/i/Başıma Geldi

Hayatta başınıza gelenlerden ibaret değil midir?
  1. 1.
    +4 -1
    Beyler öncelikle anlatacaklarım tamamen doğrudur. Ben lise son öğrencisi bir panpanızım. Sebebi ise 1 yıl hazırlık okumuş olmam. Hazırlık yok demeyin askeri lisede vardı. 2012 girişli kuleli askeri lisesi öğrencisiydim. Prim için değil insanların gerçekleri görmesi için atıyor olmam. Asker olarak içinde bulunduğum 15 temmuz gerçeklerini tamamen anlatacağım. Birşey olursa hakkınızı helal edin 4 yıldır beraberiz. Başlıyorum:

    Öncelikle 14 temmuz günü bizim 1 üst sınıfların mezuniyet töreni vardı. Okulda herşey normaldi. Törene genel kurmay başkanı olacak herif de çağırıldı ama gelmedi. Kara kuvvetleri komutanı ve altındaki herkes geldi. Tören bitince bütünlemeye kalmayan bütün öğrenciler evlerine gitti yaz tatili için. Ben bütünlemeye kaldığım için okulda kaldım. Komutanlarda gitti. Tabi biz öyle sanıyorduk. O akşam yakın arkadaşımla okulun yan tarafındaki "yazlık bahçe" denilen okulun sivil restoranına gittik. Okulun eski ve yeni komutanı, tabur ve bölük komutanları, kara kuvvetleri komutanı oradaydı. Bir bölük komutanı ise (bnb. Ahmet taştan) oraya gitmemiz serbest olmasına rağmen bizi oradan kovaladı. Hiçbirşeye anlam verememiştik. Neyse. Biz normal kantine gidip birşeyler aldık ve bir bankta oturup yemeye başladık. Okul çok hareketliydi. Normalin aksine akşam olmasına rağmen çok fazla rütbeli vardı. Mezuniyet olduğundandır diye düşündük. Koğuşumuza gidip yattık. 15 temmuz sabahı kalktığımızda ise herşey normal gözüküyordu. Kara kuvvetleri komutanı gitmişti. Bütünleme kurslarına girdik. izne gitmiş arkadaşlarımızdan haber geldi: "Kanka okulda kokteyl varmış bütün istanbulluları çağırıyorlar. Durum nedir? Gelelim mi?" Biz çoğuna boşver gelme dedik. Saat öğleden sonra 2de geldiler. Yaklaşık 370 kişi olmuştuk. Öğretmen subaylara kokteyl hakkında hiçbirşey söylenmemiş. Sorduğumuzda muvazzaf subaylar bize "Okul komutanı değiştiği için uğurlama amaçlı muhteşem bir gösteri olacak ve bu günü hayatınız boyunca unutamayacaksınız" dediler. işin garip yanı: normalde çok büyük suç olan akıllı telefonlar serbestti. Bizi sürekli ertelendi ertelendi diyerek akşam 7:30a kadar oyaladılar. Akşam o saat geldiğinde ise kamuflaj kıyafetlerini giymemizi ve kokteyle öyle katılacağımızı söylediler. Biz baya direndik komutanım ne gerek var sivil katılalım diye. Fakat hayır dediler. Mecburen giydik. Daha sonra cephanelikten boş şarjörlü g3 silah ve hücum yeleği almamızı emrettiler. Aldık ve içtima alanına yöneldik. Bu sırada ortalık baya karışmıştı. Askerler tam teçhisatlı fakat şarjörsüz şekilde okulun araçlarına bindirilip dışarı gönderiliyordu. içtima alanına gelince bizi manga manga yaptılar. Sonradan çağırılan 12. sınıflar ile 400 kişi olmuştuk yaklaşık. Alt sınıflardan mangaları oluşturup başlarına 11 ve 12. Sınıfları komutan olarak atadılar. 11. Sınıfların yarısı ise okulu korumak üzere okulda kalacaktı. Ben de bir mangada komutandım. Arkadaşlar arasında galiba darbe oluyor muhabbeti dönmeye başlamıştı ama inanmıyorduk. Öğrenci grup komutanı ateşli bir konuşma yaptı ve manga manga okuldan çıkmaya başladık. En öndeki manga bizimkiydi. Arkadan polis ekipleri yetişti ve komutanımız polisin de bizle beraber olduğunu söyledi. Polislerle birlikte tek sıra halinde kandilliye doğru ilerlemeye başladık. Bu sırada yolda bize bölük komutanı "çok fazla bomba ihbarı aldık ve sıkı