/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 1.
    +8
    2 partta bitiriceğim küçük ama ölümcül bir hikaye sonu güzel bitmeyen acılarımı her geçen gün daha da arttıran bir hikaye bu
    size ölmekten çok korkan ama ben istesem ölüme gelicek bir arkadaşımı anlatıcam
    şu an üniversite son sınıftayım elektrik elektronik mühendisliği okuyorum bu olay ben 17 yaşımdayken gerçekleşti lise 3. sınıftayken hayatımın kararıcağını bilmeden öylece okula gidip geliyordum her neyse arkadaşımın adını ve kendi adımı gizli tutucam benim adım ördek arkadaşımın adıda crowley olsun
    hikayenin sonuna doğru bir kız gelicek onun adıda nazlı olsun

    asosyal bir çocuktum yani asosyalliğim aslında zamanımı evde geçirmekten çok dışarıda geçirmekten geçiyor ama hiç arkadaşım yok sebepsiz yere insanlardan tiksiniyorum sokağa çıkıp kulaklığımla beraber sadece yürüyorum insanları duymamaya çalışıyorum çünkü gerçekten insan sesi bile kulaklarımı tırmalıyordu
    günlerden bir gün tekrar sokağa çıkmış kulaklığımla beraber yürürken sokağımda bildiğim en kuytu yere gittim oturuyoum kulaklık dediğime bakmayın tabi o zamanlar öyle mp3ler falanda yok herkezde mp3 büyük zenginlik o zamanlar ama ailemin durumu iyidir o yuzden bana CD çalar almışlardı hani şu belinizde bazuka taşıma hissi veren kocaman şey var ya işte ondan. neyse sakaktaki en kuytu mekanımda zaman geçirirken cd çalarımın takıldığını farkettim o an öyle bir küfür ettim ki o yaşta bir çocuk için oldukça büyük bir küfürdü bu .

    neyse evden yeni çıkmış olduğum için tekrardan eve gitmek çok zor geldi bende oturup dinlediğim müzikleri mırıldanarak devam ettim sonra arkamdan bi ses geldi.
    -Merhaba.
    +merhaba
    -benim adım crowley peki senin adın ne
    +crowley
    -biz buraya yeni taşındık ve hiç arkadaşım yok benim arkadaşım olur musun ?

    insanlardan nefret eden bir çocuk olmama rağmen o yaşıma kadar annemden sonra ilk defa bir insan bu kadar samimi davrandığı için bu isteğini geri çevirmedim.
    ona sokağı mahalleyi gezdirmeye çalıştım işte nerde ne vardır ne yoktur diye neyse buraları hızlı geçicem çünkü pek heycanlı bir olay olmadı sonuçta 7 yaşında çocuklarız yaşadığımız en heycanlı anı bonibon la intahar etme çabalarımızdı ki keşke şu an burda olsada bu yaşta karşılılı bonibonla intahr etsek her neyse tek bilmeniz gereken onunla görüşmediğim tek bir gün bile yoktu kısa sürede ailelerimizde tanıştı çünkü annem ilk defa bir arkadaşım olduğunu görünce onunla ve ailesiyle tanışmak istedi
    sizinde anlıycağınız gibi sounlu bir çocukluk geçirdim sürekli pgibologlara taşınıyordum 11 yaşımdakende deli raporunu şak diye önüme koydular cezai ehliyetim yoktu artık şu an bile arkadaşlarıma ben akıl hastasıyım dediğimde bana inanmazlar yada mecazi anlamda kullandığımı düşünürler bende onlara şu cevabı veririm
    -yapcak birşey yok işte bu iğrenç insanlarda bana deli diyor

