/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
  1. 1.
    +5 -1
    Sanki ilk defa deliksiz uyumuş gibiyim. Yataktan sıçrayarak kalktım sanki, bir hafiflik, bir serinlik var üzerimde. Dün akşamın rüya olmadığına adım gibi eminim. Keşke gitmek zorunda olmasaydı da sabah birlikte kahvaltı yapsaydık diye düşündüm. Hemen aklıma ezberimdeki klişeler uçuştu, boxer'ımı giyerdi, gömleğimi üstüne çekerdi, ben ona kahvaltı hazırlardım, yatakta beraber yerdik, ardından duş keyfi ve belki bir daha... Utanıyordum sanki. Yüzüm kızardı mı diye aynaya bakarken telefon çaldı, arayan Ekrem'di, gelelim mi olm dedi, gelin gelin dedim. Sabahın 8'inde bu ne hırstı anlamadım.

    1 saat sonra Ekrem ve Sezgin eve geldi. Gelirken poğaça, börek falan almışlardı, çayı koydun mu dediler, demediniz ki olm dedim, demek mi lazım sen akıl edemiyor musun dediler. Anlaşılan dün gece birilerinin sevişmiş olması bazılarını rahatsız etmiş diye düşündüm. Dün gecenin verdiği huzur ve mutluluğu kimse bozamazdı, tamam koyuyorum olm ketıla su koyarım 2 dakikada hazır olur dedim. Sezgin tabi ketıla koy amk faturayı baban ödüyor çünkü dedi. Belli ki kızgın olan taraf Sezgin'di ve yolda Ekrem'i de doldurmuştu. Olayı kısa sürede çözmüş olmam savunma ve saldırı planını geliştirmemde çok faydalı olacaktı. Sezgin'ciğim düzgün konuş ağzının yayını s..rim dedim. Planımın sadece bu olması biraz tuhaf gelmişti, ama etkiliydi bence. Ee ne yaptın dedi Ekrem çayı getirirken. Ne yapalım be takıldık diye geçiştirmek istedim. Ama az önce ağzının yayına laf ettiğim Selim rövanş peşindeydi belli ki; sapladın mı olm onu de, boşuna Kuntay'larda it gibi titremedik ya? diyerek çift taraflı laf sokma denemesinde bulundu. Evden yolladığım için kızgındı bana anlaşılan. Normalde Kuntay'lardan çıkmayan adam benim bir işim için gidince dram yapmaya başlamıştı. Olm o benim sevgilim saplamak falan ne biçim konuşuyorsun? Dalarım yemin ediyorum dedim. Ekrem'in sessiz kalması kafamda soru işaretleri oluşturdu, Sezgin'e katılıyor olabilir miydi? Şimdi böyle mi olduk a..na koyim diyerek genel bir temayül yoklaması yapmak istedim. Sezgin doğal olarak sesiz kalırken, Ekrem saçmalama be abi bir şey olduğumuz yok, hadi çay koy da şunları yiyelim dedi.

    içim rahatlamamıştı, bir an önce Eylem ile görüşmeliydim, sinirimi ancak o alabilirdi. Poğaçalarından hiç yemeyerek tepkimi gösterdikten sonra, odama gittim, üstümü giyindim ve sadece çıkıyorum ben diyerek evden çıktım. Güzelim günü nasıl mahvetmişti g..veren diye söylene söylene durağa kadar yürüdüm.

    Otobüsü beklerken çabuk gelsin diye bir sigara yaktım. Bu saatte Eylem'i arasam mı acaba diye düşündüm. Böyle anlarda zamanlamanın önemini bilen ancak tutturamayan biriydim. Arasam "bu saatte ne arıyorsun hayırdır" diyebilirdi, ama aramasam "tabi işin bitti arama sen hiç" de diyebilirdi. ikincisinin çok daha tehlikeli olacağını düşünüp aramaya karar verdim.

