/i/Tespit

  1. 1.
    +3 -3
    neden bu kadar önemli...

    Akp ve bu tipolojiye mensup cenahın, II. Abdülhamit sevdası nereden gelir hiç düşündünüz mü?

    Açıklıyorum…

    Abdülhamit Han döneminin en önemli padişahıdır. Aslında sadece kendi dönemi değil, Osmanlı Tarihi nde, önemi azımsanmayacak derecede büyük bir zattır. icraatlar arasında, tıp fakültelerini, kurulan telgraf ağalarını, elektrikli tramvayları, istanbul-hicaz demiryolunu, bu ve bunun gibi pek çok icraatı sayabiliriz.

    Bizim burada ne Abdülhamid Han' a ne de onun kudretine zerre lafımız yok, olamaz da...

    Burada üstünde durduğumuz konu; akp cenahının Abdülhamid Han'a, hakkında devlet televizyonunda dizi yapacak kadar, olağan dışı sevdasının nereden geldiği olacak...

    II. Abdülhamit, bildiğiniz üzere 1876 yılında, padişahın otoritesinin yanında, meclis adı altında bir başka iktidar unsurunun olmasını kabul ederek tahta çıkmış; ve iktidarı boyunca da buna benzer oluşumları destekleyeceğini açıklamıştır.

    Fakat işler umulduğu gibi gitmemiş; Abdülhamit Han, bulduğu ilk fırsatta meclisi feshederek, iktidarını sağlama alma yoluna gitmiştir.

    Bundan sonra da, memleketi korumak gayesi ile iktidarını daha da sağlamlaştırmak adına, türlü oluşumlara destek vermiş ve özellikle de yıldız jurnalini kurarak, osmanlıdaki yenilik yanlılarına alenen savaş açmıştır.

    Abdülhamit, gerek o dönemin şartları gerekse de kendi gelecek tahlilince, yenilik hareketlerinin yabancı devletlerin yaptırımı olduğunu saptamıştır. Her ne kadar bu tarz düşünce, gelişen ve değişen dünyaya ayak uyduramasa da...

    Abdülhamit in, Osmanlıdaki yenilikçi güruha açtığı aleni savaş, ve baskı rejimi özellikle Subay sınıfı içerisinde aksi bir yankı uyandırmış ve Abdülhamit in kendi ordusundaki büyük bir kısımla dahi ters düşmesine yol açmıştır.

    Fransız ihtilali ardından doğan milliyetçilik akımının Osmanlı ya sirayeti sonrası gelişen Jön Türk, Yeni Osmanlıcılık, ittihatçılık gibi oluşumlar, osmanlı da döneme kadar görülmemiş fikir akımlarının gelişmesine yol açmıştır.

    işte ayrım tam da burada başlar. Yenilikçiliğin desteklediği fikir ve akımların karşısında Abdülhamit bir statükocu olarak kalmıştır. Ve statüko, o dönem yıkılmaya mahkum bir mottodur.

    Nitekim de öyle olmuş; statüko yıkılmış ve karşıtların desteklediği ittihatçılar iktidara ulaşmıştır.

    Fakat, Osmanlı nın o dönem içinde bulunduğu ağır işleyiş ve hantallık, dünya savaşları, dış politik kaos ortamı, "gelişim" seçeneğinin kendini "hayatta kalma" seçeneğine bıraktığı döneme karşılık gelmiştir.

    işte tam da burada, Türk Milleti kendini kurtaracak evladını yine kendi bağrından yetiştirmeyi başarmıştır; Mustafa Kemal...

    Kurtuluş Savaşı, inkılaplar derken, kimsenin ihtimal dahi vermediği, yokluk ve sefalet içindeki koca bir memleketten yüzde 250 büyüme hızlarına ulaşan koca bir devinim çıkartmayı başarmıştır...

    Osmanlıda yenilik hayali ile yanıp tutuşulan fikirleri bir bir hayata geçirirken bunu Türkçülük temelleri üzerine inşa etmekten de çekinmemiştir. Milli iradenin, sandıkların içine atılan kağıt parçalarından ibaret olmadığını, burada daha net görebiliriz nitekim...

    işte Abdülhamit in statükocu anlayışına karşıt yenilikçi görüşler, memlekette vücut bulunca, buna ilk tepki yine saltanat ve hilafet yanlılarından gelmiştir.

    Bu yıllar yılı böyle devam etmiş ve hatta memlekette iktidara bile defaatle gelebilmiştir.

    Menderes dönemi, özal dönemi, akp dönemi ile devam eden süreç aslında fikriyatta taa Abdülhamit dönemine kadar uzanır.

    Mesele statükocu - yenilikçi meselesidir. Bunu bugün dahi, gözü kapalı Osmanlıcılık yapmaya çalışan kımın zararlıları için de söyleyebiliriz. Fakat şu var ki bu, karşıtlıkta her daim statüko kaybetmiştir. 15 sene iktidar olmakla bu gerçek değişmez; nitekim Abdülhamit Han 32 sene tahtta kalmış ve bu gerçek değişmemiştir ve değişmeyecektir de…

    TTK...
    ···
   tümünü göster