bi kızın karşısında en utandığınız an

12-13 yaşlarımdayım..
mahallede yazdığım bi kız vardı..o ve kankası sürekli beraber gezip, çekirdek çitleyip dedikodu yaparlardı..biz de çocuk kafası takılırdık bunlara..
ergenliğimin zirvesindeyim, saçlar şekil önümden çekil hesabı.. mahallede ilk yabancı müziği dinleyen benim ve bu durum kızların gözünde ufakta olsa bi artı puan eklemişti haneme.. yani velhasıl azcık karizmam vardı kızların gözünde..
neyse bigün bi arkadaş bi halat getirdi, babası gemici.. limandan gemileri bağladıkları halatlardan getirmiş oğluna, çocuk da "hadi salıncak kuralım halatla, sağlam olur yaz boyu makaramıza bakarız" dedi..
kurduk salıncağı deli gibi eğleniyoz..
salıncak kurduğumuz ağaç mahallemizdeki hatta apartmanlarımızın önündeki çimenliklerde yer alan bi ağaçtı ve kim balkona çıksa o ağacı, halatı, salıncağı görürdü.. yani kimse çalamazdı salıncağımızı..
bi gece hiç beklenmedik bişe oldu ve binin biri çaldı bizim halatı..
arkadaş "gibtiret babama söylerim gene getirir" dedi ve haftası dolmadan yine bi halatla çıka geldi eleman..
bu ikinci halatı getirdi bana verdi ve "ben eve gidiyom sende kalsın halat, bi ara salıncağı kurarız ya da sen kur, takıl istersen" dedi..
mevsim yaz, günlerden cumartesi, saat akşam üstü 4-5 gibiydi.. şort-tişört kombinasyonu takılıyom..
halat elimde oturdum apartmanımızın önündeki taşlığa; "lan kursam mı salıncağı kurmasam mı" diye düşünüyom..bi yandan kurmak istiyom bi yandan da üşengeçlikten ölcem..
tam bu düşünceler arasında debelenirken yazdığım kız ve kankası bi anda bana gelip "salıncak mı kurcan, kurda sallanalım nolur" dedi..
vay amk.. üşengeçlik mi kalır bende..o andan itibaren beynimle düşünmüyorum takdir edersiniz ki..
iyi hadi madem deyip, geçtik ağacın başına.. tavşan gibi zıpladım ağaca, maymun gibi tırmandım ve ağacın dalına halatın bi ucunu bağladım..bi yandan da kızlarla "nasıl, yüksekliği iyi mi, az daha geniş mi yapsam, minder getirdiniz mi" falan fıstık laflıyorum..
halatın diğer ucunu da attım dalın diğer tarafına ve uzanıp düğümü atmaya yeltendim..
işte tam o anda hayatım film şeridi gibi geçmeye başladı gözümün önünden zira aşırı uzanma sebebiyle kıçımdaki şortun yavaş yavaş kaymaya ve zütümünde açılmaya başladığını hissettim..
acı sona sürükleniyodum...
şort gittikçe kaydı kıçımdan ve o an olan oldu; şort daha fazla kıçımdan ayrılmasın diye şorta uzandığım esnada tepetaklak oldum ve kıçımdaki şortla beraber bi miktar tak olduğunu teşhis ettiğim donum oturduğum dalın tomruğuna takıldı.. bense tepetaklak ve dal daşşak bi vaziyette baş aşağı kızlarla göz göze geldim.. kızlar utançlarından aceleyle gözlerini kapatırken bi anda kendilerini daha fazla tutamayarak "hımsfhımfpısssııhaahahahahaa" diye bi kahkaha bastılar ki sorma gitsin mk..
kızlar on saniye içinde kaçtılar amk..ben ağacın dalında daşşaklarımla gözgöze kalakaldım..
olm nası bu hale geldim, ne ara baş aşağı oldum mk..daha fenası ne zaman altıma sıçtım... o tak ne amk..
yabancı müzik dinlemekten oluşan az bi karizmam vardı ya; işte o akşam hepsini sıfırladım amk..
yazdığım hatunun karşısında dal taşak kaldığıma mı, kankasına rezil olduğuma mı, taklu donla gezdiğimin ifşasına mı, yepisyeni şortumun hacemat oluşuna mı, mahallede uzun süre adımın "dal daşşak" kalışına mı yanayım bilemedim..
o gün bugündür ağaca çıkmam amk..