/i/Dertleşme

Derdini anlatmayan derman bulamaz..
  1. 1.
    +81 -4
    Saf sevgi nasıl olur? Anlatayım azizim.

    Sene 2010 ekim veya kasım ayıydı. Lise 2 öğrencisiyim. Sınıfın en yalnız en dışlanmış üyesiyim. Dışlandım biraz kendi ezikliğimden biraz sınıftakilerin kahpeliğinden helal etsinler haklarını yinede. Aslında sıcak kanlı çabuk arkadaş edinen bir tipim. Severim insanları, severdim yani. Bölümler seçildi, sayısal sınıftayız. E her zamanki halim sıcak sevecen davranıyorum kimseyi kırmıyorum. Sınıfın popülerleri var tabi hazmedemiyorlar bu tavırlarımı göz onların üstünde olmalı. Uğraştılar benle örselediler. Ses çıkarmadım saldım meydanı bunlara kestim diyaloğu. En yalnız hissettiğim zamanlardı. En önde tek başımayım. 29 kişi sınıf. Herkesin bir arkadaşı var. Ben tek başımayım. Ha şikayetçi misin dersen değilim vallahi. Ben kendisiyle konuşabilen, kendisiyle hasbihal edebilen biriyim. Kolay değildir kendinle konuşmak dürüst olamazsın çoğu zaman ama ben dürüstüm. Hem de derste telefonum çaldığında "annem arıyor hocam çıkabilir miyim?" demek yerine "akşam halı saha yapacağız onun için arkadaşlar arıyor hocam" diyecek kadar dürüstüm belkide salak sen karar ver. Bu dürüstlüğüm doğasına ters geldi insanoğlunun tabi. Her neyse konuya gelellim. Ben bu kadar yalnızken resmen gökten ışıklar içinde gelecek bir arkadaş beklerken o sınıfın kapısından girdi. Perşembe günü 2. derste edebiyat hocası getirdi onu bana. Arkadaşınız başka bir okuldan nakil geldi dedi. Kafamı kaldırıp bakma gereği duymadım. Sonra geç otur dedi hoca. Tabi gitti ilk gördüğü boş yere oturdu. Sınıf başkanının yerine. Sınıf başkanı ayakta olduğu için orayı boş sandı garibim. Sonra tek boş yer benim yanım olunca geldi tabi yanıma oturdu. Ben insanlara soru sormayı sevmem isterlerse anlatırlar. Hoşgeldin dedim sadece. Hoşbulduk dedi. Çok çekingen sayılmazdı. Hocalarla ilgili sorular sordu. Dilimin döndüğünce yanıtladım. Çoğu hoca değişmişti zaten bende yeni tanıyordum. Birazda derse ilgisizdim, umursamıyordum hocaları. Dedim ya ben sormam isterse anlatır insanlar. Nedense hepte anlatırlar. Her aramızda kalsın değişlerinde hatırlatırım hafızamın ne kadar zayıf olduğu çoğu zaman okul bitmeden unutmuş olurum zaten. Anlattı ne yaşadıysa. Okulu neden değiştirdiğini, eski okulunda neler yaşadığını, eski arkadaşlarını... Herşeyi anlattı bende dinledim. Saygısızlık etmem, dinlerim O zamanlar sınıf başkanına aşıktım. Hatta onu başkan yapanda bendim diyebilirim. Adaylık için ikna edip bütün kızları örgütledim. Seçildi. Nedendir bilmem ama ne zaman birine karşı birşey hissettiğimi fark etsem o eski yakınlığımız kaybolur daha resmi daha katı bir kişiliğe bürünürüm. Korunma refleksi mi denir yoksa düpedüz ahmaklık mı bilmem ama her zaman oldu ve olmaya devam edecek. Neyse ben baya seviyorum kızı. Evine gittiği yoldan gidiyorum tesadüfen karşılaşırız diye çocukluk işte gidiyorum ama bi kere bile karşılaşmadım onunla. Bu arada o zaman için yakın arkadaşlarımdan biri eşit ağırlık sınıfında o kızın kendisine ilkokuldan beri aşık olduğunu ama kendisinin kızla sürekli bu durumu kullanarak eğlendiğini söyledi. Başımdan kaynar sular döküldü. Sindirmeye çalıştım yapamadım kıza karşı daha soğuk ve sert davrandım. Bir gün arkadaşım dediğim gavat bizim sınıfa geldi. Kızın elini tuttu. Ben göz ucuyla seyrediyorum olanları. Sonra yeni görmüş gibi yanlarına gidip naber napıyonuz? falan dedim. Kızın gözlerinin içi gülüyordu azizim. Biz dedi arkadaş müsvettesi biz 1 haftadır beraberiz dedi. Kıza baktım başını salladı onayladı. Hayırlı olsun dedim. Hayırlı olsun... 