    Alo hah canım naber uyandırmadım ya, diye konuşmaya başladım. Sesi kötü geliyordu, sanki gece boyu 2 paket kısa Maltepe içmiş gibiydi. Hasta mısın sen dedim? Dün kombiyi açmadığım için kendimi kötü hissettim. Bir şeyim yok ya iyiyim, yeni uyandım ondandır dedi. Ama ondan değildi. Belli ki morali bozuktu... Allah'ım ağlamış olabilir miydi? Sevişme o kadar kötü müydü diye hemen kafamdan dünkü o dakikaları geçirdim. ilk sevişmem olduğu için elimde kıyaslama yapmak için tek done ferre filmlerdi. Onlarla bir kıyaslamaya gidersem taka batacağımın farkındaydım. Sen sorun yok diyorsan canım diye yuvarlak bir şeyler söylemeye çalıştım ama kilitlenmiştim resmen. Tüm erotik bilgi birikimimi ortaya döktüğüm bir sevişme Eylem'i bu kadar hüzünlere gark ettiyse, normal performansımı görse kendini öldürecekti demek ki diye düşündüm. Ben okula geçiyorum canım, sen gelecek misin dedim. Bugün kendimi iyi hissetmiyorum canım, belki gelirim ama düşük ihtimal dedi. Peki canım yat dinlen sen deyip telefonu kapattım. Elim ayağım boşalmıştı, şok içerisindeydim, sigara elimi yakınca hışımla yere fırlatıp küfrettim, o sırada otobüsüm duraktan hareket etti, kaçırmıştım, bir de ona küfrettim.

    Okul vardığımda bizimkilerin hepsi kantinde not alışverişi peşindeydi. Gözüm Eylem'in ev arkadaşı Leyla'yı aradı, göremedim. Bizimkilerin masasına yaklaştım, Leyla'yı gördünüz mü dedim. Sezgin hala neyin kinini güdüyordu anlamıyordum "Leyla mı s.kiyoruz olm burada" deyiverdi. Cinsel performansımın bir kızı ağlatmasının siniriyle yakasına yapıştım masada kızlar var düzgün konuşsana a..na kodumun p.ci diyerek salladım. Çocuklar araya girdi, Metin ne yapıyorsunuz olm siz ya? diye şaşkınlığını ifade etti. Hala sinirle Sezgin'e bakıyordum.

    Derse nasıl girdim, nasıl çıktım, nasıl kantine geldim bilmiyordum. Aklım Eylem'deydi ama arayamıyordum, Leyla'yı arıyordum ama bulamıyordum, Sezgin'i dövmek istiyordum ama dövemiyordum. Allah'ım bu nasıl bir gündü böyle? Sabah uyandığımda üstümdeki serinlik, huzur, mutluluk nereye gitmişti. Ya gerçekten hasta olmuşsa, ya kombiyi açmadığım için üşütmüşse olamaz mıydı?

    Eğitim fakültesinin ders progrdıbını kovalıyordum. Eylem'lerle aynı sınıfta olduğunu bildiğim bir kıza derslerinin nerede olduğunu sordum. Saat 2'ye kadar dersleri yokmuş. Fakültenin kantinine gittim, Leyla'yı bulma umuduyla. Cam kenarındaki, her zamanki yerlerinde 5-6 arkadaş oturuyorlardı. Hiç düşünmeden yanlarına gittim, olabildiğince sakin ve sevimli ses tonumla Leyla naber, biraz konuşabilir miyiz dedim. Bana öyle bir baktı ki... Öyle kötü baktı. Ne konuşacağız dedi yüzüme bile bakmadan. Bunu hiç beklemiyordum, hiç hazır değildim böyle bir cevaba. Oysa biraz konuşabilir miyiz deyince ben hemen kalkıp benle gelecekti. Biraz özel... Yani gelsene biraz... Diye bol birazlı bir cümle kurdum. istemeye istemeye kalktı, kantinin çıkışına yakın bir yere gittik. Eylem'in nesi var dedim. Onu senin benden daha iyi biliyor olman lazım dedi. Aklımdan sürekli sevişme pozisyonlarının geçiyor olması tadımı kaçırmıştı. Hayır, bilmiyorum yardım etsen dedim. Bak Cenk sana hiçbir şey diyecek değilim, bilmiyorum da ama kız dün gece ağlayarak geldi eve dedi. Başımdan aşağı kaynar sular döküldü. Eve gitmeyi bile beklemeden minibüste ağlamaya başlamıştı demek ki. Yahu dedim kendi kendime ne kadar kötü olabilir ki bu kadar ağlıyor? Güvenim, mutluluğum, her şeyim yerle bir olmuştu. Kafamı kaldırdığımda Leyla gidip masaya oturmuştu bile.

    Dersini, defterini s.kerim deyip okuldan çıktım, yürüyerek Sultanahmet meydanına, oradan Cağaloğlu'ndan Gülhane parkına kadar yürüdüm. Sürekli "ne kadar kötü olabilir ki ya!" diye düşünüyordum.
    ···
   tümünü göster