Emekli Astsubay Üst K.b. Çavuş Mustafa Demir anlatıyor: O gece gökyüzünde büyük bir karartı vardı. Karakol gecekondudan bozma küçük bir yerdi. 2 dağ arasında yem gibi yerleşimini sağlayan bir karakol. Dağdan taş atsan karakolun üstüne düşecek resmen Allah’a emanet yaşıyorduk. Gece vakti 4-6 nöbetçilerini denetlemek için karakolun hemen yan tarafında ki evimden çıkıp nöbet bölgesine doğru yürüdüm. Hava hafifçe aydınlanmaya başlamıştı. Nöbet bölgesine baktığımda bir J. Er sivil biri ile sohbet ediyordu. Bir anda şaşırdım nöbet bölgesine doğru yürümeye başladım. Nöbet bölgesine yaklaştığımda “Askerrrr!” diye bağırmamla hem kendi askerim, hem de sohbet ettiği köylü bir anda sıçradı. Askerim bana dönüp kısa künyesini verdi ve köylüye döndüm “senin ne işin var burada” diye bağırdım. Amacım ses çıkartıp korku salmaktı. J. Er bana dönüp “komutanım bu köylü baskın olacağından bahsediyor, çok yakın bir zamanda baskın yapacaklarmış, köy kahvehanesinde duymuş ve bize söylemeye gelmiş” düşündüm biraz askerim yeni olduğu için gözünü korkutmaya gelmişlerdi belliydi.

-Hikaye 2017 yılında kendim tarafından sözlüğe atılmıştı. (bkz: büyük karakol baskını 1984) silindiği için 3 yıl sonra okumak isteyenler için hızlı şekilde partların bitiş noktalarına dikkat etmeden buraya attım. Haberiniz ola arkadaşlar eskiler bilir bu hikaye için 2 gün uyumayan insanlar vardı eski ruh yok ama genede kalsın.