Akşam ailecek çiğköfte yemişsinizdir, babanız da çiğköftenin dibine dibine vurmuştur. Sabah uyandınız, sizden önce tuvalette babanız var, sıkışmışsınız, babanızın çıkmasını bekliyorsunuz, o da ne, babanızın en büyük fantezisi tuvalette sigara içmek. Babanız tuvaletten çıkıyor, siz sıkıştığınız için tuvaletin havalanmasını bekleyemiyorsunuz, nefesinizi tutup tuvalete girmeye çalışıyorsunuz ve yine o da ne, kapı kulpu kokudan erimiş, terlikler ıslak ve yapış yapış, daha ne olabilir ki derken daha fazla nefesinizi tutamıyorsunuz ve nefesinizi olabildiğince uzun uzun bırakıyorsunuz.. Nefesinizi bırakırken hayatınız film şeridi gibi gözünüzün önünden geçiyor.. ilk nefesinizi alıyorsunuz; 60 yaşındaki babanın sindirilmiş acı çiğköftesi-sigara-tuvaletin kendi kokusu... biri daha kötü ne olabilir mi demişti.. Zor bela, ayıla bayıla, iki-üç nefes ile büyük abdestinizin birinci etabını yapıp, kalan etaplarını daha sonra uygun hava ve zemin şartlarında tamamlamak için erteliyorsunuz.. Cinayete teşşebbüs olay yerinden elinizi üstün körü yıkayıp bir an önce uzaklaşıyorsunuz. Ölümcül kokunun vücudunuz üzerinde bırakacağı olumsuz etkileri düşünmeden hayatınıza kaldığınız yerden devam ediyorsunuz..