/i/Felsefe

filozofiya'ya inananların kafalarını açtıkları uhrevi altincidir.
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 1.
    +2
    Büyük halk ozanı, “Bozkırın Tezenesi” Neşet Ertaş, bir türküsünde “insanlar kendini bilebilseydi/
    Dünyada haksızlık kavga olmazdı” diyor. Ozan burada dünyada yaşanan haksızlıkların, kavga ve savaşların nedeni olarak insanın kendini bilmezliğine işaret ediyor. Ve devam ediyor: “insan doğan yine insan ölseydi/Belki de dünyada hayvan kalmazdı”. Ertaş burada, Rousseau’nun insanlar Arasında Eşitsizliğin Kaynağı ve Temelleri’nde uzun uzun açıklamaya çalıştığını sadece bir mısrada betimliyor. Ozan, “Belki de dünyada hayvan kalmazdı” derken insandan başka diğer canlıların yok olup, gitmiş olacağını söylemiyor. Ozan burada “hayvan” kavramıyla daha çok barbarlığı kastediyor. Sonraki iki mısraya bakalım: “Hayvanlar yabanda sürüsüyünen”. Yani insan elinin değmediği, insanın insancıllaştıramadığı yaban doğada sürüyle hayvan bulunmaktadır. Burada belirleyici olan, bir sonraki mısrada dile getirilir : “Geçinemez biri birisiyen”. O halde, yabandaki doğada hayvanlar, aralarındaki ilişkiler düzenli olmadığı, eş deyişle spontane olduğu için birbirleriyle geçinemezler. insan kendini bilebilseydi, sadece dünyada olan haksızlıklar veya adaletsizlikler ve kavgalar yok olmakla kalmayacaktı, aynı zamanda diğer canlılar da uygarlaşacaktı, insanlık uygarlığından kendi ilişkilerini uygarlaştırmak için pay alacaktı. insanlar vahşetin kanunun yerine doğaya uygarlığın kanunu yerleştirecekti. Fakat insan kendisini bilemediği için, yani dünyada “insan cennetinin hurisiyinen” sevişemediği için, insan dünyada cennetini kuramadığı için, hak yabana salınmıştır. Ertaş’ın burada yaptığı gözlem son derece anlamlı ve derindir. Denmek istenen, hak ve adaletin yabani doğaya zütürüldüğü değildir, tersine söylenmek istenen, insan yeryüzünde cennetini kuramadığı için, büyüğün küçüğü yuttuğu, güçlünün güçsüzü ezdiği yabani doğadaki barbarca ilişkileri uygarlığın içine taşımıştır. Ozan burada sanki Thomas Hobbes gibi konuşmaktadır. Nedir o halde doğaya, diğer canlılar dünyasına ve insanlık toplumuna adaleti ve ebedi barışı getirecek olan bu barbarlıktan çıkış yolu? insanın kendisini bilmesi. Bu bizi Rousseau’nun işaret ettiği ve kökleri Anadolu’da olan “kendini bil!” emrine zütürüyor. Kendini bilmek ne demektir? Burada bu sorunun yanıtına girişmeden önce bu emrin yanında anılan ve aynı şekilde Apolon bilgeliği olarak kabul edilen başka bir özdeyişi daha aktarmak istiyorum: “Kefalet, yıkım çoktan gelmiştir”. Kefalet, güvensizlik ve bağımlılık ilişkisini içerir ve özgürlüğün yok olması anldıbına gelir. Öyleyse, insanın kendini bilmesi, insanın özgürleşmesi için gerekli koşulları sağlaması anldıbına gelmektedir. Böylelikle ozanımız bu kısa şiirinde insanlığın binlerce yıllardan beri aradığı özlemi dile getirmiştir. Buna Neşet Ertaş’ın ütopyası diyebiliriz.
    ···
   tümünü göster