Ya ben çok saftım bu kızla çıkarken yada osbir çekmeden o anki azgınlıkla çıkma teklifi ettim, kaza kurşununa gittik.

"Akşam size gelicem" dedi, bende evde yenilmez dördü çekicez sanıyorum aksiyon var diye iki el pencereden ateş ettim.

Hemen koşarak odaya gittim.
Altıma eşorfman onun üstüne göbek deliğime kadar açık tşört boynumada köpek zincirini takıp fırladım sokaga.

Koşa koşa bime gittim akşam için hazırlıklara tam gaz devam ediyorum manava gidiyorum patlıcan alıyorum, bir koşuyorum muz alıyorum, bir koşuyorum boxer alıyorum bir depar atıyorum permatik alıyorum lakin koltuk altı kılımla saçım birleşti, taşaklarım filan kıldan gözükmüyor, akşam gibiş var diye kalbim şalp şlap atıyor amk.

Her şeyi aldıktan sonra lan bide kıza et alayımda gözü gönlü açılsın fakirin dedim.

Hemen kasaptan pirzola aldım eve koşarak gidiyorum yolda arabaları geçiyorum.

Eve varır varmaz güzel bir masa kurdum etide verdim fırına ve kızı beklemeye başladım.
Geldi ülkücü selamından sonra masaya buyur ettim.

Ortaya mum filan yakmıştım romantik ortam olsun diye karşıma oturdu biraz havadan sudan bahsettik ama benim içimde ölen biri var heyecandan osurcam.

Ben ana menüye geçtim, kız pirzolayo görünce "ıyyy molla bem vejeteryanım yha" demesiyle uçtum masanın karşısından.
Kavradım pirzolayo indirdim sol memesine.

"ulan bu et altından pahalı, ne demek ben vejeteryanım" diyerek kükredim baktım ağlamaklı bakıyor, oturdum karşısına iki kilo eti gömdüm.

Ağlayarak uzaklaşırken " ulan hem vejeteryanım diyosun, hemde yedigin yaragın haddi hesabı yok " dedim.

O anda gökten bir baş örtüsü süzüle süzüle yarimin başına kondu.

Artık imanında, namazında niyazında, her gün et yiyoruz.