beyler ayşe bir geldi prensesler gibi olmuş amk. o sarı saçlarını yine topuz yapmış. beyaza çalan pembemsi teni daha çok ortaya çıkmış. öpülesi boynu bana bakıyor. üzerinde lacivert bir penye, altında dizinin 15 cm üstünde siyah bir etek. ayaklarında da siyaha yakın babet tarzı farklı bir ayakkabı. düşünüyorum kendi kendime "ulan halıdaki sen bu kızla bugün bunları nasıl konuşcan. kız sana gibtiri çekse kendine gelemezsin amk." diye düşünüyorum. cidden gözlerimi kamaştırmıştı güzelliği.

geldi yanıma, belinden bir güzel kavrayıp dudağıyla yanağı arasına bir buse kondurdum. o da aynı şekilde karşılık verdi. sonra boynunu da bir kere öptüm ve tuttum elinden.

-ee nereye gidiyoruz halıdaki ?

-nereye gitmek istersin hayatım ?

-sana bırakıyorum bana fark etmez , yanında olsam yeter.

-o zaman gidip kaleiçinde birer bira içelim mi birlikte ?

-olur hadi içelim * *

biz bunla el ele yürüyoruz. ama ikimizde nasıl mutluyuz. etrafımıza gülücükler saçıyoruz amk. arada yürürken kaldırıp elini öpüyorum. sonra bu benim boynumu öpüyor. resmen cıvık cıvık aşıklar olur ya aynen öyleyiz. ama samimi davranıyoruz. gösteriş için yaptığımız bir şey de yok yani. sonra biz bunla yine adı aklıma gelmeyen bir pub tarzı yere oturduk. iki bira söyledik ortaya da patlamış mısır falan verdiler. ben bunun ellerinden tutuyorum , gözlerine bakıyorum. birbirimize iltifatlar ediyoruz falan. iki aşık gibi şımartıyoruz yani birbirimizi. ee tabi bende ortamın büyüsünü bir süre bozmadan mutluluğumuzu devam ettirdim...