    her neyse aileler birbirleriyle çok kaynaştılar çocukta çok farklı birşey vardı kafası çok felsefik çalışıyordu bana annemden babamdan daha çok ilgi gösteren bir çocuktu bana insanları sevmeyi insan hayatının onemini doğruyu yanlışı kendi doğrularımı kendi yanlışlarımı gösteren bi çocuktu onun yaptığı her şeyi hayranlıkla izlerdim ona her zaman güvenirdim çnkü her zaman ne yaptığını bilir gibiydi okulunda derslerinde her zaman başarılıydı bense onun kadar çalışkan değildim bazen sanki birisinin o çocuğu beni boşluktan kurtarması için gönderdiğini düşünüyordum . 14-15 yaşına geldiğimizde hırsızlık yapmaya giderdik ailelerimizin durumu iyiydi paraya ihtiyacımız yoktu ama amacımız farklıydı crowley çok sevgi dolu akıllı biriydi acıma duygusunu merhametini çok güzel yönetirdi hırsızlık yapar sonra o malları paraya çevirir yarısını kendimize yarısınıda evsizlere ihiyaç sahiplerine verirdik hırsızlık yaptığımız yerler alışveriş mekezleriydi yani çaldığımız malların parası oranın sahiplerinin öğle yemeği parası bile etmezdi o kadar azdı ama ihtiyaç sahiplerinin gözlerine ışık yakacak kadarda çoktu. crowley merhametin adaletin tanrı tarafından değil insanın kendi kararlarıyla ön bulduğuna inanırdı kendisini bildim bileli ateistti bağzı şeyleri yukardan bekleyerek vakit kaybetmez adaleti iyiliği kendisi elinden geldiğince sağlardı kandisinin en sevdiğim sözü ise 'hırsızlık suç değil nefsi müdafaa dır'
    aile değerlerine insan ilişkilerine önem veren kimi zaman bi abi kimi zaman bir arkadaştı kimi zaman bi yoldaş kimi zaman gözü dönmüş bir manyaktı 16 yaşımıza geldiğimizde ailesini trafik kazasında kaybetti pgibolojisi çok fazla bozuldu cidden eski crowley yoktu artık her gün onun yanında olmaya çalışırdım hatta annem bazen beni eve almaz onun yanına gönderirdi onun yanında olmam içindi beni hayata döndüren belkide gelecekte asosyal bir manyak olmaktan kurtaran adamı o halde görmek beni çook üzüyordu. kısa sure sonra kendisi cotard sendromuna yakalandı . bu sendrom kendini yaşarken ölü sanmak gibi birşey her gün bana aslında kendisinin öldüğünü söylerdi iç organlarının çürüdüğünü kanının olmadığını söylüyordu ölmekten çok korkan bu çocuğun ölüme anlam veremeyen belirsizlik sayan bu çocuğun her geçen gün kendini ölü zannederek çürüdüğünü görmek bana bütün inançlarımı kaybettiriyordu peki neden ona böyle oldu bu kadar iyilik timsali çocuğun bu duruma düşmesine izin veren kimdi . 17 yaşımıza gelmiştik crowley bu zamana kadar bir çok kez ölü olduğunu kanıtlamak için intahar girişiminde bulundu bana sürekli beni bir gün sen öldürüceksin diyordu şaka yaptığını zannediyordum.
    keşke şaka olsaydı !
    17 haziran günü hırsızlıktan döndüğümüzde onun evine gitmiştik (bu arada ailesi öldükten sonra ona yengesi bakmaya gelirdi gün içinde bir kaç kez uğrar ihtiyaçlarını giderir sonra giderdi fazla ilgilenmezdi çünkü yanında benim olduğumu bilir bana güvenirdi) eve geldik üstümüzü değiştirdik o bu gün biraz farklıydı üstüne güzel bir gömlek ve kot pantolon giymişti odasından salona gelince hayatımda uzun sure sonra ilk defa crowleyi öyle görmüştüm sanki bütün pgibolojisi düzelmiş bütün sorunlarını atlatmış o lanet sendromdan eser kalmamıştı
    ···
   tümünü göster