1. 1.
    +1
    Söylenceye göre Gordion kentine adı verilen Gordios, Frigyalı fakir bir köylü idi. iki tekerlekli bir kağnısı, bir sabanı ve bir çift öküzün sürdüğü küçük arazisinden başka hiçbir şeyi yoktu. Bir gün çift sürerken bir kartal, sabanın boyunduruğu üzerine konmuş ve öküzlerin çözülmesine kadar oradan ayrılmamıştı.

    Gordios bunu, Tanrıların kendisine gönderdiği bir işaret olduğuna yorar ve o dönemde işaretleri yorumlamada çok yetenekli olan Telmessoslulardan (bugünkü Fethiye) birini bulmak için yola çıkar. Telmessos köylerinden birine vardığında, kuyu başında bekleyen genç bir kız görür ve çift sürerken gördükleri anlatarak ne anlama geldiğini sorar.

    Genç kız bunun tanrıların kendisinden bir kurban beklediği anldıbına geldiğini ve o yüzden Gordios’un köyüne dönerek Zeus’a bir kurban sunması gerektiğini söyler. Fakat Gordios tanrılara nasıl kurban sunulacağını bilmediğinden, kızdan kendisiyle gelmesini ve ona yardımcı olmasını ister. Birlikte köye dönerler ve Zeus’a kurban sunarlar. Birbirinden etkilenen Gordios ve genç kız bir süre sonra da evlenir ve Midas adını verdikleri bir çocukları olur. (Başka bir söylenceye göre Gordios’un evlendiği bu genç kız, bereket ve toprak tanrıçası olan Kibele’dir. Kibele Friglerin ana tanrıçasıdır.)

    Yine söylenceye göre günün birinde Frigya kralı ölür ve yeni kralın kim olacağına bir türlü karar verilemez. Sonunda bir kahin, kente kağnı ile gelen ilk kişinin kral olması gerektiğini söyleyerek tartışmalara son verir. Bütün halk artık kağnısıyla şehre gelecek ilk kişiyi beklemeye başlar. Derken uzaktan yanında karısı ve oğlu Midas ile birlikte kağnısını süren Gordios görünür. Kağnıyı gören halk, kahinin sözünü ettiği kralın geldiğini anlar ve Gordios’u kral ilan eder.

    Kral olmasının Tanrı Zeus’un kendisine bir lütfu olduğunu düşünen Gordios ilk iş olarak kağnısını Zeus Tapınağı’na adar ve kızılcık dallarından bir düğümle sütunlardan birine bağlar. Öyle bir düğüm atmıştır ki, düğümün ne başı ne de sonu bellidir. Ve kendisini izleyenlere söyle seslenir Gordios: “Bu düğümü çözmeyi başaracak kişi, tüm Asya’ya egemen olacaktır.” Böylece yüzyıllar boyunca birçok insanın çözmeye çalışacağı Gordion Düğümü efsanesi doğmuş olur.

    Aradan uzun uzun yıllar geçer. Nice insan düğümü çözmeye uğraşır ama hiçbiri bunu başaramaz. Tarihler M.Ö. 334’ü gösterdiğinde Makedonya’dan Büyük iskender adında, tüm dünyayı fethetmeyi kafasına koymuş genç bir imparator Gordion’a gelir. Gordion Düğümü efsanesini o da duymuştur ve düğümü çözmek için kağnının yanına gider. Kendisini merakla izleyen halkın ve Makedonyalı askerlerinin önünde düğümü şöyle bir inceler. Çözmeye uğraşır ama çözülecek gibi görünmemektedir düğüm. Sabırlı bir insan olmayan ama oldukça zeki olan iskender o saat bu düğümü çözmenin olanaksız olduğunu anlar ve kılıcını çektiği gibi bir vuruşta düğümü ikiye böler. Böylece yüzyıllar boyunca süren Gordion Düğümü efsanesini çözen kişi Büyük iskender olur.

    Gordion Düğümü nedir diye soracak olursanız, günümüzde çözülmesi çok zor görülen sorunları ifade etmek ya da bir sorunun çözümünün önündeki en büyük engeli tanımlamak için kullanılan bir sözcüktür. Aynı zamanda tıpkı Büyük iskender’in bulduğu çözüm gibi, akıl ya da beceri yoluyla çözülemeyen sorunların, ancak kaba kuvvete başvurularak çözülebileceği anldıbına gelmektedir. 33 yaşında ateşli bir hastalıktan zamansızca ölümü bilgelerce iskender'in Gordion düğümünü çözmek yerine sabırsızca davranmasının cezası olarak yorumlanır.
    ···
   tümünü göster