/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 276.
    +23 -1
    ~~ arkadaslar 20 dakika yokum uzun giricem
    -- gelince +5 şuku olsun 8 tane daha bu uzunlukta part atıcam bugünlük final olucak

    ~~ devam ediyoruz: iki eliyle kavradığı yannanı deli gibi sıvazlıyor, ağzının, boğazının en derin, uç noktalarına almaya çalışıyordu. Bu anlarda başı ileri geri, sağa sola hareket ediyordu. Serhat’ın iri yannanının yanağında yaptığı şişliği rahatlıkla görebiliyordum. Serhat ise çok mutluydu, “Yala, yala benim huurm, yala!” deyip duruyordu Meryem Hanımın saçlarını çekiştirirken.

    Ve saniyeler sonra Serhat kurbanlık bir dana gibi böğürürken Meryem Hanımın ağzına boşalmaya başladı. Meryem Hanımın başını iki yanından sıkıca tutmuş yannanını ağzının içine sokup çıkartıyor, onu adeta ağzından gibiyordu. Meryem Hanım kendini geriye atmaya, kurtulmaya çalışsa da yapdıbıyordu. Öğürüyor, boğulur gibi sesler çıkartıyordu.

    Evet, Serhat onu yannanıyla boğuyordu gerçekten de. Meryem Hanım çaresiz, zavallı bir haldeydi. iki elini havaya kaldırmış, Serhat’a durmasını, yapmdıbasını işaret ediyordu, dıba Serhat onu dinleyecek, duracak halde değildi. Onu ağzından gibmeye devdıb ediyordu. Ağır çekime aldım videoyu ve zoom yaptım Meryem Hanımın yüzüne doğru.

    Gözlerinden akan yaşları gördüm. Yanaklarından süzülen gözyaşları büyük bir keyifle, zevkle başlayan gibişmenin ağldıba ile final yaptığını gösteriyordu. Yüzündeki çaresizlik ve acı daha bir belli oluyordu bu görüntülerde. Yeniden normal şekilde izlemeye başlarken Serhat yannanını çıkardı Meryem Hanımın ağzından.

    O anda güçlü öğürtüler çıkartmaya başladı Meryem Hanım ve hemen ayağa kalkıp içeri doğru koştu. Tuvalete girmiş, kusuyordu. Serhat ise Meryem Hanımın çıkardığı kırmızı gömleği ile yannanını sildi. Halının üzerine bir miktar dölü akmıştı, onu da eğilip silerken Meryem Hanımın içerden ettiği küfürler geliyordu kulağıma.

    “huur çocuğu, Allah belanı versin, gibtir git buradan, defol. Sen git ananın dıbını gib, huurnun doğurduğu, şerefsiz bin!” diyordu. Serhat ise Meryem Hanımın ettiği küfürleri duyuyor, dıba sadece gülümsüyor, başka bir şey demiyordu. Üzerini giyindiğinde Meryem Hanım halen tuvaletteydi. Az sonra görüntüye Meryem Hanım da girdi. Elinde beyaz bir el havlusu vardı, ağzını siliyordu. “huur çocuğu, gibtir git buradan, çık dışarı, defol. Sen beni karın mı zannettin lan, gibtir git, şerefsiz bin!” dedi öfkeyle. Serhat ise bu sözlere pis pis sırıtarak karşılık veriyor, tek kelime etmiyordu.

    Serhat görüntüden çıkarken sesi geldi. “Bu poşetin içinde telefon var!” dedi, ardından da kapının sertçe kapanma sesi geldi kulağıma. Meryem Hanım çekyata oturup sağına soluna bakarken Serhat’a küfretmeye devdıb ediyordu. Güzel başlayan iş sonunda taka sarmıştı.

    Sonraki görüntülerde Meryem Hanım çırılçıplak bir halde salona geldi. Yıkanmış, kurulanmıştı. Elinde kırmızı bir külotla sutyen vardı. Külot ve sutyeni giydikten sonra üzerindeki siyah eteğini giydi, Serhat’ın döllerini sildiği kırmızı gömleğini görünce gene ağır küfürler savurdu Serhat’a. Az sonra görüntüye girdiğinde çiçekli bol gömleği vardı üzerinde. Salonu topladı, çekyatı düzeltti. Serhat’la gibişirken çalan telefonunu aldı eline, az sonra biriyle konuşuyordu. Konuştuğu kocası Hdıbit beydi.

    “iyiyim, sen nasılsın? içerde bizim oğlanın odasını topluyordum duymadım. Nasıl gidiyor işlerin? Ne zdıban dönersin? iyi, tdıbdıb, hadi Allah’a emanet ol, görüşürüz!” diyerek kısa bir konuşma yaptı kocasıyla. Zavallı addıbcağız gerçekten de karısının oğlunun odasını topladığına inanmıştı. Oysa gerçekleri bilse ne yapardı kim bilir?

    Görüntüden kayboldu, yeniden geldiğinde Serhat’ın dediği poşet elindeydi. Ardından görüntüden çıktı, Cemil’in oda kapısının kapanma sesi geldi peşi sıra. Saat 12:00 olmuştu.
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster