üniversitede çevremin geniş olduğunu daha önce söylemiştim beyler. biz bu kulüp falan işlerinde sivrilince ister istemez hocalarla da samimi olmuştuk. yemeklere falan davet ediyolardı arada biz de takımları çekipi kendimizi bi gib sanarak profesörlerle davete katılıyoduk. yine o davet programlarından birinde bu huurnun evladı hüseyinin okuduğu bölümden iki tane kafa dengi asistanla tanışmıştım. o elemanlarla sonradan bi kaç defa da rakı masassı kurup muhabbeti iyice ilerlettik. tabi bu asistanlarla dostluğum ayşeden bile daha eski benim hayatımda. bu huurçocuğunun o bölümde okuması da benim şansım. düşünün amk hayatımda her şey yolundayken pürüz çıkıyo. sonra şans eseri o pürüz bile rakı masasında çözülecek kadar ufalıyo amk. o zamanlar ciddi ciddi mutluluktan zütüm kaşınıyodu lan. neyse benim bu amın feryadının ağzına sıçmamdan 3 hafta sonra vizeler başlıycak. ben de kurulmuşum tabi buna. meseleyi bizim asistan çocuklara çıtlattım. dedim bana bi iyilik yapmanız lazım. gerçi ikisi de bana o iyiliğin karşılığında bir insanın hayatında arkadaşına yapabileceği en büyük muallakliklerden birini yaptılar ama olsun. ben intikamımı aldım amk. olay şöyle gelişti beyler. üniversite okuyanlar bilir, sınavda kopyanın cezası 6 ay uzaklaştırma. benim arkadaşların gözetmen olarak girdiği bi sınavda elemanın oturduğu masadan kopya kağıdı çıktı amk. hem de ne hikmetse bilgisayarla hazırlanmış kopya çıktı elemanın masasından. hemen tutanak tutuldu, 6 ay uzaklaştırma yazıldı. lavuk şutlandı beyler. o yavşağın boynu bükük fakülteden çıkışını ise hayatım boyunca her zaman bir saba tümer kahkahası ile hatırlayacağım.

bu arada asistan arkadaşlarımın bana yaptıkları muallakliği de anlatayım. yavşak herifler onlara iyilikleri karşılığında aldığım 100lük altınbaş rakıları alıp benim eve geldiler. ben mutlu mutlu birlikte kutlıycaz falan diye sevinirken gram dokundurmadı yavşak herifler. içip içip bide benim salona kustular amk. yine de, o kusmukları temizlediğime bile değdi amk.