1. 1.
    +2 -1
    Bu komplo teorisi hükümetle, şuan var olan gündemlerle ve tabiki yolsuzluklarla alakalı. Şimdi kemerlerinizi bağlayın, arkanıza yaslanın ve artizz amcanızın naçizane fikirlerini beyan etmesine müsaade edin… Nereden başlayacağımı bilemiyorum ama elimden geldiğince toplu bir şekilde anlatmaya başlıyorum.

    Şimdi çok değil, Haziran 2013’e dönüyoruz. Bize neyi çağrıştırıyor haziran 2013? Gezi eylemlerinin patlak verdiği o günleri değil mi? Alilerimizi, ethemlerimizi maalesef kaybettiğimiz o acı dolu günleri hatırladınız değil mi? Sayın erdoğan’ın diktatörlüğüne gözlerinizle şahit oldunuz değil mi? Erdoğan’ın amacı oraya bir avm yapıp yoluna devam etmekti. Başına bunların geleceğini, bu kadar bir kalabalıkla karşı karşıya geleceğini tahmin bile etmiyordu. Çünkü türk milletini parçalamak yani vatandaşları çeşitli gruplara ayırarak bölmeye çalışmak çok kolaydır, son yıllarda ise maalesef bir bütün haline getirmek zorlaşmıştı gittikçe. Ülkeyi bölmek mi istiyorsun kardeşim sağcı-solcu dersin bölersin, alevi-sunni dersin bölersin. Hadi bu örnekleri bırak bir kenara en basitinden fenerbahcelisi-galatasaraylısı diyerek bile t.c. vatandaşlarını çok rahat karşı karşıya getirebilirsin. Ama gezi eylemlerinde noldu? Alevisi-sünnisi, sağcısı-solcusu hatta ve hatta rüyalarımızın sınırlarını zorlasak bile göremeyeceğimiz fenerbahçelisi-galatasaraylısı omuz omuzaydılar. Tek vücut, tek yürek oldu tüm ülke. Sayın erdoğan çok şaşkındı “bu ülke nasıl olurda böylesine tek yumruk olabilirdi” diye. Bir şeyler yapmalıydı. Medya iftiralar attı gezi eylemlerine destek verenlere; camiyi yıkıp geçtiler, camide içki içtiler, türbanlılara saldırdılar. Ama bu yalanlar tutmadı, bozamadılar türkiyenin o son yıllarda göremediğimiz tek vücut halini. Erdoğan’ın itibarı zedelenmişti artık. Bir yandan hükümet istifa sesleri bir yandan da diktatör erdoğan, diye bağırmaya basladı hep bir ağızdan türkiye. Olmuyordu, hiçbir şey istediği gibi olmuyordu artık dexer’in. imajı zedelenmişti bir kere, gerek avrupa’da gerekse türkiye’de.

    Şimdi hikayemin ikinci kısmına geçiyorum. Yani komplo teorisini ürettiğim kısıma. Gezi olaylarıyla yara alan hükümet ve yaklaşan bir seçim var. Seçimlerde bu kadar yaklaşmışken, erdoğan zedelenen bu imajını düzeltip, nasıl seçimlerde sazı yine eline alabilecek? Hiç sayın erdoğan’a dikkat ettiniz mi seçim dönemleri? Hani böyle seçimlere ramak kala hep bir edebiyat yapar ve o edebiyatın ekmeğini yer bol bol? Nedir o? Çalıştırın biraz saksıları? Hadi biraz zorlayın çıkacak cevap. Bir şey edebiyatı! Nedir o? mağdur edebiyatı… bakın tam burada başlıyor benim komplo teorim işte…

    Şimdi nedir bu mağdur edebiyatı? Nasıl mağdur edebiyatının ekmeğini bol bol yemiştir sayın erdoğan? Müsadenizle biraz elimden geldiğince izah etmeye çalışayım. Erdoğan okuduğu malum şiir üzerine hapis cezası almıştı ve bu mağduriyet durumunu 2002 seçimlerinde çok iyi kullandı. Ayrıca kızını, başörtüsü sebebiyle yurtdışında okutmak zorunda kalmıştı aynı yıllarda. Erdoğan, okuduğu şiir dolayısıyla aldığı hapis cezası ile kızının başörtüsünü harmanlayıp bir mağdur edebiyatı yaptı ve bunun ekmeğini yedi 2002 seçimlerinde. ilerleyen dönemlerde türban olayı üzerinden mağdur edebiyatını sıklıkla kullandı. 2009’da ise akp’ye kapatılma davası açılmıştı ve aynı sene yerel seçimlerde bu kapatılma davasının mağduriyetinden yine çok ekmek yedi sayın erdoğan. 2011 genel seçimleri öncesinde ergenekon davaları oldu, darbe girişimleri oldu. Bunlar akp hükümetini yıkmaya yönelik girişimlerdi erdoğan’a göre ve 2011 genel seçimlerinde de bu olaylar üzerinden mağdur edebiyatı yaptı.

    Şimdiiiii, sıkı durun. 2014 senesindeyiz ve mart ayında yerel seçimler var. (yani yine bir seçim arefesindeyiz anlayacağınız) Gündemin konusu ne? büyük yolsuzluklar. Sıfırlanamayacak derecede olan milyon dolarlar, avrolar… paralel devlet bir yandan. Bir ay sonra seçim var. Hiç düşündünüz mü yukarıda bahsettiğim olaylar yada buna benzer olaylar neden yine tam da seçim arefesine denk geliyor? Tabiki de mağdur edebiyatından arkadaşlar. Çünkü dexer mağduriyetin toplumda nasıl karşılandığını ve bu mağdur edebiyatının etinden, sütünden, balından, pekmezinden nasıl faydalanacağını çok iyi biliyor. Demem o ki arkadaşlar; ya bu paralel devlet ayakları, yolsuzluklar falan hep bir kurmacaysa? Gezi esnasında türk halkının gözünde kaybolan imajını seçimler öncesi yine bu mağdur edebiyatıyla kazanmaya çalışıyorsa? Beni bu komplo teorisine sürüklüyen en temel etken ise; bir ton tape yayınlanıyor, ses kayıtları yayınlanıyor. Bunlar ciddi iddialar arkadaşlar ama sayın başbakandan ses seda yok desek deyim yerindedir heralde. Tek söylediği “paralel devlet, beni yıkmaya çalışıyorlar, bütün kirli oyunlarınızı oynayın yine kazanan biz olacağız, seçimlerde halk gereken cevabı verecektir.” Yani kısaca yine mağdur edebiyatı arkadaslar!

    Tekrar ediyorum şu sıralar gündemi meşgul eden olayların hepsi bir kurmacaysa? Gezi olaylarının verdiği o kötü imajı seçimler öncesi yine mağdur edebiyatı yaparak kaldırmaya çalışıyorsa? O zaman vayyy halimize arkadaşlar….

    Saygılarımla,

    bazaardaki artizz amcanız…
    ···
   tümünü göster