*
hiç konuşmadan uzun uzun sarıldılar.
cemil ustanın böyle duygusal bir anda bizden çekineceğini bildiğim için öyle film izler gibi onları izleyen emrah'ın koluna girdim ve arabaya doğru yürümeye başladık.
bi kaç adım atmıştık ki
-1 dk kanka. diyerek geri döndü emrah.
ne tak yiyecek diye çok merak ediyordum.
taburenin yanında yerde duran 70'lik rakıyı alıp ceketinin içine soktu.
-ziyan olmasın. diye gülerek geldi tekrar yanıma.
aslında iyi yapmıştı.
benim de hem ihtiyacım vardı hem de canım çekmişti, hem de cemil usta bu gece daha fazla içmemeliydi.
geçen seferki ilk seferimden bi tak anlamamış tadı damağımda kalmıştı.
bu sefer ölümüne kankamla içecektim.
arabaya bindik emrah'la.
cemil usta ve kızı hala dükkanın önünde ayaktaydılar, ama sadece göz ucuyla baktım onlara.
ve bastım gaza.
-üşürmezsen seni bi yere zütürücem. dedim
-nereye lan. dedi
-sahile inelim, teknelerin orda içelim mi lan. dedim
-yok olum üşümem de bardak yok, çanak yok, tabure yok nasıl içicez. dedi
-bana bırak. dedim
-yarra yedik. dedi
gülerek "gibtir ordan" cevabını verdim.
sadece yarım şişe 70'lik rakımızı yanımıza alarak indik aradan.
teknelerin oraya doğru gittik.
sırada 10 küsür tekne vardı.
mevsim kış, hava soğuk, saat de geç olduğu için sadece 2-3 teknenin ışığı yanıyordu.
ilk teknenin yanından geçerken içindekilerin şaftının kaydığını görünce hiç bi şey demeden
şansımı 2. teknede denemek için yürümeye devam ettim.
2. teknede ışık yanıyordu ama içinde kimse görünmüyordu,
belki de kamarada fuhuş vardı, bilmiyordum.
haliyle onu da geçtim ve en sonraki 3. tekneye doğru yürüdüm.
içinde birileri vardı.
kim olduklarını görmek için biraz daha yaklaşmıştım ki bir de ne göreyim...