/i/Başıma Geldi

Hayatta başınıza gelenlerden ibaret değil midir?
  1. 1.
    0
    Bugün bayram. Her zaman ki gibi annem, “git bak bakalım kadınlar mescidini kapısı açık mı, kapısı açık değilse bile kapıyı bir iki kere tıklat hemen koşup gelme, belki içeride birileri vardır. Varsa koş gel hemen haber et bana” Bir kişi tek var dediğimde, olsun dedi. Namazdan sonra o tek kadınla mescitten çıkarken bayramlaştığını gördüm. Öyle hevesliydi ki. Koşup elini öptüm kutladım bayrdıbını. Cebine doldurduğu şekerlerden verdi bana. Ne diye bu kadar şeker yanına aldın deyince “ Olur mu evladım çocuklar gelip kutlarsa şeker verelim sevinsin yavrucaklar” dedi. Kimse gelmedi.

    Bu kaçıncı bayramdır, kimse gelmiyor. Ama annem hep hazırlıklı. Şekerleri her bayram öncesi çıkar, alır. Lokum alır. Bol bol alır. “Ne diye bu kadar aldın” dersem, kızar bana “sus” der “bilmediğin işe karışma.” Tatlı yapar. Bol bol yapar. “Gelen olur evladım” der. “Misafirleri iyi ağırlamak lazım.” Kimse gelmedi. Kaç bayram oldu?

    Bu bayram da elbise almadı kendine. Sorunca “Var benim elbisem” der. Yok. Yemin ederim yok. Kaç bayramdır almıyor? Hiç bilmiyorum. Çalışır. Maaşını almış, “gidip bayramlık alalım sana” dedi geçen sabah. “Önce sana” dedim. “Beni karıştırma. Benim elbisem çok” Hep bunu söyler. “Gömleğin yok, eskidi diğerleri. Gömlek alalım sana. Hem oradan pazara iner şeker, lokum alırız.”

    Gözü hep kapıda. Tatlıları tabağa koymuş bile. Arada bir bana bakar, “aman yaramazlık yapıp yeme o tatlıları, onlar misafirler için. Seninkini ayırdım ama hemen de yeme, belki misafir çocuğu bir tabak daha ister seninkini veririz.” Baktım yüzüne. Gülümsedi. “ Bir şey olmaz. Ben sana bir daha yaparım.” Yemin ediyorum o tatlılar bitmedi ki hiç. Kaç bayram oldu o tatlılar bitmedi?

    Bayram temizliği beraber yaparız. Beni yormamak için “çekil yapamıyorsun” der. Evin her bir yerini temizler, siler. “Temizlik imandandır” der. Bizim evin temiz olduğunu bir türlü gösteremedi. Yemin ediyorum kimse görmedi. Kaç bayram oldu görmediler?

    Biraz evvel çıktı dışarıya. Çok bekledi ama kimse gelmedi. Gözü kapıdaydı. Ara ara daldı uzaklara. Ona baktığımı görünce hemen gülümsedi. Her şeycikleri hazırdı, ikramlıkları hazırdı, çayı bile hazırlamıştı fokur fokur kaynıyordu ocakta. Vallahi hazırdı, gözlerimle gördüm. Biraz evvel çıktı dışarı. Sessizce. Ama gördüm çıktığını. Üzüldüğünü görmeyeyim diye çıkar. Nereye çıkar? Karşıda park var; küçük. Oraya gider. Buradan görebiliyorum onu. Tek. Ara ara dönüp bina kapısına bakıyor, gelen var mı diye. Kaç bayramdır? Bilmem, çok bayramdır gelen yok. Ben alıştım. Kalabalık ailede büyümüş, o alışamadı.

    Biraz sonra kalktı. Yavaş yavaş gözden kayboldu. Nereye gidiyor? Mezarlığa. Mezarlığa bile geç gider sabah birileri gelir diye. Hep tek gider mezarlığa. “Müsaade et bana” der. Yalnız olmak ister orada. Annesi de, babası da orada, yan yana. işte orada yalnız değildir. Misafiri gelmedi ama misafir olacağı yeri çok iyi bilir. Biraz sonra arar beni. “Gel bakalım”. Koşarak giderim mezarlığa. Hep ağlar ama sessiz, ben duymayayım diye. Kaç bayramdır böyle? Bilmem, çok oldu saymadım.

    Çağırmadan, aldığı şekerleri yiyorum şimdi. Tatlılardan da birkaç tabak yedim. Çok oldu ama olsun. Çay doldurdum kendime ama hepsi farklı bardakta. Birileri gelmiş de içmişler gibi. Hiç birini de yıkamadım. Sorunca birkaç kişi geldi derim. Yaptığın tatlılardan, aldığın şekerlerden, lokumlardan ikram ettim. Hepsi çok beğendi, derim. Tatlının tarifini istediler, hiç verir miyim derim. Biraz bir şeyler döktüm yere. Sorunca, çocukları pek yaramazdı. Hiç durmadılar sonunda döktüler. Annesi de özürlerini iletti, derim. Seni göremeyince üzüldüler derim. Bir daha gelecekler derim. Seni görmek için. Gelecekler mi? Bilmem, hiç gelmediler ki…
    ···
   tümünü göster