/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 1.
    +42 -1
    HASAN KUNDAKÇI -NAMI DEĞER TAMBURALI PAŞA

    Abd'li Generalin Ben Onunla Asla Asla Aynı Tatbikata Katılmam
    O Bizim Başımıza Sıkar
    dediği Komutan..

    ingiliz Albay ve Birleşmiş Milletler Barış Gücü Generalini Odasından Kovup, ingiliz Komutanı nın Karşısında ingiliz Askerlere Sümüklü diyen Komutan... !!!

    14 Ağustos 1996'da KKTC topraklarında Türk Bayrağını yere indirmeye çalışan Rumun başına geleni ve Türk destanı;

    "11 Ağustos 1996 yılında yolculuğa Batı Almanya'dan başlayan; Batı Avrupalı, Rum ve Yunanlı motogibletliler Kıbrıs'ta sınırları delip, Türk topraklarına girerek, Türk bayrağını indirip yerine Rum bayrağı çekeceklerini açıklıyorlar.

    Motogibletlilere Rum-Yunan Ortodoks kiliseleri destek veriyor. ABD Büyükelçisi de iki günde bir Hasan Kundakçı Korgeneral'e gelip,
    "Motogibletliler sınırınızı geçip bayrak direğinize bir bez parçası (Rum bayrağını kastediyor) asacaklar, bundan bir şey olmaz" diyor.

    Kundakçı Paşa da ABD Büyükelçisine, "Öyleyse Rauf Denktaş Bey'den izin alın, ben sessiz kalayım"diyerek onlara zekice bir tuzak kuruyor.

    Fakat bu tuzağa düşmeyen Büyükelçi de diyor ki; "O zaman KKTC'yi tanımış oluruz". Bunun üzerine Kundakçı Paşa, "O halde bizi zorlamayın. Bizim sınırımızı geçmeye kalkan kim olursa olsun kurşunlarım. Onun için sakın sınırda bulunan bayrak direğine çıkıp Türk Bayrağı'nı indirmeye ve Rum bayrağı çekmeye yeltenmesinler"
    çıkışını yapıyor.

    Hasan Kundakçı Paşa, Türk askerlerine şunu söylüyor;
    'Eğer sınırlarımızı bir kişi geçer, Bayrağımızı indirirse ben
    Türkiye'ye dönmem, dönemem. Alnıma tabancayı dayar, dokunurum tetiğe'.

    11 Ağustos 1996 günü, işin ciddiyetini anlayan motogibletlilerden en az yarısı bu işlerden vazgeçiyor, ortada sadece Rum ve Yunanlılar kalıyor.
    14 Ağustos 1996 günü 35-40 fanatik Rum ve Yunanlı, hududumuzu delip Bayrağımızı indirmeye kalkınca, bayrak direğine tırmanan bir Rum, Türk Bayrağına dokunamadan tek kurşunla yere indiriliyor. Bu fanatiklere
    destek veren iki ingiliz askeri de kalçalarından vuruluyor.

    Korgeneral Hasan Kundakçı anlatır:
    - Olaydan on dakika sonra odamda oturuyordum, BM Barış Gücü Komutanı Tuğgeneral ve BM Kurmay Başkanı ingiliz Albay geldi:
    - Sayın Generalim, çok kötü şeyler oldu. Bayrak direğine çıkan bir kişi öldü ve iki de ingiliz askeri kalçasından yaralı.
    - Onlara dedim ki; 'Sizi kaç gündür uyarıyorum. Bu işe mani olabilirdiniz, olmadınız, üstelik o vurulan ingiliz askerleri de motogibletli fanatiği direğe doğru yönelttiler. Engel olabilirlerdi, olmadılar. Merak etmeyin Albayım, biz iki sümüklü ingiliz askerini uyardık.
    isteseydik öldürebilirdik, sadece uyardık, öldürmedik. Onun için kalçalarından kurşunladık.'

    BM Kurmay Başkanı Albay:
    - Ölebilirlerdi Generalim, diye yüksek sesle konuştu.
    ingiliz Albay küstahlaşınca, Kundakçı Paşa odadaki havalı tabancayı alır. Albaya der ki; 'Yan taraftaki hedefi yenile'. Albay şaşkındır ama hedefi yeniler. Paşa, 25 metreden 5 el ateş eder, 'Oku puanları Albayım'. Puanlar okunur 50 üzerinden 5 kurşun da 49'a isabet
    etmiştir. Biraz önce küstahça konuşan ingiliz Albay şaşırır ve susar.

    Korgeneral Kundakçı devam eder, 'Şimdi anladınız mı?.. Türk Bayrağını indirmek isteyeni şah damarından vurup öldürmek istedik, öldürdük. Sizin iki sümüklü ingiliz'i öldürmek istemedik, sadece uyardık'... "

    Büyük Devlet vizyonunun gereği; sağı solu ağlama duvarı haline getirip salya-sümük ondan bundan medet ummazsınız. Gereğini gerektiğinde yapar geçersiniz !

    Ayriyetten Lice destanı da vardır beyler okumanızı tavsiye ederim
    ···
   tümünü göster