1. 151.
    +4
    kimseye güvenim yok ki panpa. küçükken safın tekiydim. mahalleden cocuklarla takılırken kim ne derse onaylayan bir tiptim.(başka yerlere çekmeyin arkaünüze çam ağacı montelerim) her şey ben küçükken taşınmamızla başladı. o zamana kadar sabah kahvaltısıyla sokağa çıkıp akşam ezanıyla dönen bir nesildik biz. tozun toprağın içinde kah top teper kah kavga ederdik. ki ömrümün en güzel zamanlarıydı bence... 4. sınıfa kadar hayatım böyleydi. 2-3 arkadaşım vardı sadece. evet pek arkadaşım yoktu belki ama gerçekten "arkadaş" olmanın anlamıydı onlar benim için. ama diğer insanlar, yaşıtlarım ile iletişim kurmak benim için hiç sorun değildi. işler taşındığımız zaman değişti...
    ege'de bir ilçede oturuyoduk. o zamanlar her yer beton yığını değildi tabi. şimdi çok değişmiş oralar, tanıyamadım... eh tahmin edersiniz merkeze taşındık. ama bunu ben kabullenemedim. nasıl kabul edebilirdim ki? sorun hiç tanımadığım insanların arasında olmak değildi. sorun bir anda yaşam şeklimin değişmek zorunda kalmasıydı. tozun toprağın içinden soğuk beton binaların ortasına.
    buna ben hala alışamadım. bütün hayatım betonların arasına sıkışsada gelecek adına amaçlarım tersi istikamette.
    eskiden herkese güvenirdim. kimseden kötülük beklmezdim ki biz böyle görmemiştik. zamanla biz de öğrendik ama tersti bize bir kere! orta okul dönemim bu yüzden çok sancılı geçti. kin gütmenin ne demek olduğunu öğrendim, nefret etmeyi, tiksinmeyi...
    insanları seçmenin ne olduğunu 8. sınıfta öğrendim. ("oks" vardı tabi o zaman liseye geçişte. sonradan gelen sistemlerin de ta amk) 7 ve 8. sınıf arasındaki o yazda insanlardaki değişimi görünce dehşete düştüm.ben böyle olmamalıydım. ailemin ve çevremdekilerin benden beklentileri bir hayli yüksekti. okulumdaki öğretmenlerin de öyle... bilime merakımın serpildiği yıllarda orta okul yıllarımdı. 6. sınıftayken tahtaya çıkıp mekiklerle ilgili sunum yapmıştım durduk yerde. şimdi diyorum ki kafamaı zikem. ne demeye hedef haline geliyorsun? hırsı binlerden ortaokuldan beri tiksinirim. eh bu kavramı da o zamanlarda öğrendik çünkü. derken oks geldi ve salakça bir atmosferin içine çekildik. yok ben bunu geçicem yok sen bunu davası değildi milletteki. o yapamasın bu olamasındı. insanlar hırslandıkça bu daha beter bir hale geliyordu. ben mi? benim bilgisayara bulaşmam tam da o yıldı işte. koya böle işe diyerekten ogame e23'e başlamıştım. evde pc yoktu tabi kafelere giderdik. kah dersaneden kah okuldan kaçardım. insanlardan uzaklaima isteğim giderek artıyordu çünkü. ha derslerim kötü müydü? okulun bu fene gider denilen öğrencilerinden biriydim ki sülale de aynı kanıdaydı. ama bana tersi işte na koyim tersti. öyle böyle o seneçmiş sınav da geçirmişti. dersane dereceleri bütün sene gözü kapalı öğretmen lisesi dzeyinde olan çocuk o sınavda yapamadı ve işler arkasından daha da taka sardı.
    o yaz ve 9. sınıf boyunca ailemin bana olan tavrı beni hayattan bezdirdi. yetmezmiş gibi aynı dönemlerde bir kıza da yanıktım ama öyle bir olay oldu ki kızı geç sülalesi dahi bana bir anda düşman oldu. düşünün amk bi hayal edim çok değil bir anlığına aileniz, sevdiğiniz herkesle aranız kötü...
    ben gülemiyorum ulan gülemiyorum gülmeyi unutturdular lan. sahteden gülmek zorunda kaldım hep. ben tam 7 yıldır bir defa lan bir defa bir şöyle yürekten gülemedim ta dıbına koduğumun dünyasında... ha buna da şükür, sağlığım yerinde halim vaktim iyi...
    ama ne olduysa 10. sınıfla birlikte ailemin tavrı değişti. iyiye dönmedi ama kötünün iyisi oldular. belki de kardeşim yüzündendi neyse amk. lise zamanı kimseye ama hiç kimseme güvenmez oldum. bir insanın yanımdan geçmesi bile ne mal olduğunu anlamam için yeterli hale gelmişti. jest ve mimikleri, ses tonu gözleri dahi okuyabilir hale gelmiştim. malesefki bunları kitaplardan değil yaşarayarak öğrendim. biliyor musunuz insanlardan şöyle bir kaç adım uzaklaştığınız vakit resmi rahat bir şekilde bütünüyle görebiliyorsunuz. heh dönemim 120 kişilikti ve geri kalan 119 kişinin içinde bende ona güvenebilirim fikrini uyandıran sadece 1 kişi oldu. öyle çok güzel biri değildi ortalama bir kızdı işte. 10. sınıfı sadece onun hareketlerini incelerek geçirdim. göz ucum sürekli ondaydı. ve 1.5 senenin ardından ulan bu kızdan olur hakkında yanlış düşünmemiştim dedikten sonra bir gün öğle vakti sınıftaki herkesi çıkardıktan sınra buna çıkma teklifi ettim. o anki yüzünün kızarışı hala aklımda da kim bilir ben ne haldeydim (: ama bir cevap vermedi... ve ertesi gün red etti. 2. kez bu dedim bir kızla aram yine açılmıştı. tamam dedim red edebilir hakkıdır insan sonuçta ama araya öyle bir set çekti ki şaştım kaldım. bir süre her gün bununla konuşmayı denediğim halde hiç bir şey söylemedi tek kelime bile... gerçi ondan sonra beni 2 kez daha red etti (: ha sonuç? tabi ki hüsran. son sene orta oludaolduğu gibi yine felaketti yine aynı tiksinç atmosfer vardı. ben kendime gibi gibine çalışmayı yediremedim ve evdekileri susturacak kadar kitaplara bakar gibi yaptım. şansa bak ki o kızla dersane de aynı sınıftaydık. neyse andığım yeter.

    ee tabi sonuçlar pek düzgün gelmedi 43binle tercih kağdını önüme koydulaar. neyse burayı atlıyorum. üniversite de de durum pek farklı değil değişen bir zik yok. aynı. çok uzatmışım lan yeter amk yazdıkça efkar bastı rahatlıyayım derken.
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster