/i/Siyaset

Saygı Çerçevesinde Özgür Siyaset Platformu
  1. 1.
    +7 -1
    CENGiZ BAKTEMUR

    Hakim soruyor:
    - Ne diye öldürdün, niçin öldürdün?
    - Arkadaşlarımı vurmuşlardı Sıra bendeydi. Ben vurmasam günün birinde onlar beni vuracaktı, sizleri vuracaktı, Türk milletini bedbaht kılacaktılar..
    Karar: Samimi itiraflarından ötürü idam.

    -Dışarıda çok kalabalık var mı? diye sordu gardiyana.
    -Evet, oldukça kalabalık… Jandarmanın tamamı bugün burada, ayrıca bütün gardiyanlar da gelmişler, dedi.
    Hafifçe iç geçirdi Cengiz, dudaklarından fısıltı halinde zehir gibi bir cümle döküldü.
    -Titrediğimi mi görmek istiyorlar… Onlar bunu hiç bir zaman göremeyecekler…
    Bu arada Cengiz’in idam edileceği bütün cezaevinde duyulmuş olmalı ki, koğuşlardan mahzun bir edayla okunan tekbir ve ilahi sesleri geliyordu. Bu sesler, o gün sabaha kadar hiç kesintisiz devam etti.

    Saat epey ilerlemişti. Bu arada idam gömleğini getirdiler ve üstünü değişmesini söylediler. Cengiz, kendisine verilen ve giydiğinde topuklarına inecek kadar uzun olan beyaz gömleği almıştı ki, uzaklardan yankılana yankılana gelen ezan sesiyle irkildi. Ve hemen,
    -Müsaade edin de sabah namazımı kılayım!? dedi.
    infaz komuta heyetinde hoşnutsuzluk ifade eden bir homurtu yükseldi. Aralarında biraz konuştuktan sonra,
    -Abdestin var mı…? diye soruldu.
    -Evet, abdestliyim, dedi Cengiz.
    Böylelikle Cengiz son namazını eda etti… Namazını tamamladıktan sonra da idam gömleğini giydi. Onu darağacının yanına getirdiler.

    Şehadete hazır olan Cengiz’e usulen son arzusunu sordular…
    -Bir bayrak ve Kur’an-ı Kerim istiyorum!!!
    Ortalık bir anda hareketlendi. Görevliler dört bir yandan koğuşlara doğru koşmaya başladılar. Az sonra birisi, elinde bir Kur’an-ı Kerim ile geldi. Cengiz, Kur’an-ı aldı ve 3 kere öpüp başına koydu.
    Koca cezaevinde bir bayrak bulmak epey zor olmuştu. Nefes nefese gelen birinin getirdiği küçücük bayrağı Cengiz’e verdiler. Sakin bir edayla dürülü olan bayrağı açan Cengiz, iki eliyle kenarlarından tuttuğu bayrağı göğsü hizasına kadar kaldırarak ileri uzattı ve sesli olarak:
    -Ey benim şerefli bayrağım… Ben seni dalgalandırmak için çok mücadele ettim ama seni dalgalandırmaya gücüm yetmedi… dedikten sonra öpüp başına koydu.
    Kur’anı öperken ve bayrağa hitap ederken darağacının önünde bulunan Cengiz’in bir yanında kement ipi sarkıyor, bir yanında da az sonra üstüne çıkacağı tabure duruyordu.

    Cellat, esmer tenli, zayıf vücutlu, hırsızlıktan sabıkalı zavallı bir adamdı. Bir kenarda korku içinde tir tir titriyordu.
    infaz Heyetinden birisi, elindeki kağıttan, az önce elleri arkasından kelepçelenmiş olan Cengiz’in yüzüne karşı idam kararını okudu. Kısa bir sessizlikten sonra
    -Bir diyeceğin var mı…? diye sordu.
    -Evet, birini sormak istiyorum. Yarbay M….. burada mı???
    -Hayır burada yok…
    -O zaman söyleyeceğim her hangi bir şey yok.
    -Eğer o burada olsaydı ne söylemek isterdin?
    -Şunu herkes iyi bilsin ki, ben bugün burada Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kanunlarının gereğince değil, Yarbay M….’in kanunları sebebiyle infaz ediliyorum… Eğer o, şu an burada olsaydı onun yüzüne tükürürdüm. Ayrıca, bunu onun yanına bırakanlara da hakkımı helal etmiyorum!!!
    -……………………
    Sonra daha önceden hazırlanmış olan idam yaftası boynuna asıldı. Başında yünden örülmüş bir başlık (külah) vardı. idam yaftasını asarken bunu başından almak istediklerinde,
    -Onu başımdan almayın. Onu cezaevindeki ülküdaşlarım benim için ördüler…dedi.
    infaz komuta heyetinde gene bir homurdanma oldu ama sonunda külahın başında kalmasına izin verildi.
    Cengiz, tabureye çıkarken cellat da mecburen yanında belirdi. Yukarıdan sarkan kemendi telaş içinde Cengiz’in boynuna geçirip aceleyle tabureye bir tekme atarak kaçtı. Karanlığın koyultusunda saklanmak ister gibiydi.
    Anlaşılmaz bir hırıltı kapladı ortalığı… Karanlığa benek benek düşen lambaların fersiz ışığında çırpınan, debelenen beyazlıktan başka her şey sanki taş kesilmişti. Ne kadar geçti bilinmez, Cengiz hala can çekişiyordu. içlerinden biri, içinde biriken nefesiyle avazının çıktığı kadar bağırdı:
    -Böyle bir işkence olamaz … Tutun lan, kaldırın..!
    Aynı duyguları paylaşan iki asker zembereğinden boşanmış bir yay gibi atılarak Cengiz’i ayaklarından tutup havaya kaldırdılar.
    Az sonra bir köşeye sinmiş olan cellat bulunup geri getirildi ve bu defa ipi Cengiz’in boynuna tam geçirmesi söylendi.
    Ve… cellat, tekrar tabureye tekme attı…
    Davası uğruna can verdi, şehit oldu Cengiz…

    Ruhu şad olsun…
    ···
   tümünü göster