1. 1.
    +36 -6
    hala inanamıyorum, bugün mahalleden arkadaşlarla köşe başında oturmuş laflıyorduk, devlet meselesinden tutun, arabalar ve futbol hakkında her şeyden bahsederken yan tarafımızda top oynayan çocuklardan yanımıza ters şutları sonucu top geliyordu tabi ben de üstün futbol yeteneklerimle topu müthiş bit pasla geri yolluyordum, derken 3 tane über güzel kız yanımızdan akarsuyun nehirlere döküldüğü gibi akıp geçti, tabi bizim dibimiz düştü. o an ortadaki afete vurulmuştum, bişeyler yapmalıydım ve hemen yandaki bebelerden topu aldım atladım yolun ortasına, tiz bir ıslıkla bunaltıcı havayı jilet gibi kestikten sonra "fıstııııık!!" diye bağırdım, üçü birden dönmüş, evlerinde oturan insanlar pencerelere balkonlara çıkmış, mahalle esnafı kepenkleri kapatmış, parktaki teyzeler çitledikleri çekirdekleri bırakmış ve çocuklarına bağırmayı kesmiş, arabalar geçiş imkanı bulamamış sıra halinde bekliyor, ağaçların üstüne yuva yapmış kuşlar yavrularının gözünü kapatmaya çalışıyorken, hayat sanki bir süreliğine durmuş ve herkes beni izliyordu. "hasaan kaleye geç!" diye bağırdım. topu bu sefer yerden daha havalı bir şekilde kaldırmalıydım, topa yöneldim artstik bir hareketle kaldırdım, göğsümün üstünde spiral şeklinde havalanan bu gezegene az sonra vuracaktım. o anda kaleye baktım, hasan'a baktım sanki old trafford da altın golü atacaktım kendimi stadta hissettim, ve hagi'nin topa hükmettiği gibi vurdum. bütün mahalle, bütün stad topun bir füze gibi gidişini izliyordu, gidiyordu; havadaki oksijeni yakarak, ateşler çıkararak, havai fişekler patlamaları arasında. o kadar hızlıydı ki daha önce böyle vurmamış gibi hissettim. ve bi çığlık tufanı!!! bakkal remzi gazozları patlatmış, teyzeler çekirdekleri havaya atıp üstüme düşmelerini sağlıyor, arabalar farlarını yakıp yakıp söndürüyor kornalara yükleniyorlardı, dolmuşçu hamdi radyoya şampiyonluk şarkısını takıp bası açmış, pencerelerde alkış kıyamet, mahalle yıkılıyor sandım bi an. ve ortadaki kız bana doğru yürüdü alkışlar ve saksafonlar eşliğinde yaklaştı yaklaştı ve "ne tatlı şeysin sen öyle yerim seni, yaşın kaç dedi?" göğsüm kabarmıştı kendimden emin vaziyette "12" dedim. yanağımı sıktı, gülümsedi ve yoluna devam etti. ben de geri döndüm arkadaşların yanına, arabadakiler korna çalarak yanımdan geçti "babana şikayet edecem seni, az kalsın ezecektim" dedi aralarından birisi, teyzeler çocuklarına bağırmaya devam ettiler, bakkal remzi amca kırdığım gazozun parasını istedi, dolmuşçu hamdi arabasını yıkamayı bitirmişti müziği kapattı, topu patlayan hasan'da onun parasını istedi, akşam olmuştu kalan esnaflar da kepenkleri kapatarak evlerine doğru yürüdü, kuşun biri de tam kafamın ortasını sıçtı ağaçtan. annem camdan bağırdı ezan okundu gel hadi artık diye, hemen eve koştum pazar günüydü, ödevimi yapmamıştım ve yarın okul vardı yıkanmalıydım.
    ···
   tümünü göster