Bu konu hakkında 4 temel görüş öne sürülüyor.
1-Büyük donma
2-Büyük çökme
3-Büyük değişim
4-Büyük parçalanma

Dünya ,eğer sıra dışı başka bir şey olmazsa, Güneş kızıl dev evresine geldiğinde Güneş tarafında yutulacak.Daha sonra Güneş Sistemimiz ve Güneş yok olacak.Bunlar sadece 1 yıldız ve birkaç gezegeni ilgilendiriyor.Peki ama evren nasıl yok olacak?
Mevcut fizik bilgimizle çok fazla bir şey bilemiyoruz.Ancak bir kaç öngörüler var bu konuda.Bunlardan ilki şöyle:




Bu termodinamiğe dayanan bir yaklaşım.Evren giderek genişliyor.Bu da ısının daha fazla alana yayılması demek.Isı daha fazla alana yayılırsa sıcaklık gittikçe düşer ve bu tüm evrenin sıcaklığı aynı olana kadar devam eder.Sıcaklığın aynı olması demek ısı değişiminin olmaması anldıbına geliyor.
Evrende her şey ısı farkının varlığıyla çalışır.Örneğin bir arabanın motorunun çalışması için motorun iç sıcaklığının dış sıcaklığından fazla olması gerekir.
Durum böyle olunca tüm evren ölü durumda olacak.Tüm yıldızlar, gezegenler.Böylece evrenin sonu gelecek.




Einstein evrenin sürekli genişlediğini düşünüyordu.Ama evren hep böyle genişlemeye devam mı edecek?
Bunun cevabı evrende yeterli madde olup olmamasına bağlı.Eğer evrende yeteri kadar madde varsa bunlar çekim kuvveti oluşturacak ve evrenin genişlemesini yavaşlatacaktır.Eğer yeterli değilse evren sürekli genişleyecek ve 1. teori olan "Büyük Donma" ile yok olacak.
Bilim insanları evrende bunun için çok fazla madde olmadığını düşünüyor ama yapılan araştırmalar evrenin genişleme hızının giderek arttığını gösterdi.işte burada "Karanlık Enerji" devreye giriyor.Bilim insanları evreni bu maddenin genişlettiğini düşünüyor.Ancak bu enerji hakkında pek bir şey bilmiyor.Evrenin %70'ini bu enerjinin oluşturduğunu düşünülüyor.
Bunun kanıtlanması Büyük Çöküş senaryosunun gerçekleşme ihtimalini azalttı ve Büyük Donmanın ihtimalini artırdı.




Saf suyu tertemiz bir cam bardağa koyup sıfırın altı bir dereceye kadar soğutursanız su donma noktasının altında bile süper soğuk bir halde sıvı olarak kalmaya devam edecektir. Suda herhangi bir parçacık olmadığı ve bardakta da pürüz bulunmadığı için buzun oluşması mümkün olmayacaktır. Fakat bardağa bir tane buz kristali bıraktığınızda su hızla donacaktır.
Kuantum fiziğine göre, tümüyle boş bir vakumda az miktarda da olsa enerji vardır. Fakat daha az enerjisi olan başka bir vakum daha olabilir. Eğer bu iki vakum karşılaşırsa, ikinci vakum baskın gelecek ve ilkinin yerine geçecektir. Yani ilk vakum, daha az enerjili vakumun bir ‘baloncuğu’ baş gösterinceye kadar varlığını sürdürecektir.
Evrenimizi bu balonlardan ilki gibi düşünürsek, kuantum fiziğine göre eğer daha düşük enerjili bir vakum var ise, onun bir baloncuğu bir gün evrende bir yerde ortaya çıkacaktır.
Bu baloncuk ışık hızına yakın bir hızda genişleyeceği için geldiğini göremeyeceğiz bile, ancak eninde sonunda evrenimiz yok olarak yerini bu yeni evrene bırakacak. Bu Büyük Değişim'de insanlar, gezegenler ve hatta yıldızlar yok olacaktır. Bu değişimin ardından karanlık enerji de muhtemelen farklı hareket edecek, evrenin genişlemesini hızlandırma yerine evreni kendisine çekerek Büyük Çöküş'e yol açabilecektir.




Karanlık enerjinin ilginç bir özelliği var.Evren genişledikçe madde geniş bir alana yayıldığı için yoğunluğun azalması gerekir.Ama evrenin yoğunluğu hep sabit kalıyor.Çünkü evren genişledikçe karanlık enerjinin miktarı da artıyor.Bu teori "Ya olur da karanlık enerji evrenden daha hızlı büyürse?"işte o zaman madde kendi evrenine sığamaz ve içindeki her şeyle birlikte patlayıp yok olur.Bu teoriyi öne süren Robert Caldwell teorinin saçma olduğunu kendisi de kabul ediyor.
Bu teorinin mümkün olmadığı kanıtlanamadı.Yani bu da olasılıklar dahilinde.