalle yenilirdi. O zaman savaşan genel olarak Türkiye Cumhuriyeti Düzenli Ordusuydu ve zaten Kuvayımilliye birlikleri düşmana zarar veriyor fakat ilerlemesini durduramıyorlardı. Bu birliklerin belli bir savaş düzeni içinde birbirleriyle uyumlarını sağlamak mümkün olmuyordu. Her Kuvayımilliye birliği yalnız kendi şefini dinliyor, şefler de başkalarından emir almaya yanaşmıyorlardı. Kuvayımilliye birlikleri özellikle TBMM’ye karşı çıkan ayaklanmaları kendi yöntemleriyle hukuk dışı cezalandırıyorlardı. Bu tutum halkta bir güvensizlik yaratıyordu. TBMM Hükumeti kurulduktan sonra 16 Mayıs 1920’de Kuvayımilliye birliklerinin düzenli ordu içerisine alınması kararlaştırıldı. Bu birlikler Millî Savunma Bakanlığına bağlanacak, yiyecek ve cephane ihtiyaçları bakanlıkça karşılanacaktı. Bu kararla Batı Cephesi’nde düzenli orduya geçişin ilk adımları atılmış oldu. Bu süreçte Batı Cephesi Komutanı Ali Fuat Paşa’nın Gediz’deki Yunan kuvvetlerine yönelik 24 Ekim’de yaptığı taarruz başarısızlıkla sonuçlandı. Bunun üzerine köklü bir çalışmayla düzenli ordunun kurulması, düşmanın yurttan atılması için bir zorunluluk hâline geldi.
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster