Sözlükte bi kaç entryde mount blade konusu açılmış ben de bi yaşadığım şeyleri hikaye gibi yazayım dedim.

Yıllar önce bir çadırda doğmuşum. Ailem bir bozkır göçebesiydi. durmadan yer değiştiriyorduk. Çocukken bir kalenin lordu himayesinde yaşamaya çalışıyorduk. Kaleye göç ederken annem ölmüş babamsa hastalanmıştı. Zar zor geçiniyorduk. Ben ise her zaman sokaklarda kavga ediyordum. genelde dayak yiyen ben olsam da kendimi ezdirmiyordum. ben bir sokak çocuğuydum. Büyürken hayat zorluklarını da yanında getirdi. Babam öldü ve ben bozkırlarda dolaşmaya ve hayatı öğrenmeye başladım. Gençken kaçak bir avcı olarak hem avlanıp hem yerel lordun köpeklerinden kaçıyordum. Ara sıra yakalanıp zindana atılıyordum ve şişko gardiyanın tacizlerine uğruyordum. Zaman böyle akıp giderken dünya gözüme farklı görünmeye başladı ve daha önce başkalarının yaptıkları şeyleri takip ederek değilde kendi ayak izlerimi oluşturarak bir hayat sürmeye karar vermiştim. Buna sebep olan en büyük etken de tabii ki yolculuk tutkusuydu.