/i/Nostalji

eski değil eskiyemeyen konular
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 1.
    +3
    Neyzen, sadece ney üflemez çok güzel bağlama da çalardı. Ama teklifle sazı eline alan bir adam değildi. Atatürk’e bile çalmamış. insanın demi gelmezse sazın da demi iyi olmaz derdi. Bir akşam Beşiktaş’ta meyhaneye gittik. Uzak masalardan birinde bir başçavuş, iki polis oturmuş. O kadar gürültülü konuşuyorlardı ki sesi bizim masada bile çınlıyordu. Kalktı yerinden Neyzen baba, gitti o masaya oturdu. adamlar ona da rakı koydular. Garsonu çağırıp rakısına su ekletti. Bir süre sonra o masadaki sesler alçaldı. Yanımıza geldi. ‘Siz de rakıyı sulu için. Ben rakının sulusunu severim, insanın değil’ dedi.

    Dr. Fahrettin Kerim Gökay "içkinin zararları" konulu konferansını vermektedir. Bir ara:

    -Rakinin her kadehi, hayatımızı bir saat kısaltır, der.

    Dinleyiciler arasında olan Neyzen yerinden fırlayıp bağırır:

    -Eyvah, yandık!

    -Hayrola?

    -Hesap ettim, meğer ben öleli tam kırk yıl olmus!

    Mazhar Osman, Neyzen Tevfik’e içki içmeyi yasaklamış.. içmeye devam ettiği taktirde hayati tehlike doğacağını söylemiş.. ileri derecedeki samimiyetlerine dayanarak içki içmeyecegine dair bir de and içirmiş.. Aradan zaman geçmiş, Mazhar Osman, Neyzen Tevfik’e bir yerde içki içerken rastlamış.. Hemen hatırlatmış,

    -Hani sen içki içmemek üzere and içmiştin?"

    Neyzen şöyle cevap vermiş:

    -Üstat, biz fakir adamız.. Bulunca içki içeriz, bulmayınca and içeriz!..

    -Neyzen, çalarken mi neşelenirsin, yoksa neşeli olduğun zaman mı çalarsın?

    Maliye bakanı hakkında yolsuzluk dedikodularının dolaştığı bir dönemdir.

    'Maliye vekili değilim ki, çalarken zevk alayım.'

    Neyzen Tevfik bel ağrılarından yakınmaktadır. Tanıdık doktorlardan biri: "En iyisi şişe çekmek" der, "ağrılardan kurtarır seni".

    Ertesi gün bir dostu, Neyzen'i kaldırıma uzanmış, elinde rakı şişesini tepesine dikmiş şekilde görünce:

    -Üstad, rakıyı bırakacağını söyleyip duruyordun, bakıyorum azaltacağına ölçüyü büsbütün kaçırmışsın.

    Neyzen, dostunu yattığı yerden şöyle bir süzer:

    -Bu sefer doktor tavsiyesiyle içiyorum. Bel ağrılarından şikayet ediyordum; doktor "şişe çek" dedi.

    Dinibütün geçinen bir dostu sorar:

    -Beni tanırsın... Cennetin anahtarı sende olsa beni oraya almaz mıydın?

    Neyzen, karşısındakini baştan ayağa söyle bir süzdükten sonra gülümser:

    -Bende cennetin değil de cehennemin anahtarı olsaydı, senin için daha hayırlı olurdu. Belki seni oradan çıkarırdım!

    Neyzen Tevfik'e doktor içkiyi men etmişti. Fakat Peyami Safa bir gün üstadı ziyarete gittiğinde odanın bir köşesinde bir fıçı şarap gördü.

    -Bu ne bre üstad? Diye sordu. Hani sen artık içmeyecektin?

    -Ne yaparsın, oğul, içmezsem kuvvetten düşüyorum.

    -Peki, içkinin faydası oluyor mu?

    -Ne diyorsun olmaz olur mu? Mesela bu fıçı buraya ilk geldiği zaman yerinden kımıldatamıyordum, şimdi iki elimle kaldırabilirim..
    ···
   tümünü göster