2 hafta sürmedi tabi beraberlikleri dedim ya oynuyor kızla karaktersiz. Ben nasıl unuturum sindiririm tribine girdim göüzüm hiçbir şey görmüyor o sıra. Unutuluyormuş. Sonra sıra arkadaşımı fark ettim. Sürekli konuşuyor dertleşiyorduk. Dertleşme dediysemde o anlatıyor ben dinliyorum. Malatyalı bir sevgilisi varmış eski okulunda, müdür bunları beraber görmüş bahçede bir kaç defa. Görmüş dediğimde tenefüste bankta oturma falan. pekekent müdür kızı yaftalamış ailesine kızı okuldan almaları için baskı yapmış canından bezdirmiş kızıda ailesinide. Ayrılmış bizim okula gelmiş. Mutsuzluğu belliydi her halinden ben teselli ediyordum çoğu zaman sanki çok umrumdaymış gibi. Gel zaman git zaman bağı koptu eski okuluyla. Sevgilisinden ayrıldı. Bizde zamanla samimi iki dost olmuştuk ya da ben öyle olsun istedim bilmiyorum. Sınıftaki diğer kızlarla da kaynaştı. Benimle uğraşan kahpelerde dedikodumuzu yapmaya başladı. Güya ben kıza ağır yavşıyormuşum falan. Bir kızla bir erkeğin arkadaş olamayacağını düşünen yobazlardı çoğu. Kızlarda kıskanıyordu arkadaşlığımızı. Çoğu zaman benim yanımdayken onu yanlarına çağırırlardı. Benim yanımdan geçerken beni tersleme çabasına girerlerdi. Umursanmayan insanlar dikkat çekmek için herşeyi yapabilirlermiş o zaman anladım. Her geçen gün daha çok tanıyordum kızı birbirimize nazımız geçiyor şakaları kaldırabiliyorduk. Çizgimi biliyordum yasak bölgelere girmiyordum muhabbet ederken o benim için aynısını yapıyordu ki benim yasak bölgem daha çoktur. Nerdeyse hayatımın her anı paylaşılması yasak anılardı. Hayatımda ilk defa birinin yanındayken iyi hissediyordum. Mutluydum yani. Okuldan nefret eden ben, haftasonlarından nefret eder oldum. Hemen her dakika onunla konuşmak istiyordum. Haftasonları facebooktan mesajlaşırdık. 0.facebook yeni çıkmıştı hatırlarsın. Konuşuyorduk ama ben bir yandanda kendimi kaptırmaktan aşık olmaktan ölesiye korkuyordum. Engel olamadım kendime aşık oldum. Ama artık korkmamayıda öğrenmiştim ilk defa birinin yanında huzurluydum, güçlüydüm. Gel zaman git zaman 2. dönemin ortasına geldik. Hayatımda en çok korktuğum anı yaşadım. O anı yaşattı bana ve duygularımdan emin olmamı sağladı bir yandanda aslında. Çarşamba günü 2. ders resim dersiydi sınıf olarak pek takmadığımız bir ders. Hocanın canına tak etmiş olacak geldi bir dünya nutuk çekti. O sırada sıra arkadaşım, dostum, meleğim fenalaştı. Yarı baygın sıraya yatırdık. Ellerim titriyor birşey olamasın diye dua ediyordum. Müdür yardımcısı geldi. Abisini çağırmamı istedi benden. Abiside bizim okulda çift dikiş bizimle aynı dönemdi yani. Sınıflarına koştum yoklardı. Beden dersleri varmış. Ciğerim yokmuş gibi koştum buldum abisini fenalaştı dedim. Koştuk beraber yanına o sıra ambulansta geldi zaten alıp zütürdüler. En dehşetli günümdü o gün. Düşün azizim hayatının gidişatını etkileyen birini kaybetme ihtimalin oluyor bir anda. Aklını oynatır insan. Aldılar, zütürdüler. Onun arkasından yarım kalan poğaçasına ve ayranına baktım gözlerim büyüyordu ağlayamıyordum. Öğleden sonra beden dersimiz vardı. Hoca serbestsiniz eddikten sonra saha gittim. Kafamı dağıtmam gerekiyordu ama ölü gibiydim. Sahaya girmemle suratıma topu yemem bir oldu. Sendeledim duvara yaslandım. Sonradan çok yakın arkadaş olacağım sınıftan bir arkadaş koluma girdi. Elimi yüzümü yıkayıp sınıfa zütürdü. Beni orda yalnız bıraktı. Ağlamaya başladım. Canım acısı toptan değildi. Onu düşünüyordum. Ya bişey olursa diye yarım saatten fazla ağladım. Hiç o kadar ağlamamıştım. Sonra birşey oldu bilmiyorum. Bir his bir rahatlama sanki bir melek kulağıma o iyi diye fısıldadı. Ayağa kalktım. Yüzümü bir kez daha yıkadıktan sonra dışarı çıktım. Garip bir mutluluk vardı içimde. Biliyordum o iyidi birşeyi yoktu. Günü bitirdim. Eve geldim. En yorucu günümdü. Kabus bitsin diye hemen uyudum. Ertesi gün okula gittim hep geç kalırım. Ben kapıdan girdiğimde sırada oturuyordu. Derin bir oh çektim. Dünyanın en güzel gülümsemesi vardı yüzünde. Dünyanın en masumu oydu sanki. O hali hafızamdan asla çıkmayacak.
    ···
   tümünü göster