1. 1.
    +1
    Hakaretin cezası üç aydan iki yıla kadar hapis veya adli para cezasıdır.
    Hapis veya adli para cezasından birinin verilmesini hakim takdir edecektir. Her halde, hakim, iki cezadan birini seçerken Kanunun 61. maddesi hükmünü dikkate alacaktır.
    Kanun, hapis cezasının asgari ve azami hadlerini gösterirken, adli para cezasının asgari ve azamı haddini göstermemiştir. Bu durumda, zorunlu olarak genel hüküm olan Kanunun 52. maddesi hüküm uygulanacaktır. Böyle olunca, hakarette adli para cezası, beş günden az ve yedi yüz günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısı esas olmak üzere hesaplanacak para miktarıdır.
    Kanunun hükmü çelişkilidir, çünkü seçenekli cezalar arasında bir denklik bulunmamaktadır. Hakaretin cezasını üç ay hapis cezasından başlatan bir kanun, herhalde para cezasını beş gün esası üzerinden başlatamaz, çünkü bu, Kanunun kendisi ile çelişmesi olur. Öyleyse, para cezasının hesabında esas alınacak asgari gün sayısı, üç ay itibarıyla doksan günden, iki yıl karşılığı olan gün sayısı kadar olan gün sayısıdır ( m. 61/9 ). Kanun, “…aksine hüküm bulunmayan hallerde yediyüz otuz günden fazla olamaz “ dediğine göre, hakaretin cezasının üst sınırı olan iki yıl, yediyüz otuz günün içindedir. Bu demektir ki, hakarette, para cezanın alt sınırı, doksan gün; üst sınırı, yediyüzotuz gün üzerinden hesaplanacak para cezasıdır.
    Öte yandan, suçun nitelikli hallerinde, ceza hükmü, suçun basit şekli olan 125/1 maddedeki ceza hükmünden farklılık göstermektedir. Gerçekten, suçun nitelikli hallerinde, Kanun, cezada seçenekliliğe açıkça yer vermiş değildir. Kanun ceza hükmü koyarken ya "alt sınır bir yıldan az olamaz" ya da " ceza altıdabır oranında artırılır" demektedir. Kanunun suskunluğu karşısında, daha önce belirtik, suçun nitelikli hallerinde, ceza olarak, sadece hapis cezasına yer verildiği sonucu çıkarılmaktadır. Kanunda para cezası hürriyeti bağlayıcı cezaya nazaran daha hafif bir ceza sayıldığından ( m. 7 ), Kanun koyucunun suçun nitelikli hallerinde seçenekli ceza bakımından suskun kalması, bir unutma değildir, sadece çelişkiye düşmemek konusunda yapılan bir tercihtir. Öyleyse, Kanun, suçun nitelikli halleri için, hürriyeti bağlayıcı ceza veya para cezasını değil, sadece hürriyeti bağlayıcı cezayı kabul etmiş bulunmaktadır. Kanunun 130/2. maddesi hükmü bizi kanıtlamaktadır, çünkü Kanun, burada da seçenekli bir ceza hükmüne yer vermemiştir.
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster