sonraki gün sabah ezanıyla eve geçtim. çok yorgundum. yıpranmıştımki benim yıpranmam melisanın yıpranmasının yanında bir hiçti. içinde canlıyı bizim bebegimizi taşıyan oydu.
melegim benim. yavru ceylanım. boncuk gözlüm.
eve geçmiştim. direk uyuyakalmışım kalktıgımda saat ögle 2 3 tü.
kahvaltı masası hazırlanmıştı. tahminim yagmur hazırlayıp bırakmıştı.
artık evin anahtarının kopyasınıda çıkarmıştı. bazen düşünüyordum acaba yagmur bana yakınlaşmak için mi ilyasla birlikte fln diye ama bi insan birine yakınlaşmak için bu kdarda başkasıyla sevişmez herhalde diyodum. gün aşırı yapıyolardı olayı. ilyasında maşallahı vardı motor gibiydi herif. günler geçiyodu yine.. bilen bilir bizim okul ekimde başlayıp haziranda bitmez herzaman. eylül-temmuz olur bazen buda o senelerdendi.
güneş yüzünü iyice göstermişti. yagmur artık iyice açılıp saçılmaya baslamıs hatta zamnın cogunu ilyasla dogal olarak benimlede geciriyodu. zaman buldukca melisayla bebegimizi konusuyorduk.bu kadar sıkıntının arasında bir komitedeki 32 saat fizyoloji dersi ütüne anatomi pratikleri filan derken iyice yorulmuş zayıflamıştık. bebegimize kıymak istemiyorduk aldıkmak istemyrduk ama zamanda ilerliyordu daha okulumz bitmemişti az kalmıştı ama bitmemişti napardık bebekle hem dersler hem bi maddi kaynak yok.hem aileme ne derdim ben bianda ortaa çıkıp ben baba oldum diyemezdim bunlarla beynimi yorarken bir gün yine yagmur yagmurlugunu yaptı...