yönetim ilan edildiğini sivillere söyleyin" dedi. Polis ise komutana "komutanım bize darbe olduğu söylendi ve o yüzden geldik. Darbe olduğu için sizin emrinize girdik." dedi. Bu şekilde, polislerle sohbet ederek baya yürüdük ve küçüksu'ya ulaştık. Henüz ortalık çok sakindi ve insanlar günlük rutinlerine devam ediyordu. Arabaları çevirip "sıkı yönetim ilan edildi. Evlerinize gidin" dedik ve birkaç kişi araba bagajından "darbeye karşıyız" pankartı çıkardı. Bölük komutanıma baktım ve bana "galiba oyuna geldik gibimgibibise" dedi. O an o gecenin nasıl cehenneme döneceğini anladım. 5 dakika geçmeden bıçaklı, silahlı, sopalı siviller bize saldırmaya başlamıştı ve ortalık savaş alanına döndü. Kendimizi korumak için dipçikle karşılık veriyorduk ama çok fazlalardı. Derken yukardan, fsm köprüsünden silah sesleri gelmeye başladı. Biz zar zor bir çıkmaz sokağa girdik ve yaklaşık 3-4 dakika sonra sedyede birini getirdiler. Kim olduğuna bakınca donup kaldım. Bizim kantinci er kurtuluş abi boğazı kegib bir şekilde yatıyordu. En önde bölük komutanımız darbeden haberimiz olmadığına sivilleri ikna etmeye çalışıyordu. Onun yanına gittim ve ben de biraz ikna etmeye çalıştım. Ama bir tane sakallının bana doğru salladığı levyeyi farkedince hemen refleks olarak tüfeğimle engellemeye çalıştım fakat kevye tüfeğin üstünde kayıp avuç içimi deldi. O acı ve sinirle o arkadaşa dipçikle var gücümle vurdum. Yerden tam kalkacaktı ki bir silah sesiyle ayağının koptuğunu gördüm. Bizim öğrenci grup komutanı bacaklara sıkarak geliyordu. Birkaç askerle birlikte gelip bölgedeki sivilleri boşalttılar. Bu sırada kavacık tarafından polislerin bize ateş ederek geldiğini gördük ve okula doğru koşmaya başladık. Gece 3:30 gibi okula varmıştık. Hemen tepedeki 11. sınıf binasına gidip girdik ve barikat kurup komutanların verdiği 2 dolu silahla sabaha kadar sırayla nöbet tuttuk. Sabah olunca öğrenci grup komutanı hemen okulu terketmemizi söyledi. Tabur komutanımız ise büte kalanların okulda kalmadını ve derslerin devam edeceğini söyledi. 10 dk sonra tabur komutanının odasına gittiğimizde kaçtığını farkettik. Okulda sadece okul komutanı, 2 tane öğretmen subay ve biz vardık. Öğretmen subaylar nöbetçi oldukları için okuldaydı ve gece boyunca habersizce uyumuşlardı. Sabah okulun etrafını polis sardı ve teslim olmamızı istedi. Bizim okul komutanı kapıda komserle sohbet ediyordu ve öğrencilerin suçsuz olduğunu anlatıyordu. Biz de içerdeki pastanede haberleri izliyorduk. Haberlerde bizim şuanda polisle çatıştığımız söyleniyordu. Okul komutanı daha sonra polise "o yalan haberler düzeltilsin, ben kapıyı açıp teslim olacağım. Çocukları da bırakırsınız eve giderler." dedi. Polis "tamam. Aradık kanalı. Düzeltecekler." dedi. Okul komutanı ise bize "skın benden habersiz birşey yapmayın" deyip odasına gitti. Biz de koğuşa gidip batak oynamaya başladık. Bu sırada bizim öğrencilerden birkaçı gidip polislere kapıyı açmış. Gelip bizi aldılar. "Evlerinize bırakacağız" dediler ve otobüse bindirdiler. Daha okulu terketmemiştik ve dışarıda öfkeli kalabalık bizi bekliyordu. Polisler önce çevik kuvvet şubesine gidip ifade vereceğimizi ve 1-2 saat içinde çıkacağımızı söyledi ve yola çıktık. Daha okuldan çıkarken siviller otobüse taş ve sopalarla saldırdılar. içerde çok yaralanan oldu. Ve atlatıp üsküdar çevik kuvvete vardık.

    Okuyan yoksa boşuna yazmıyım. Asıl eğlence şimdi başlıyor. Rez alın
    ···
   tümünü göster