16:30 gibi uyandım. baya açım baktım dolapta bir gibim yok. baktım diğerleri de uyuyor kaldırdım bi tanesini dedim "evde bir gibim yok ben yemeğe dışarı çıkıyorum gelicen mi?" . o da baya açmış "bekle giyineyim çıkalım" dedi. bizim evin altında cafetto life var bilenler bilir. neyse gittik oraya tam siparişleri vermek için garsona doğru yöneldim ananı gibeyim nasıl güzel bi garson. nasıl güzel bir kalça ve nasıl fizik öyle. çağırdım ama o gelene kadar ben 5 yıl verdim ömrümden. neyse geldi bu menüleri verdi bakıyoruz ben düşünüyorum ulan napsam da dikkatini çeksem kızın, kabalaşmadan nasıl niyetimi belli etsem. neyse siparişleri verdik ben hala düşünüyorum çatal bıçak geldi işte ketçap hardal ( bilmeyenler için Hardal, turpgiller (Brassicaceae) familyasından tohumları baharat olarak kullanılan sarı çiçekli otsu bir bitkidir. On kadar farklı türü olmasına karşın üç ana türü genelde baharat olarak bilinir ve kullanılır. Bunlar: Beyaz, siyah ve kırmızı hardaldır. Kırmızı hardal Hint hardalı olarak da adlandırılır.) falan geldi. kız çatalı bıçağı koyarken ellerine dikkat ettim galatasaray bilekliği vardı. (not :ben de galatasaraylıyım) . geldi tabaklar aldım elime hardalı aldım elime ketçabı tabağın köşelerine sarı kırmızı kalpler yaptım bir sürü. sonra tabağım bitti garson tabakları alırken kalpleri görmesi umuduyla yüzüne bakıyorum. geldi tabağımı alırken kalpleri farketti biraz sempatik çokça ciksi bir gülüş attı gözgözeyken. "Alllaaaaaaaaaaaah" nidaları serzenişsel ve zılgıtsal bir içimde içimde beliriverdi. birer çay sigara yaptık kalkarken de tek sigaranın üzerine numaramı yazdım hafif silik çok belli olmayacak şekilde. eve geçtim 2 saat sonra mesaj geldi kızdan. 15 dakika önce gönderdim kızı. ketçaba hardala kurban olayım tam bi günah gecesiydi. 4 saat allaha şirk koştuk.