/i/Tespit

  1. 1.
    +3 -2
    Kazım Karabekir şöyle anlatıyor Mustafa Kemal’in Tuğgeneralliğe yükseltilmesini (1 Nisan 1916):
    – 10 Temmuz 1923 Ankara istasyonundaki binasında Fırka nizamnamesini müzakereden sonra Gazi ile yalnız kalarak hasbihallere başlamıştık.
    Dini ve namusu olanlar aç kalmaya mahkumdurlar, dediler. Kendisini hilafet ve saltanat makdıbına layık gören ve bu hususlarda teşebbüslerde de bulunan, din ve namus lehinde türlü sözler söyleyen ve hatta hutbe okuyan, benim kapalı yerlerde baş açıklığımda latife eden, fes ve kalpak yerine kumaş başlık teklifimi hoş görmeyen Mustafa Kemal Paşa, benim hayretle baktığımı görünce, şu izahatı verdi:
    Dini ve namusu olanlar kazanamazlar, fakir kalmaya mahkumdurlar! Böyle kimselerle memleketi zenginleştirmek mümkün değildir. Bunun için önce din ve namus anlayışını değiştirmeliyiz. Partiyi bunu kabul edenlerle kuvvetlendirmeli ve bunları çabukça zengin etmeliyiz!
    Aynı hatıraları Uğur Mumcu “Kazım Karabekir anlatıyor…” ismiyle neşretmişti… Oradaki ifade şöyledir:
    Bunun için önce din ve namus telakkisini kaldırmalıyız. Devam edelim:
    Kazım Karabekir 14 Ağustos 1923 tarihinde Türk Ocağı’nda verilen bir çay ziyafetine gitmeden önce bilgileri işittiğini bildiriyor:
    Gazi Kur’an-ı Kerim’i bazı islamlık aleyhdarı züppelere tercüme ettirmek arzusundadır. Sonra da Kur’an-ın Arapça okunmasını namazda bile yasaklayarak bu tercümeyi okutacak! Ve o züppelerle işi alaya boğarak, güya Kur’an-ı da, islamlığıda kaldıracaktır!”
    Akşam M. Kemal’e bu konudaki itirazlarını bildirince olanları şöyle anlatıyor:
    M. Kemal Paşa beyanatıma karşı hiddetle bütün içini ortaya döktü:
    Evet Karabekir; Arapoğlunun yavelerini Türkoğullarına öğretmek için Kur’an-ı Türkçeye tercüme ettireceğim ve böylece de okutacağım. Ta ki budalalalık edip aldanmakta devam etmesinler!…
    Şüphe yok ki, yakın günlere kadar Kur’an-ı ve peygamberi her yerde medh ve sena eden ve hatta hutbe okuyan bir insandan bu sözleri beklemek herkese eza veriyordu.”
    Kazım Karabekir’in hatıralarında şu satırlarda dikkat çekiyor:
    19 Ağustos Pazar akşamı, Mustafa Kemal ve ismet Paşalar-Latife hanım ile birlikte bana akşam yemeeğine geldiler. Keçiören’e giderken sağ tarafta kubbeli köşk denen mevkide, bol suyu ve büyücek havuzu olan bir köşkte kira ile oturuyordum. ismet Paşa Lozan’da iken M. Kemal Paşa, Latife Hanım ile birlikte bir kere daha bana akşam yemeğine gelmişlerdi. Münakaşayı ismet Paşa ile ben yaptım. M. Kemal Paşa sükunetle bizi dinledi. M. Kemal Paşa Lozan’dan da aldığı hızla, ne iktisat Kongresi’nin, ne de Heyet-i ilmiye’nin hazırladığı programlara ilgi göstermeyerek müthiş bir inkılâp hamlesi teklif etti:
    “Hocaları toptan kaldırmadıkça hiçbir iş yapamayız. Bugün kü kudret ve prestijimizle bugün bu inkılâbı yapmazsak, başka hiçbir zaman yapamayız.”
    ilk Fethi Bey grubundan sonra da M. Kemal Paşa’dan işittiğim bu yeni inkılâp, zihniyetini ismet Paşa bir çırpıda tamamlıyordu. Aradaki zaman fasılaları kendiliğinden ortadan kalkarak, bu üç şahsiyetin üç maddelik programları kulaklarımda tekrarlandı:
    1- islamlık terakkiye manidir.
    2- Arapoğlu’nun yavelerini Türklere öğretmeli.
    3- Hocaları toptan kaldırmalı!
    ···
   tümünü göster