/i/Sözlük İçi

sözlük içi.
  1. 1.
    +65 -5
    Padişah vezire sormuş:
    -Eğitim mi önemli karakter mi?
    Vezir düşünmeden cevap vermiş:
    -Karakter padişahım.
    Padişah memleketin her yerine tellallar çağırtmış.
    -Duyduk duymadık demeyin en iyi hayvan eğiticisine yüz kese altın en iyi hayvan eğiticisi padişahın huzuruna çıkarılmış. padişah hayvan eğiticisine sormuş:
    -Bir kediye tepsiyle servis yapmayı ne kadar zamanda öğretebilirsin?
    -Altı ayda öğretirim padişahım.
    Altı ay dolmuş, huzura alınmış. padişah:
    -Öğrettin mi?
    -Öğrettim padişahım.
    Saray erkanı toplanmış, kedi elinde tepsi servis yapmaya başlamış, tam vezirin önüne gelmiş; padişah yine vezire sormuş:
    Vezir! demiş. -eğitim mi önemlidir karakter mi?
    Vezir padişahın sorusuna cevap vermeden önce cebinde hazır tuttuğu fareyi yere bırakmış. kedi tepsiyi attığı gibi farenin peşinde koşmaya başlamış. tabi altı aylık eğitimde boşa gitmiş.
    Vezir cevap vermiş.
    -karakter padişahım. Önüne bir fare düştüğünde, eline bir fırsat geçtiğinde, çıkarı için vatanını satmaktan, halkını harcamaktan tereddüt etmeyecek yüksek eğitimli kedilerden, Rabbimiz bizi muhafaza kılsın.

    Özet: Vezir gibmiş

    2. Eğlenmek isteyen padişahın biri bir gün, “Kim bana bir yalan söyleyebilirse bir küp dolusu altın vereceğim!” demiş. Yalancılar hemen saraya koşuşturup başlamışlar yalana;
    Biri “Bir kuş, aslanı kapıp yuvasına zütürdü” demiş.
    Padişah:
    -Bunun neresi yalan? Kuş kartaldır, aslan da kuzu kadar minik bir yavru. Kaptı mı zütürür yuvasına tabii.
    Başka biri:
    -Komşu ülkede bir eşeği kral yaptılar!
    Padişah:
    -Ülkenin kralı pencereden bakınırken tacını düşürmüştür. Taç da pencerenin altındaki eşeğin başına geçmiştir. Taç kimin kafasındaysa, kral odur tabii!
    Bir başkası:
    -Padişahım, ben gökyüzüne bir ok attım. Altı ay sonra geri döndü!
    Padişah:
    -Senin ok bir ağacın üstüne düşmüştür. Ağaç sonbaharda yapraklarını dökünce ok da takılacak yer bulamayıp yere inmiştir.
    Böylece padişah her yalana bir bahane bulmuş ve kimse padişaha bu yalandır dedirtememiş.
    Sonra Kayseri’den bir adam gelmiş, padişahın huzuruna çıkmış.
    -Padişahım, senin baban benim babamdan borç olarak bir küp dolusu altın almıştı. Şimdi geri almaya geldim. Yalandır dersen ödülümü ver. Yalan değil dersen, o zaman da borcunu öde bir zahmet!
    ···
   tümünü göster