Hani filmlerde oluyor ya dövüş klübünde felan olduğu gibi, eleman yaşadığı her şeyi gerçekmişcesine yaşayıp hatırlar ta ki olaylar zincirin deki bir halkanın kopmasıyla gerçeğe vakıf olur.

Bizim serkan da aslında kafayı tırlatmış ağır şizo teşhisi konulmasına rağmen her türlü tedaviyi inkar eden bir arkadaş olmasın. Namik gibi behlül gibi mal adam gibi çocukluğunda bilinç altına yerleşmiş kişilikleri sanki başka bir kişiymişcesine telakki edip sözlüğü yönetiyor olabilir.

Belki de hiç ofisi ve arkadaşları olmadı. Kendi karanlık hücresinde sabah akşam pc başında kendi dünyasının efendiliğini yapan, hayali ofisine gidip mal adama şaplak, kadın virtiözüne sakso çeken bir delidir.

Bilgisayar mühendisi abisi tarafından açtırdığı bu sözlük belki de serkan a ait değil, belki serkan sadece hayalindeki kişilerle olan bitende geyik yapan bir meczup. Cemili, behlülü ve nicesi... Şizo serkanın hayal dünyasının bir yansıması olabilir