/i/Tespit

  1. 1.
    +99 -10
    günümzdeki yapılarda bile yok beyler söyleyim şimdiden... aşağıda bazı trickler veriyorum

    mimar sinan'in selimiye camii'nin kubbesini o genislige oturtmak için 13 bilinmeyenli bir denklemi matematigin bilinen 4 ana isleminden farkli besinci bir islem yaratarak cozdugu soylenir.

    ayrica minarelerin serefelerine cikanlarin yolda birbirlerini gormemeleri ise buyuk bir bir dehanin urunudur.

    almanlar ayni sistemi meclislerinin onundeki dev kurede kullanmislar. mimar sinan bu sistemi 2 metre capindaki minarelere yuzyillar once monte edebilecek bir dehadir.

    almanlarin dehasi ise, o cirkin metal yiginina selimiye'den fazla turist cekebilmelerindedir..

    bir gun selimiye camii'ne girenler, kubbenin altinda bir japon'un ayaklarini kibleye dogru uzatmis sirtustu yattigini gormusler. tabii hemen japon'u, "burasi kutsal bir yer. bu sekilde yatmak bizim inanclarimiza gore saygisizliktir.
    lutfen oturun veya ayakta durun" diyerek uyarmislar. ancak, japon trans vaziyetteymis, gozlerini kubbeden ayirmadan soyle sayikliyormus:

    "bu imkansiz. ben yillarin muhendisiyim. bu kubbe var olamaz. hayal goruyorum. bu kubbenin orada o sekilde durmasi fizik ve matematik kurallarina aykiri. bu imkansiz, orada hicbir sey yok, orada hicbir sey yok... "

    selimiye camisisinin zemini gevsek toprakmis. bu nedenle minarelerinin yakin zamanda yikilacagi farkedilimis.
    uluslararasi bir grup bilimadami toplanmislar. nasil kurtaririz bu tarihi minareleri diye kafa kafaya vermisler.
    sonucta en son teknoloji olan metal kelepcelerle minarelerin temellerini sabitlemenin en iyi cozum olduguna karar vermisler. minarelerin temellerini acinca, koymayi dusundukleri kelepcelerin aynisiyla karsilasmislar.
    mimar sinan yillarca once ayni seyi dusunmus megerse... ?

    1950-60 arasi bir tarihte insaat muhendisi, mimar ve jeofizikçilerden olusan bir japon heyeti turkiye'ye gelmis.
    heyet imar ve iskan bakanligi'ndan izin alarak ulkemizdeki tarihi yapilari incelemeye baslamis. ayasofyayi, yerebatan sarnicini filan gezdikten sonra sira sinan' in kalfalik eseri suleymaniye camisi'yle sinan'in ogrencisi mimar davut
    aga'nin eseri sultanahmet camisi'ne gelmis. japonlar bu camiler uzerinde gunlerce inceleme yapmislar.
    her geçen gun saskinliklari daha da artiyormus. cunkü japonlar daha ilk incelemede camilerin gevsek bir zemin uzerine
    insa edildigini anlamislar. ama bunca yil, bu camilerde bir catlak dahi olmamasina akil sir erdirememisler.
    bunun uzerine türkiye programinin gerisini tamamen iptal edip, bu iki cami üzerine yogunlasmislar. arastirmalarinin sonucunda herhangi bir sarsinti sirasinda bu iki caminin sabitlenmedigini aksine yerinde oynayarak yikilmaktan
    kurtulabildigi ortaya çikmis. minareleri incelediklerinde ise saskinliklari ikiye katlanmis. minarelerin cok daha gelismis bir rayli sistem mekanizmasi uzerine oturtuldugunu ve her yone yaklagib 5 derece yatabildigini gormusler. daha derin arastirma yapmak için edirne'ye, sinan'in ustalik eseri selimiye camisi'ne gitmisler. ordaki olaganustu sistemleri gorunce iyice dumur olmuslar. selimiye'nin tüm sirlarini aylarini harcayarak cozmüsler. japonya'ya donduklerinde ise sinan'in sirlarini uygulamaya sokarak sehirlerini sinan'in kullandigi sistemlerle kurup muazzam gokdelenler dikmisler.

    yani su an gelismis ulkelerin gokdelen yapiminda kullanildiklari cogu sistem, yuzyillar önce sinan'in gelistirdigi mekanizmalarmis.
    bu arada tac mahalin mimari mehmet efendi mimar sinanin ogrencisiymis
    ···
   tümünü göster