+4
-1
DHKP-C'li Dilek Doğan'ın ölümüyle ilgili görüntüleri tekrar tekrar izledim. Acaba benim kaçırdığım bir şey mi var, acaba polis gerçekten öldürme kastı mı taşıyor diye dikkatlice izledim.
Ve gördüm ki, polis daha eve girerken bile ev halkıyla son derece kibar konuşuyor, galoş giymelerini isteyince özel harekat polisleri dışarı çıkarılıyor ve amir "bak girmedik içeri sen istedin diye girmedik" diyor.
"Sorun yok", "sakin olun" diyor polisler. Ev halkından hiç kimseye bağıran, çağıran, hakaret eden, suçlayan, itekleyen, tartaklayan yok.
Arama bir baskın gibi kapı kırarak değil, son derece normal başlıyor. Polis kamera ile çekim yapıyor. Sanırım öldürme kastıyla bir eve gidenler kamera ile çekim yapmazlardı.
Polisin son derece iyi niyetli yaklaşımına rağmen, arama başladığı sırada muhtemelen Dilek Doğan'ın abisi tarafından sataşmalara başlanılıyor. "Ankara'da 100 insan öldü hiç polis yoktu" diye polisi suçlayıcı ifadeler, sataşmalar başlıyor.
Buna rağmen bir sıkıntı yokken, çok önemli olduğuna inandığımız ama bazı arkadaşların körleşmişçesine görmekten, sağırlaşmışçasına duymaktan kaçındığı cümleleri duyuyoruz. Tam 3 kere "ben sana ne dedim" diyor bir polis memuru. Anlıyoruz ki orada ya polise bir müdahale var, ya durması istenen yerde durmama var.
Kaldı ki polis memuru videonun devamında, daha ilk saniyelerde tetiğe kendisinin değil Dilek Doğan'ın abisini kastederek "sarhoşun bastığını" söylemektedir.
Tabii olayın etkisiyle polise saldıran, ne bulduysa atan aile bireylerine, polis yine müdahale etmemekte, sakinleştirmeye çalışmaktadır.
Dilek Doğan'ı öldürme kastıyla oraya gittiği söylenen, kasten öldürdüğü söylenen, galoş giymeleri istenince ateş ettikleri iddia edilen polislerin iyi niyetleri, sakinlikleri ve sakinleştirmeye yönelik bütün çabaları videoda görülürken, pek tabiidir ki bir ailenin gözü önünde vurulan kızları için feryat etmesinin üzücülüğünden etkilenen arkadaşlar fazlasıyla duygusal davranmaktadırlar.
Bizler yargısız infaz taraftarı değiliz. Herkesin hukuk önünde gereken cezayı alması gerektiğini savunuyoruz. Ancak bu durum, bu olayda polisin kasıtlı olduğunu ya da Dilek Doğan'ın DHKP-C'li olmadığını kanıtlamamaktadır.
Kimisi açık kimisi sinsi PKK'lıları ve DHKP-C'lileri anlıyoruz ama terör örgütlerinin propagandasına bu kadar kolay kanan dostlarımızı anlamakta güçlük çekiyoruz.
Tümünü Göster