/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 1.
    0
    Bir gün teneffüste hoşlandığı kıza:” Seni seviyorum” demek geldi içinden. Dedi de. Ama kız ağlamaya başladı. Hatta kendisini öğretmene şikayet etti. Tabii ki dayak yedi öğretmenden.Çok üzülmüştü. Durumu düzeltmek için kızın yanına gitti, özür diledi ve: ” Tamam seni sevmiyorum” dedi Ama kız buna da ağladı. Yine şikayet edildi, yine dayak yedi, yine anlayamadı neler olup bittiğini. Şu kızlar da garipti doğrusu.

    Okul dışındaki kızlara yöneldi ilgisi. Yaşça büyük, tecrübeli abilerle gezmeye başladı. Çok şey öğrenebilirdi onlardan. Öğrendi de. Caddelerde gezip, gelen geçen kızlara laf atmaya başladı.” Üf abi şu kıza bak, çok güzel.”” Hakkatten Hüseyin ne kız bee.”” Sana bakıyo oğlum, asıl şuna.”” Yok abi şu gelene asılayım. Baksana o daha hoş. Değil mi Ali abi?”Değildi maalesef. “Daha hoş” deyip laf attığı kız, Ali abinin kız kardeşiydi. Birkaç küfürle paçayı kurtardı. Sahipsiz kızlara asılmak iyiydi, sahipliler ise bacımız olurdu. Ama sahipsiz dediklerimiz de bizim gibi birilerinin ablası ya da kardeşi değil miydi? Acaba şu an ablasına kim nerede laf atıyordu? iğrendi bu çifte standarttan. Çözemedikçe çözülüyordu. Çok kızla çıkmak makbuldü arkadaş çevresinde. Popüler bir delikanlının fazla kız arkadaşı olmalıydı. Ama kızların erkeklerle fazla çıkmaları iyi değildi. ” Kaşar” damgasını yerlerdi. Peki o zaman erkekler kiminle çıkacaktı ki?Mesela kendisinin kız arkadaşlarıyla gezmesi anne babasının hoşuna gitmişti. Ama ablasının bir erkekle çıkması evdekilerin en büyük korkusu idi. Kendisine bir kız telefon edince, “Aslan oğlum” diyen bakışlar gezinirdi üzerinde. Ama ablasını bir erkek ararsa evde kıyametler kopardı. “Bu tutarsızlıklar beni deli edecek” diyordu içinden. Sonunu hissetmişti sanki.

    Kur’an okumanın ve ondaki emirlere uymanın çok güzel olduğunu öğrenmişti lise yıllarında. Anne babası Kur’an okumazlardı ama ” Okumak lazım iyidir” derlerdi. ” Okumak lazım iyidir ” derler, ama okumazlardı. Normaldi artık bu çelişkiler, pek üstünde durmadı.O, okudu etkilendi. Namaza başladı. Kızlarla mesafeli olması gerektiğini de öğrenmişti. Kız arkadaşlarıyla samimiyetini azalttı. Bira içmez oldu. TV izlemedi, sohbetlere gitti. Bir gün, anne babasını fısır fısır konuşurken gördü. O akşam babası onu karşısına alıp konuşmaya başladı. Bir problem olduğunu anlamıştı. Bir problem olmasa babası onunla konuşmazdı çünkü, ancak bir problem varsa konuşurdu. Sonunda babası dilinin altındaki baklayı çıkardı.” Evladım, aşırı gitme. Namazını da kıl, gereğinde bara pavyona da git Kur’an da oku, kızlarla gezip içki de iç. Dengeli yaşa.””Nerede yazıyor bu denge baba?” diye sordu. Babası sinirlenip işte burada yazıyor ve avucunu gösterip yanağına okkalı bir tokat yapıştırdı. Ağlamıyordu artık. Etkileniyormuş gibi yapmaya çalışıyordu. Ama direnci zayıflamıştı. Kur’anı da namazı da bıraktı.

    Evlerinde televizyon hep açık dururdu. Bazen açık-saçık programlar olurdu. Spiker: “Şok şok! Şu rezilliğe bakın!” diye ekranı inletirken bir yandan da o rezillikler en ayrıntılı biçimde gösterilirdi. Babası da hem onları seyreder, hem de: “Tövbe tövbe! Başımıza taş yağacak, şunların yaptıklarına bakın” derdi. “Baba başka kanala geçelim” deyince de, “Biraz bakalım canım meraktan izliyorum zaten, neler olup bitiyor bilmek lazım” diye cevap verirdi. Babasının bakışlarında merak denilemeyecek garip bir pırıltı olurdu oysa. Hüseyin farkındaydı bunun.

    Lise son sınıfta siyasetle ilgilenmek ama aşırı gitmemek gerektiğini öğrendi, nasıl olacaksa?Ve haber programlarını izlemeye, gazetelerdeki köşe yazılarını okumaya başladı. Bir çok şey öğrendi, özellikle dış politika konusunda. Batılı olmak lazımdı. Batılılar bizden üstündü.Yok hayır biz en üstündük. Sadece biraz geri kalmıştık. Ama en güçlü, en akıllı bizdik.Bu millet adam olmazdı. Biz batılıları seviyorduk ama onlar bizi sevmiyordu. Onlar bizi sevmediği için biz de onları sevmiyorduk. Ama onlar gibi olmalıydık yine de.Sevmeliydiler bizi, biz onları sevmesek de. Hele Yunanlılar bize iyice düşmandılar. Biz de onlardan nefret ederdik. Hep savaşmış, hep yenmiştik onları. Ama aslında kardeştik. Bazen bizden korktukları söylenirdi. Sinirlendiriyordu bu bizi. Bizden neden korksunlardı ki? Fazla sinirlenirsek canlarına okurduk biz onların. Korkmasınlardı bizden.

    Araplar ise zaten oldum olası bizleri sevmezlerdi. Biz de onları hiç sevmezdik. Ama onlar bizi neden sevmiyordu ki? Biz onları hep sevmiş, iyilik yapmış değil miydik? Oysa onlar bize hep kötülük yapmak istiyorlardı. Bizi sevmeleri lazımdı. Ama bizim onları sevmememiz lazımdı.
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster