/i/Osmanlı

Devlet-i Âliyye-i Osmanniye.
(Osmanlı İmparatorluğu)
  1. 1.
    +68 -10
    Yavuz sultan selim Han, henüz şehzade iken iran şahı şah ismail\'in çok iyi bir satranç ustası olduğunu duyar.
    şehzadeliğinde bile rakip kabul etmeyen selim taa Acem diyarına Şah ismail ile müsabakaya gider. Lakin giderken,
    eski derviş kıyafetleri ile gerçek kimliğini gizler. Alır sırtına bohçasını düşer yollara. Gece gündüz iran çöllerinde
    yol aldıktan sonra nihayet acem topraklarındadır. Satranç iranda o dönem çok meşhurudur oyunu bilmeyen yoktur. Şehzade Selim
    kaldığı handaki insanlarla satranç oynar ve hepsini kolay bir şekilde mat eder. Bu olay hancının dikkatini çeker ve ona kim
    olduğunu ve neden geldiğini sorar. Kısa sürede bu Osmanlı dervişinin şanı taa şah ismailin sarayına kadar gider.
    Dervişin çok iyi satranç pynadığını duyan Şah derhal o dervişin huzuruna getirilip kendisiyle müsabaka yapmasını ister.
    Yavuz Selim han saraya davet edilir. Zaten Yavuzun mahksadıda Şah ismail ile müsabaka yapmaktır. Şah ismail kendine çok güvenir.
    Ve nitekim taşlar dizilir oyun başlar. ilk oyunu şehzade selim çok kısa bir sürede kaybeder ve herkes şaşırır. Ama Selimin planı
    başkadır. ilk önce rakibini tartmak için kaybetmiştir. Bu durumu anlayan Şah ismail kabul etmez ve bir oyun daha teklif eder.
    Birdahaki oyunda Şehzade selim iran şahını eze eze, adeta dalga geçercesine ve onu çaresizlikte bırakacak şekilde mat eder.
    Mat olan Şah ismailin sinirden adeta gözünden alevler çıkar ve bir hışımla ayağa kalkıp bu savunmasız dervişe tokadı patlatıp
    yere düşürür ve ardından \"şu hadsiz dervişe verin bir kese altın defolup gitsin\" der. Yerden sessizce kalkıp kapıya doğru
    ilerleyen Yavuz Sultan Selim han tam kapıdan çıkacakken şöyle söyler ; \"SANMA ŞÂHIM / HERKESi SEN / SÂDIKÂNE / YÂR OLUR HERKESi SEN / DOST MU SANDIN / BELKi OL / AĞYÂR OLUR SÂDIKÂNE / BELKi OL / ÂLEMDE /
    SERDÂR OLUR YÂR OLUR / AĞYÂR OLUR / SERDÂR OLUR / DiLDÂR OLUR.

    Şehzade Selim Şahın verdiği bir kese altını tebrizde şehrin taç kapısınıa yakın bir ağacın dibine gömer ve şehri terkeder.
    Bu todakı unutmamak için Yavuz Sultan Selim Han kulağına bir küpe takar. Kulağına küpe olsun lafıda buradan gelmektedir.
    Yıllar sonra bu iki lider gerçek bir savaş meydanında ordularıyla karı karşıya gelirler. Kanın gövdeyi zütürdüğü çaldıran ovasında
    Yavuz Sultan Selim, Şah ismaili bir kez daha mağlup eder. Bu sefer tam anlamıyla mat olmuştur Şah ismail.
    Oyundada gerçektede mat ettiği Şaha son darbeyi mektubunda yazdığı sözlerle vurur Yavuz Sultan Selim; \"Ben sana Çaldıranda mat olacağını, yıllar önce Tebriz Sarayında, satranç tahtasında gösterdim. Lâkin sen basîretsiz bakışınla, karşında sadece basit bir derviş ve basit bir oyundan başka bir şey göremiyordun. Şah ismail Yavuzun mektubunu okurken, okuduğu her bir cümle, bir hançer darbesi gibi iner göğsüne. Ve mektup şu cümlelerle son bulur:
    -TEBRiZ SARAYINDA MAT OLDUĞU BiR DERViŞE TOKAT ATMAK ERLiK DEĞiLDiR. ATACAKSAN TOKADI BÖYLE ATACAKSIN.\"
    ···
   tümünü göster